Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Kasım '13

 
Kategori
Siyaset
 

Mit krizi, aynı evde kız-erkek tartışmaları gündemi, lokomotif değiştirme ve yerel seçimler...

Mit krizi, aynı evde kız-erkek tartışmaları gündemi, lokomotif değiştirme ve yerel seçimler...
 

Başbakan Eroğan’ın,“Kız erkek öğrenci aynı evde kalamaz. Talimatını verdik, denetimi yapılacak” demesi üzerine oluşan siyasetin gündemi hafta boyunca devam etti, uzunca bir sürede devam edecek görünüyor.

Medyada yapılan değerlendirmelerde “Erdoğan ile Cemaat arasındaki görüş ayrılığı”na vurgu yapılıyor. “AKP’den kopup ayrılacakların  yeni parti kurulacağına” dair senaryolarda gündeme düştü.

Bülent Arınç Bakanlar Kurulu toplantısı sonrası yaptığı açıklamada; “Düpedüz asparagas bir haberdir. Bizim böyle bir yetkimiz yok, böyle bir düşüncemiz de yok. Sayın Başbakan’ın buna benzer bir ifadesi de kesinikle söz konusu değil ama unutmayın, Kredi Yurtlar Kurumu’na bağlı olan tüm yurtların özel ticari amaçlarla kişiler tarafından açılmış olan yurtların da denetlenmesi, hem Milli Eğitim Bakanlığı’nın hem de Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın görevleri içindedir. Yoksa özel kiralanmış evlerde kimler kalıyor, kimlerle birlikte kalıyor, ne yapıyorlar, ne yapmıyorlar bunlar bizim ilgi alanımız içerisinde değil. Bunu kesinlikle reddediyorum, bu tip haberleri ve maksatlı buluyorum”dedi.

İktidara yakın medya Zaman Gazetesi’nin ortaya attığı haberi “yalan çıktı” diye verildi.

Başbakan Erdoğan'ın siyasi başdanışmanı Yalçın Akdoğan’ın açıklamalarına dayandırılan haberlerde “Başbakan Erdoğan’ın yurt sıkıntısına vurgu yaparak, öğrencilerin aynı evlerde erkekli kızlı yaşamak zorunda kaldıklarını ifade etti.”deniliyordu.

Erdoğan TBMM’de AKP gurup toplantısında salı günü yaptığı konuşmada; “Ne konuşuyorsak arkasında dururuz, hiçbir şeyin karşısında eğilip bükülmeyiz. O yüzden söylediğini inkâr eden siyasetçi değilim. Buralarda nelerin olduğu belli değil. Bunlar aynı apartmanın içinde daire komşuları ihbarı yapıyor. Bir muhafazakâr demokrat iktidar olarak, bizler müdahil olmak durumundayız.”diyerek Bülent Arınç’ı medyada veriliş biçimiyle ifade etmek gerekirse “ofsayta” düşürdü.

Bunun üzerine TRT TÜRK’te Arınç; “..Başbakan’la aramızdaki çelişkinin sebebi ben değilim. Ben sadece bakan değilim, benim bir özgül ağırlığım var, benim yıpranmamam lazım. Bunlar ekran önünde tartışılmamalı. Meclis başkanlığı yapmışım, demokrasi yolunda gençliğimi, ailemi, siyasi hayatımı feda etmişim, ben çok şeyi temsil ediyorum. Kırmızı plaka meraklısı biri değilim. Dolayısıyla herkesin bana böyle baktığı bir noktada benim yıpranmama lazım. Benim hiçe sayılmamam lazım. Sayın Başbakan buna dikkat eder.. Başbakanımıza dost, kardeş olarak seslenmek isterim, ikimizin sözleri arasındaki çelişkiyi düzeltmesi kendisinden beklenir. Bence de çok doğru olan düşüncelerini Başbakan açıklamalı. Eğer kendi içimizde konuştuk ve değerlendirdiysek ben hükümet sözcüsü olarak çıkar çok güzel bir şekilde açıklarım..” diye konuştu.

Varşova’da gazetecilerin konuyla ilgili sorularına yanıt veren Başbakan Erdoğan; “Yurtdışı seyahatindeyiz. Ülkemizin bu ülkelerle yaptığı görüşmelerden nasıl bir fayda sağlayacağını konuşmalıyız. Benim bir arkadaşım veya hükümet sözcüm bir şey söylemiş, bu konuyu görüşeceğim mahal burası değil, sizler değilsiniz. Kendi aramızda görüşürüz. Bir sıkıntı varsa aramızda görüşürüz. Partinin genel başkanı ve hükümetin başbakanı benim. Varsa herhangi bir sıkıntı kendi aramızda görüşürüz. Gereğini gerektiği yerde ben yaparım. Televizyon ile medya aracılığı ile yapmam, MYK’da Bakanlar Kurulu’nda görüşürüz.”dedi.

