Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Şubat '11

 
Kategori
Dünya
 

Mısırlılar gerçeğinde Mübarek’in arkasındaki Fransız, İngiliz ve Amerika’ya isyan etmektedir. (4)

Mısırlılar gerçeğinde Mübarek’in arkasındaki Fransız, İngiliz ve Amerika’ya isyan etmektedir. (4)
 

Kim kimdir?


Fransızlar 213, İngilizler 129, Amerikalılar 40 yıldır Mısır’a kendi izlerinde yürümeleri için yol haritası hazırlamaktadırlar. Fransızların 213 yıl evvel Mısır’a ayak basmaları ile birlikte ülkede kalıcı olmak adına yaptıkları çalışmalardan sonra bu kez de İngilizlerin Mısır’da yaptıkları uygulamalar anlatılmaktadır. “1869 yılında Süveyş Kanalı'nın açılması Mısır'ın önemini daha çoğaltmıştı. Bu durum da, Mısır üzerinde bir zamandan beri yabancı baskısının yoğunlaşmasına neden olmuştu. Özellikle, İngiltere ile Fransa'nın Mısır üzerinde yaptıkları mücadele; Hidiv İsmail Paşa'nın hesapsız girişimleri, kişisel israfı ve Mısır'ı altından kalkamayacağı bir borç yükünün altına sokmasıyla, başarıya ulaşmıştı. 

Öyle ki, 1878 yılına gelindiğinde Mısır maliyesi, İngiltere ve Fransa'nın kontrolü altına girmiş bulunuyordu. Ancak, yabancı devletlerin Mısır'ın iç işlerine doğrudan karışması, halkın tepkisine yol açmıştı. (1) 

….  

Burada biraz soluklanıyor, Osmanlıya bakıyoruz o dönemde ne yapmaktadırlar? 

Yazılarımızı takip edenler, Osmanlının duraklamasının ana nedeninin, Avrupalıların 16’ıncı asırda uzak denizlerde keşifler ve ticaret yapmak için dayanıklı ve donanımlı gemiler yapması ile birlikte Doğu-Batı ticaretinin, Osmanlının yönettiği toprakların yerine, yeni bulunan deniz yollarına kaymasından dolayı Osmanlının ciddi bir gelir kaybının yanında konaklama tesislerine hizmet ve mal verenlerin işsiz kalmasına neden olduğunu hatırlayacaklardır. 

Bu dönemden sonra Avrupalar keşifler ve yaptıkları ticaretlerle zenginleşirken, Osmanlılar kaybettikleri gelirlerini borçlanma ile karşılayacak ve borçlanma da onların sona götürecektir. 

 

Ve o dönemde Osmanlılar... 

“17 ve 18. Yüzyıllar Osmanlı Devleti’nin (vergi gelirleri azaldığı için) ciddi mali bunalımlarla karşılaştığı çağlardır. 

Fransız bankalarından Galata bankerleri aracılığıyla 1840’lı yıllarda sağlanan ilk dış borçlardan sonra giderek tırmanan gereksinim ve baskılar, nihayet 1854 Kırım savaşının gerektirdiği ek finansman ihtiyacı ve gelir gider dengesindeki yarattığı büyük açık üzerine Osmanlı’nın ilk tahvil ihracı yoluyla borçlanmasını doğurdu. 

Londra’daki Palmers ve Paris’teki Goldschmind bankalarındın aracılığı ve Mısır eyaleti vergi gelirlerinin teminat gösterilmesi ile 3.300.000 lira borçlanıldı. 

Savaş harcamaları nedeniyle ertesi yıl bir kere daha tahvil ihraç edilmek zorunda kalındı. Bu kez Rothschilds Bankası aracılığı ile ve Mısır’ın vergi gelirlerine ek olarak Suriye ve İzmir’in gümrük gelirlerini de karşılıkla göstermek suretiyle 5.500.000 lira alındı…

Önce ekonomideki egemenliğini yitiren Osmanlı İmparatorluğu bir süre sonrada siyaset sahnesinden aynı akibete uğramaktan kaçınamadı. Ekonomisi iflas eden devletin hukuksal varlığı da tarihe karıştı. (2) 

Yukarıdaki açıklamalardan çok net olarak anlaşılan, Osmanlının (Ve Mısır’ın) başına gelenlerin ana sebebi ekonomi, ekonominin kötü yönetimidir. 

Uzağı görememektir; uzağı görebilecek çağdaş devlet adamları yetiştirememektir. Geride bıraktığı başarılarının gözlerini fazla kamaştırması ile kendisini bekleyen geleceği görememektir.. 

Özetle ortaya bir sorun çıktığında kusuru önce ; “her ne arar ise kendinde ara”maktır. 

…. 

Mısırdaki gelişmelere devamla…. 

“Bu gelişmeler, Hidiv Tevfik Paşa (1879-1892) döneminde daha da şiddetlenerek, 1882 yılında Mısır'da bir ayaklanmanın çıkmasına yol açtı. Bunu fırsat bilen İngiltere, Fransa ile anlaştıktan sonra, 19 Mayıs 1882'de savaş gemilerini İskenderiye önlerine göndererek, yeni bir durum yarattı. 

