Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

08 Temmuz '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mısırcı Hasan

Mısırcı Hasan
 

Uzun zaman oldu deniz, kum ve güneşle kucaklaşmayalı. Bu yaz şöyle Akdeniz'e inmek, o eşsiz maviye kendimi salıvermek kum ve güneşle başbaşa kalmak hayalleri kurarken, zaman öyle hızla aktı ki uzun ve yorucu bir yolculuk sonrası kendimi Mersin Silifke sahillerinde buluverdim. 

Her zaman gittiği yerlerdeki güzelliklere çarpılır ya insan, ben de çarpılıverdim. İki mavinin birleştiği eşsiz bir güzellik sergiliyordu gezegen.Gördüğüm güzellikleri içime çeke çeke yaşamaya, güzellik biriktirmeye çalışıyordum hafızamda. İşte ilk sabahıydı tatilimin hazırlığımı yaptım, kitabımı elime aldım ve kumsala yürüdüm, kendime hoş bir yer buldum. Biraz güneşlendikten sonra kitap okur, sonra da denizin kollarına bırakırım kendimi diye düşünerek yerimi aldım. Her şey muhteşemdi. Teşekkür ediyordum Tanrı'ya bu güzellikleri insanoğluna verdiği için. Aynen düşlediğim gibi bir gün geçirdim. Kum, güneş, beni sevgiyle saran Akdeniz'in güzelliği, kitabım. Günler çabuk bitmesin, kıymetini bilmeliyim diye içimden geçirerek kafamı hiç bir şeye takmamaya çalışarak, evde yarım kalmış işlerimi düşünmeden, beni sarsan, yoran, üzen olayları hiç aklıma getirmeden güzel anılar biriktirmeliyim diye şartlıyordum beynimi. İşte ilk gün geçmişti bile. 

Güzel bir kahvaltıdan sonra yine indim kumsala. Yorgunluğumu çoktan atmıştım. İster istemez etrafımda kimler var, kimler yok diye göz gezdirirken gördüğüm manzara karşısında zorla yutkundum. Karşı şezlongun kenarında ayakta duran bir çift protez bacak, göz yanılması olmasın diye yeniden baktım üçüncü bir protez bacak daha. 

Kafam karıştı bir an, hareketsiz kaldım, daldım gittim, hem öyle dalmışım ki bana el sallayan denizdeki kadını son anda farkettim koşarak yanına vardım. Büyük bir simitin içindeydi. Genç ve çok güzel bir kadındı. Bana " Şu simidimi alıp bana şurada duran protezlerimi getirmeniz mümkün mü?" dedi. Tabi dedim ve aldım geldim, simidi de elinden alıp şezlongun yanına götürdüm. Yardım edebilirim dediğimde, " Yok, gerek yok ben hallederim" dedi. 

Yaşadığım şokun ardından yerime geldim, elime kitabımı aldım, kitap mı beni okudu, ben mi kitabı bilemiyorum, bıraktım . Kafamı kaldırdığımda o güzel hanım yine bana seslendi, fırladım yanına koştum, "Oturmak ister misiniz ?" dedi , "Evet tabi" dedim. Ona da yardım ettim birlikte iskeleye oturup ayaklarımızı suya soktuk , ayaklarımızı derken tabi onun tek ayağı ve bacağı. Önce bir sessizlik oldu, sonra ben havadan sudan laf açtım, havalarda tam sıcak değil ısınsada tadını çıkarsak derken güzel gözlü arkadaşım Serpil, " Olsun abla buna şükür bak ayaklarımızı suya sokuyoruz ya o bile yeter" deyince bir kez daha dank etti kafam, ne diyeceğimi bilemedim . 

İyice dost olduk Serpil'le ve bana hayatını özetledi kısaca. İki kardeş bir trafik kazası sonucu, Serpil tek bacağını, ablası Fatma iki bacağını yitirmişti. 

Sarhoş gibi odama döndüm, kendimi avutmaya çalıştım. Merak etme Şennur onlar hallerinden memnun görünüyorlar vs vs diyerek yine düşüncelere daldım gittim. 

Güneş doğdu , deniz harikaydı. Yine yerime geldim , yine kitaba daldım ve hafiften kalınlaşmış bir ergen sesiyle irkildim, kafamı kaldırdım kocaman bir çift kara göz, "Mısır abla, mısır al" dedi.. "Önce tanışalım" dedim , "Tanışalım abla ben Hasan" dedi, bende tam ben Şennur demek üzereyken "Sen Şennur abla kolyende yazıyor okudum" dedi , güldüm hoşuma gitti. 

Ertesi gün Hasan yine geldi, tedirgin bir şekilde " Yanınıza oturabilir miyim ?" dedi, "Tabi" dedim . Sahil çok uzundu, Hasan elinde kovası sahili bir baştan öteki başa dolaşarak mısır satıyordu. Bir ay çalışmış evde yalnız kalan annesine cep telefonu almış, bir ay daha çalışıp telefon kartı almak için uğraşıyormuş." Çok yoruluyorum aslında ama mecburum abla, patron kardeşimi dövüyor eğer beni de döverse çıkarım işten ama şu an değil" diye anlattı anlattı anlattı. Çok üzücüydü yaşadıkları. 

Sayılı günler çabuk geçti. Kocaeli'de bıraktığım yarım kalan işlerime, beni üzen, yıpratan, dert zannedip kendimi üzdüğüm düşüncelerime şimdi de Serpil'i, Fatma'yı, mısırcı Hasan'ı da kattım . 

Tatilim böyle geçti, seneye Allah kerimdir... 

 

 
Toplam blog
: 584
: 424
Kayıt tarihi
: 09.03.08
 
 

Sıradan bir yaşantım var.  Gezegeni, insanları, hayvanları seviyorum. Renklere aşığım. Okuyorum, ..