Geçmişte de Bülent Arınç, hükümet ile farklı tutum almış, Diyarbakır Emniyet Müdürü Recep Güven’i sahiplenmişti. Emniyet Müdürü’nün açıklamalarına AKP içerisinden üst düzeyde başka destek açıklamaları da geldiğini not edip devam edelim.

Güven’in 2012 Ekim ayında gündeme düşen  “Dağdaki ölen teröriste ağlamayan insan değildir”(1) dediği açıklaması üzerine iyice ısınan siyaset gündeminde Arınç’ın tutumu bugünlerde Erdoğan ile farklı tutum almasının ilki olarak değerlendiriliyor.

Bülent Arınç’ın Gezi Direnişi sürecinde Erdoğan ile ikinci kez, “Kız erkek öğrenci aynı evde kalamaz” çıkışı ile de üçüncü kez ters düştüğü değerlendiriliyor.

Türkiye siyasi gündemini yakından takip edenler medyada yer alan ‘Bülent Arınç’ın F.Gülen’e yakın olduğu’ değerlendirmelerini de bilirler.

Bu anımsatmayı yaptıktan sonra kamuoyunda “MİT Krizi” olarak anımsanan gelişmelere bir bakalım. Bunun için “MİT Krizi”nin bir yıl öncesine gidelim. Eylül 2011’de Dicle Haber Ajansı’nın  (DİHA)  internet  sitesinde bir ses kaydı yayınlanır; “ MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın, hem PKK Lideri Abdullah Öcalan’la hem de PKK temsilcileriyle, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatıyla ve “özel temsilci” sıfatıyla görüştüğü ileri sürülür..”

O süreçte, “8 Şubat'ta Oslo görüşmelerine katılan Fidan, Güneş ve eski MİT Müsteşarı Emre Taner, KCK soruşturması kapsamında ifadeye çağrıldı. Savcının, sorguda KCK yapılanmasında MİT'in rolü ile Oslo görüşmelerini soracağı iddia edildi.

MİT Kanunu 15 Şubat'ta Meclis'te bir gecede değiştirildi, Fidan'ın ve diğer MİT mensuplarının görevleri kapsamındaki konularla ilgili ifade vermesi Başbakanlık iznine bağlandı.

MİT mensupları ifade vermeye gitmedi.

Başbakan Erdoğan, MİT Müsteşarı Fidan için "sır küpüm" dedi ve onu İmralı ve Oslo'ya gönderenin kendisi olduğunu kabul etti.”(2)

Arınç, MİT görevlilerinin yargılanmasını Başbakan’ın iznine bağlayan değişikliğin TBMM’de yasalaşması ve CHP’nin ‘Anayasa Mahkemesi’ne gideceği açıklaması ile ilgili sorulan soruya  o zaman verdiği yanıtta,  “CHP hiç olmazsa bu sözünü tutmalı ve ana muhalefet partisi olarak kendine tanınan müracaat hakkını kullanmalı. Ben Anayasa Mahkemesinin bu konuda ne karar vereceğini önceden söylersem, mahkemeye saygısızlık yapmış olurum” der.

Arınç, gazetecilerin, “MİT Yasası’nın suç ve suçluyu koruma anlamına geldiği yorumları yapılıyor” şeklindeki sözleri üzerine de, “Bu yorumların hiçbirisi gerçek değil” diye konuşur.”(3)

Eğitimde 4+4+4 ile yapılan değişiklikler sonucunda “Dershanelerin kapatılacağı” sorusuna verdiği yanıtta “4+4+4 çıktığı gün dershaneler kapatılacak diye bir şey söz konusu değil. Dershaneler de böyle bir durumda başka bir eğitim kurumu haline gelecektir”(4) demişti. Erdoğan’ın gündeminde dershanelerin kesin olarak kapatılmasının olduğunu ve dershanelerin büyük bir bölümünün cemaate ait olduğu iddialarından hareketle yorumu okura bırakıp devam ediyorum.

Dershanelerin kapatılması konusunda cemaat çevreleri hoşnut değil.T.Akyol “ varlıklı ailelerin çocuklarını özel hocalarla sınava hazırlamaya devam etmesi, kayıt dışı kursların ortaya çıkması olasılığı” bağlamında eleştirileri yazdı.