Bundan sonra, Doğu Sorununun en önemli konularından biri haline gelen Mısır bunalımına, devletlerarası diplomatik alanda bir çözüm aranmaya başlandı. Ancak İngiltere, bunalımı kendi çıkarma uygun şekle getirmek üzere, Fransa'nın çekingenliğinden de yararlanarak, tek başına harekete geçip 20 Ağustos 1882'de Port-Said'e asker çıkardı ve 15 Eylül 1882'de Kahire'ye girerek Mısır'a fiilen yerleşti 

…Nitekim İngiltere, o tarihlerdeki devletlerarası politik durumdan dolayı, bu işgalin sürekli olmadığını ve Mısır'da yerleşmeye niyeti bulunmadığını; ülkedeki karışıklıklar giderilir giderilmez askerini buradan çekeceğini ilan etti… 

İngiltere'nin, Mısır'a geçici olarak da olsa yerleşmesi, Avrupa Büyük Devletleri tarafından kendi çıkarlarına göre farklı şekilde karşılandı. Fransa, Mısır'daki üstünlüğünü İngiltere'ye kaptırmış olmasının da bir sonucu olarak, Doğu politikasında değişiklik yapmaya; İngiltere'nin 1878'den sonra yürütmeye koyduğu Osmanlı topraklarını bölüşme politikasına karşı, Osmanlı Devleti'nin yanını tutmaya başladı. Bunun yanı sıra, bütün gayretiyle Mısır'daki eski etkinliğini yeniden elde etmeye çalıştı….” 

İngiliz egemenliği (Mısır) 

1882 İngiliz işgali Mısır'ın fiilen Osmanlılardan kopması ve öteden beri süren İngiliz-Fransız rekabetinin İngilizler lehine noktalanması gibi iki önemli sonuç doğurdu… 

İngiliz işgal kuvvetleri iyice zayıflamış olan hıdiv yönetimini güçlendirmek yerine hıdivi istekleri doğrultusunda hareket edecek sembolik bir güç olarak ayakta tutma yolunu seçtiler.  

(Gerçekte bugün de Mübarek olayı ile değişen bir durum yoktur.) 

Aynı dönemde İstanbul'daki İngiliz büyükelçisinin Mısır'la ilgili olarak hazırladığı raporda yönetimde köklü değişikliklerin gereğine işaret edilerek bunun ancak askeri işgal altında yürütülebileceği görüşüne yer veriliyordu. 

(İnsanlar - Milletler- kendilerini tekrar ederler! Bu ifade boşuna söylenmemiş olsa gerek! Dün Fransa-İngiltere ne ise, bugün de farklı anlayışları bulunmamaktadırlar. 

Bu arada İngilizler, danışman sıfatı taşıyan yöneticilerini kilit noktalara yerleştirerek Mısır hükümeti üzerinde dolaylı ama son derece etkili bir denetim sistemi kurdular. 

Babasının ölümünden sonra genç yaşta hıdiv olan Abbas Hilmi Paşa Örtülü Protektora yönetimine tepki göstererek 1893'te kukla başbakan Mustafa Fehmi'yi başbakanlıktan uzaklaştırdı. İngilizler tepki olarak Hıdiv Abbas Hilmi Paşa'nın yetkilerini kısıtladılar. 

1890ların sonlarında ortaya çıkan milliyetçi akımlar, özellikle yayın ve propaganda çalışmaları temelinde örgütlenmeye çalıştı. Abbas Hilmi Paşa'dan da destek alan hareket, Sudan'ın yeniden Mısır'a bağlanması için yürütülen kampanyalar sırasında (1896-98) geniş bir kitle desteği buldu. 

Daha sonra kâğıt üzerindeki İngiliz-Mısır ortak yönetimine karşın Sudan'ın bir İngiliz sömürgesine dönüştürülmesi, milliyetçi tepkilerin derinleşmesinde önemli rol oynadı. 

Zamanla kalıcı bir nitelik kazanan İngiliz işgaline karşı duyulan tepki son derece yoğunlaştı. Haziran 1906'da bir İngiliz subayını öldüren Denşavay köylülerinin acımasızca cezalandırılmasıyla başlayan karışıklıklar, büyük bir boyut kazanarak Sir Evelyn Baring'in görevinden ayrılmasına yol açtı. 

Yeni yüksek temsilci Sir Eldon Gorst İngiliz denetimini gevşetmeye ve Mısır kurumlarının daha etkili bir konum kazanmasını sağlamaya çalıştı.(3) 

Sanki bugünlerde olanlar, dünkülerin neredeyse birebir tekrarıdır. 

Devam edecek... Ve Amerikalılar Mısır’da… 

Resim;hakkinda-bilgi-nedir.com'dan alıntıdır. 

(1-3) Vikipedi 

(2) Reha Tanör - Finansal Kriz ve Sermaye Piyasası - TSPAKB 

 
Toplam blog
: 1117
: 1768
Kayıt tarihi
: 29.08.06
 
 

Ticari ilimler akademisindeki öğrenciliğim sırasında, bir kamu iktisâdi kuruluşunda başladığım ça..