Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Aralık '15

 
Kategori
Öykü
 

Mıstık'ın torunu Mıstık kadar olur

Mıstık'ın torunu Mıstık kadar olur
 

Yaşlandık artık. Bu yaşlılıkla beraber yeğenler, kuzenler herkes ailelelerinin gelmişini geçmişini, tarihini benden sormaya başladı. Yok babaannesi nasılmış? Dedesi yakışıklı mıymış? Büyük büyük babası zengin miymiş? Köydeki tarlalardan hangileri onlarınmış? Kimlerle ortaklarmış? Bu tür konularda sık sık gelip görüşüme, bilgime başvuruyorlar.

Benim dedem Musaa efendinin bir kardeşi varmış. Adı Mıstık. Dedemin başka bir torunu Ercümentle, bu Mıstığın torunu Şaban geçen gün birlikte geldiler. Ercüment okumuş bir çocuk. Fakültesini bitirdi, mastırını yaptı, doktorasını tamamladı. Büyük bir kuruluşta genel müdür pozisyonunda çalışıyor. Dedemizin mirasından biz çok istekli olmayınca Musaa efendinin mallarının tümü hemen hepsi bu Ercüment'e kaldı.
 
Çocuk hem başarılı bir yönetici hem de çok iyi karlı bir tarım yapıyor. Şaban ise gerçi bitirdi fakülteyi ama bir türlü dikiş tutturup da doğru dürüst bir iş bulamadı. İnanmazsınız Şaban'ın aylık üç beş kuruş harçlığını da bu Ercüment Bey veriyor.
 
Dedemiz Musaa efendi çok güçlü bir adammış.o çevredeki bütün köyler, köylüler bir mevzu olduğunda önce Musaa efendinin ağzına bakarlarmış O ne söylerse o olurmuş. Hiçbir cumayı aynı köyde kılmaz, farklı köylerin camilerine gidermiş. Yanında mutlaka arkasından gelen on on beş atlıyla beraber…Doru, başı beyaz akıtmalı dev bir arap atı varmış. Zaten kendisi de dev gibi bir adammış. Diğer adamlar mutlaka atlarıyla onun iki adım arkasından gelirlermiş. Atını köy içinde rahvan, köyden çıkar çıkmaz dört nala sürermiş. Diğer köylüler de o hafta ‘Musaa Efendi bu hafta cumayı falan köyde kıldı’ şeklinde konuşurlarmış. Musaa efendinin arazilerinin, hayvanlarının, tavuklarının, horozlarının, ördeklerinin, arılarının sayısını bilen yokmuş. Babası Ali Rızaa efendinin bütün mallarına Musaa efendi sahipmiş. Kardeşi Mıstık kısa boylu ince bıyıklı, tüysüz yani bıyıklı dediysem de 16- 17 kıllık bir şeydi. Mıstığın bıyıkları bazen sorun oluyordu. Şöyle ki; bitişik köyün babayiğitlerinden Kerim köyün muhtarının kızına aşık olur. Kerim çok yakışıklı uzun boylu, karayağız bir Anadolu delikanlısıdır. Fırça gibi sert kalın bıyıkları vardır. Bir gün muhtarın kızı Sultan'ın karşısında hafif, bıyıklarını okşarken Sultan da Kerime ‘bıyık dediğin ne ki Mıstığın da bıyıkları var’ demiştir. Bu açıdan Mıstığın bıyıkları yeni gençlerin bıyık bırakmalarına bir tür engel oluyordu.
 