Zaman Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ekrem Dumanlı, “Camianın hassasiyetini doğru okumak şart: Onlar 12 Eylül ve 28 Şubat yönetiminin bile yapmadığı kapatma hamlesini şu zamana kadar gönül dostu saydığı ve bütün demokratik adımlarına destek verdiği AK Parti’ye yakıştıramıyor” dedi.(5)

F.Gülen iki ay önce “..iki tane ajan kiralarsınız. Mesela dersiniz ki ‘Biz uyuşturucuyu bu hareket mensuplarından alıyoruz…” diye mensuplarını uyarmıştı. (6)

Siyasetin gündemini meşgul eden Erdoğan’ın “Kız erkek öğrenci aynı evde kalamaz. Talimatını verdik, denetimi yapılacak” siyaseti hiç olmadığı kadar hareketlendirdi.

AKP/Erdoğan TBMM’ye türban/başörtüsü ile girilmesi üzerine karşısında bulmayı umduğu klasik CHP görüntüsü ile yaşadığı hayal kırıklığını  kız-erkek tartışması ile ikinci kez yaşadı.

AKP’ye oy verdiğini ifade eden  Nazlı Ilıcak CNN’de Erdoğan’ın açıklamaları üzerine, “Bu tavır ne demokrat, ne muhafazakar bir tavırdır. Evlere müdahale edildiğini hiç görmedim. Şiddetle kınıyorum. Buradan oy gelecekse gelmesin. Ben göğsümü gere gere Erdoğan'a oy verdim dedim. Şimdi hakikaten utanıyorum” dedi.(8) Ilıcak Taraf’ta yer alan röportajda da  “Başbakan ne yaptığını bilmiyor” diye sert ifadeler kullandı.(7)

Yazının girişine dönelim. Medyada iflah olmaz AKP/Erdoğan destekçilerinin bile sert eleştirilerine muhatap olan Erdoğan’ın ortaya attığı gündem,  hukuki açıdan savunulamadığı gibi, dini açıdan da savunulamıyor! İslam inancına göre de konut dokunulmazlığı ve özel hayatın gizliliği esas.

Ve tek adamın söz sahibi olduğu AKP’de artık medya önünde yürütülen tartışmalara bakıp Erdoğan çevresinde/liderliğinde oluşan koalisyonun çatırdadığı tespiti yapılabilir.

AKP/Erdoğan yürüttüğü dış politikaların sonucunda bütün komşularıyla kavgalı görüntü, muhalif olanların dışında iktidara yakın sermayenin de tepkisini çekiyordu. Özellikle Suriye, Irak, Mısır konusunda çuvallayan, mezhep eksenli icraatlarıyla çuvallayan AKP, Türkiye’nin ezeli müttefiklerinin de eleştirilerine muhatap oluyordu. Yürütülen sığ dış politikalar sonucu bir zamanlar batının, AKP’yi iktidara taşıyan, destekleyenlerin övgülerine muhatap olan AKP/Erdoğan “değerli yalnızlığı” mahkûm oldu.

Gezi direnişi ile aurası çizilen AKP/Erdoğan’ın yürüttüğü muhafazakar ve otoriter politikaların toplumu böldüğü yadsınamaz bir gerçek. Bu konjöktürde AKP iktidarı ile pastadan aldığı payı büyüyen sermayenin, kazanımlarını olası bir CHP iktidarında riske atmak yerine barutu tükenmiş Erdoğan’ı terk etmeyi yeğleyeceğini de not etmek gerekiyor. AKP’ye Erdoğan’ın yerine daha ılımlı, kapsayıcı bir  “lokomotif” bulmak egemen olan vesayetten beslenenler için kısa vadede çözüm olarak öne çıkıyor.

 Tüm bunları Mit krizi sürecinden bu yana iktidar içerisinde açığa çıkan, medya önünde yürütülen kavganın sahici olup olmadığını yerel seçimlerde test etme olanağı bulacağız.

 1- http://blog.milliyet.com.tr/diyarbakir-acilimi---teroriste-aglamak--ve-puzzle-okumasi/Blog/?BlogNo=382563

2- http://bianet.org/bianet/siyaset/140937-oslo-gorusmeleri-nedir

3- http://www.haberturk.com/gundem/haber/717154-chp-hic-olmazsa-bu-sozunu-tutsun

4- http://www.internethaber.com/basbakan-yardimcisi-bulent-arinc-recep-tayyip-erdogan-ygs-dershane--410504h.htm

5- http://www.zaman.com.tr/ekrem-dumanli/dershane-realitesi-cin-iskencesi-ve-cozum_2152054.html

6- http://www.odatv.com/vid_video.php?id=8CA47

7- http://t24.com.tr/haber/nazli-ilicak-basbakan-ne-yaptigini-bilmiyor/243656

8- http://www.radikal.com.tr/turkiye/nazli_ilicaktan_erdogana_sert_sozler_utaniyorum-1159280

 

 
Toplam blog
: 1114
: 827
Kayıt tarihi
: 28.09.06
 
 

Ankara'da yaşar, dünyalı,aynadaki görüntüsüne muhalif, vicdan hesapları yapmaktan yorgun, yaşanıl..