MİT ile polisin savaşı ve MİT'çilere sorulacak sorular...

Ülkede kıyamet koparken, belli kesimlerin unutulduğu görülüyor. Memur ve memur emeklilerinin durumu gibi…

Sayın Başbakan valileri Ankara’da topluyor ve onlara AKP il başkanlarıymış gibi sesleniyor. Tabi, son günlerin moda tartışması “Dindar” “Tinerci” konusundan girip, CHP’den çıkıyor.

Sayın Başbakan bu toplantıda, valilerden kömür kamyonlarına binmelerini(!) istemiyor. Şimdiki zaman, “Dindar” gençlik yetiştirme zamanı!

Bu arada ülkedeki kıyametten de bahsetmek lazım.

Bildiğiniz gibi Özel Yetkili savcılar, kendilerine bu yetkiyi verenlere kadar ellerini uzatmaya başladılar. İşte Başbakan’ın isteği ile Oslo’ya giden Mit’çilere yönelik soruşturma ve Mit’çilerin zanlı olarak ifadeye çağrılma olayı!

Bakınız Mit’çilere sorulacak olan ve basına yansıyan sorular şöyle:

* KCK, MİT gözetiminde mi kuruldu?

* MİT, KCK’nın yöneltilmesinde ne gibi bir oynadı?

* MİT’in doğrudan temaslarında ve örgüt içindeki ajanları aracılığıyla elde ettiği saldırı ve eylem talimatlarının engellenmesine yönelik harekete geçmediği doğru mu?

* MİT Öcalan ile örgüt arasında kuryelik yaptı mı? Öcalan’ın mektuplarını örgüte ulaştırdı mı?

* Diyarbakır’daki baskında ele geçirilen Abdullah Öcalan’ın el yazısıyla yazılmış 6 Temmuz 2011 tarihli mektubu, KCK Önderlik Komitesi’ne ulaştırdınız mı?

* Öcalan’ın el yazısı ile yazılan mektupta ‘10 Temmuz 2011’de heyet sizinle görüşecek’ sözleri yer alıyor. Bu görüşme gerçekleşti mi?

* 14 Temmuz 2011’de DTK tarafından sözde demokratik özerklik ilan edilmiştir. Demokratik özerkliğin ilan edilmesinde katkınız nedir?

* Gizli Tanık Bahar ifadesinde de ‘Habur olayını organize edenlerle Öcalan’la görüşenler aynı kişilerdir ve Habur Hükümete karşı bir operasyon gibi planlanmıştır” demiştir. Habur’u MİT mi organize etti?

Görüldüğü gibi sorular can alıcı.

Bu soruşturmanın boyutu sizce Başbakan’a kadar uzanabilir mi?

Bekleyip göreceğiz.