Mıstık zayıf, çelimsizdi, Mıstığın tipine baktığınızda kemik yapısı hakkında hemen bilgi alabilirdiniz. Hiçbir şeyi yoktu. Musaa Efendinin verdiği aylık üç beş kuruş harçlıkla geçinirdi gariban. Yalnız Mıstığın Musaa Efendinin evine girmesi bir tür yasaklandı. Bunu çok çeşitli kişiler çok farklı şekilde yorumlamakla beraber biraz gevşek davrandığı yolunda epeyce bir görüş var. Tabi Şaban, dedesi Mıstığın yoksul olduğunu biliyor. Çünkü zengin olsaydı zaten kendisine gelecekti bir şey. Ben ailenin büyüğü olarak Şaban'ın dedesi Mıstık hakkındaki sorularına bilgim dahilinde gerekli cevapları vermeye çalışıyorum. Şaban'ın merak ettiği en önemli şey Musaa Efendinin at binmesi karşısında kendi dedesi Mıstığın da at binip binmeyeceğini merak ediyor haklı olarak çocuk. Ben de cevap verdim.
- Binerdi. O da binerdi. Ama ata değil eşeğe binerdi. Hatta bir defasında Mıstık eşeğiyle Musaa Efendinin cumasına katılmak için atlıların peşlerine takılmış, eşeği tırıs sürerken eşekten düşüp kaburgalarını kırmış idi. Şaban büyük annesi Yosma hanımı sordu.’ Amca benim büyükannem Yosma hanım güzel kadın mıydı?, becerikli biri miydi?’
- Elbette evladım Yosma Hanım dünya güzeli bir kadındı. Mıstık hariç herkes onu çok severdi. Tabi ben kimsenin günahını alamam hiç kimse için şudur budur diyemem. Musaa Efendinin karısı Zeliha Hanımefendi Yosma hanımı hiç sevmezdi. Kapısından içeriye sokmazdı. Yosma Hanım Zeliha Hanıma evin temizlenmesi ve işlerde yardım edilmesi konusunda isteğini belirtmiş ise de Zeliha Hanım hiçbir şekilde Yosma Hanımı kapısından içeri adım attırmamıştır.
 
Amca ben çok özel bir şey sormak istiyorum Ercüment Beyefendi alınmayacaksa, hani sizin için de sorun yoksa şimdi bu Musaa Efendiyle benim dedem Mıstık kardeş, şimdi bakıyorum Musaa Efendi maşallah bütün tarlalara, mallara, evlere el koymuş çok zengin bir adam. Bu servette buna babasından kalmış, benim dedem Mıstığın hiçbir şeyi yokmuş diyorsunuz. Musaa efendinin verdiği üç beş kuruşla geçinirmiş. Bunun nedeni nedir?
-Evladım: Musaa Efendinin ve Mıstığın babası Rıza Efendi çok uzak görüşlü bir adamdı. Gelecekte aileyi toparlayacak, devam ettirecek, akıllı, becerikli yetenek olarak Musaa efendiyi gördü. Bunu nasıl gördü? Mıstığı çok denedi O. Mıstık 7-8 yaşındayken önüne yeni doğmuş kuzuları kırlara götürüp yemlesin diye verdi. Mıstık her gün ya bir kuzuyu kaybediyordu ya da bir kuzunun ayağı kırılıyordu. Biraz daha büyüyüp Mıstık 10-12 yaşına gelince bu sefer önüne danaları verdi. Ah zavallı Mıstık ah!, sanki Mıstık danaları değil, danalar Mıstığı güdüyordu. Mıstık kan ter içinde şu dana bu köye kaçmış, bu dana öbür köye kaçmış çocuk perişan oluyordu. Rızaa efendi çok akıllı adam, bu durumu gördü ve bütün mallarının bundan böyle Musaa efendi tarafından yönetilmesini emretti.
- Amca haddimi aşıyorum ama bugün bir miras davası açılsa malların eşit olarak bölünmesi mümkün mü?
- Evladım geçmişte pek yoktu ama bugün dna testi diye bir şey var, ben kimsenin günahını alamam ama senin annen, büyük annen, bu dna testinde sınıfta kalırlarsa sen sanıyor musun ki yanında bulunan bu büyük beyefendi, Ercüment beyefendi sana harçlık vermeye devam etsin. Bu nedenle bence hiç bu işlere girişme. Ama sana şunu söyleyeyim senin annen sağ hiç arayı bozma, düzeni bozma, böyle devam edin.
- Kuzenin Ercüment beyefendi ömrünüz olduğu sürece senin hamindir, koruyucundur. Ona saygılı davran sakın onun verdiği üç beş kuruşu azımsama, ona göre kendine bir hayat kur. Bu konuda örnek alacağın kişi de deden Mıstığın bizzat kendisidir. Mıstık da olsaydı aynen böyle yapardı evladım.
- Bir akıllı evlada da bu yakışır. Zira senin dedenin kardeşi Musaa efendi olsun, onun babası Rızaa efendi olsun çok büyük adamlardı. Onlara uygun davranmak gerekir. İyi günler evladım.  
 
Toplam blog
: 16
: 69
Kayıt tarihi
: 22.10.15
 
 

1952 Malatya doğumluyum. İlkokulu Malatya'nın Narmikan Köyü'nde, Orduzu'da ve Malatya Merkez Hida..