Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Ocak '12

 
Kategori
Kültür - Sanat
 

Mizah mı, eleştiri mi?

Hayatlarımızın güldürücü yönü bile kalmamış. Önyargılarımız, örümcek ağı gibi örttü tüm zihinlerimizi. Düğmemize basılmasın bir kez dağı taşı dar eder altından vurur üstünden çıkarız her şeyin alimallah...ı

Tek bir yöne bakan ve tek bir yolda yürüyen zihnimiz, alışılmadık çelişkili bir şeye şahit olmayı görsün, oklarını hemen üstüne gönderir. O, artık kötüdür ve kurban edilecektir.Bundan sonrası artık önemli de değildir. Niçin kurban edileceği, incinebileceği, haksızlığa uğrayabileceği - son bir kez dahi olsa - bir savunma hakkı tanınıp tanınamayacağının artık hiç önemi yoktur. Kurban, kurban edilecektir. Karar verilmiştir bir kere. Dönüşü olamaz. Olursa da, bu sefer, toplumsal kurallar, örfler, gelenek ve görenekler devreye sokulur, gereği yerine getirilir. Bakılmaz, kurbanlığın seçilmesine:

- Kurban rencide olsun, diye mi?

- Dersini alsın, diye mi?

- Laf olsun torba dolsun, diye mi?

- Övüleyim, diye mi?

- Göze hoş görüneyim, diye mi?

- Dostlar alışverişte görsün, diye mi?

- Bilgi düzeyim farkedilsin, diye mi?

- İzi kalsın, diye mi?

- Kurbanın başarıları gölgelensin, diye mi?

- Kurban, perişan olsun, diye mi?

- Uzlaşmaya varılmasın, diye mi?...

Yapan için hiç farketmez böyle düşünceler.Tek amaç, kurbanın yenilgiye uğratılması. Bundan, özel bir zevk alır yapan:

 Ne mizahı, ne komiği, ne gülmesi, ne hoşgörüsü, ne resmi, ne karikatürü, ne sanatı; o, tükürmüştür böyle bir sanatın içine bir kez... Arkırı yazılar, heykeller, resimler, karikatürler artık, ya fikirlerine terstir ya da cinsel bir objedir onun için. Kadının saçı-güzelliği-boyu-posu artık cinselliği hatırlatmakta onda. Bakıp ta gördüğü her şey artık ona - kendisine- karşıdır, onun düşmanıdır. Çünkü o, sevilmediğine, kendisine güvenilmediğine, ciddiye alınmadığına emindir. Çünku o, böyle düşünüyorsa işin doğrusu da budur. Herkes de, böyle düşünmeli. Çünkü aklın yolu birdir.Doğru da, tek olacağına göre, her insanın fikri ne ise zikri de odur- aynıdır, onun için...

Aynı mıdır? Öyle midir? Olmadığını o da bilir. Ama, ah! o benliği yok mu? Ah! o ukalalığı yok mu? Ah! o, sadece kendini sevmesi yok mu? Ah! o, çekememezliği yok mu? Ah! o kendini aşamaması yok mu?...

***

Dünyayı bu denli ciddiye almasından, kolestrolu tavan yapmış, tri gliserini sınırda, kilosu yüzü aşmış, uyku ilacı almadan uyuyamaz olmuş, sakinleştirici ilacını iki katına çıkarmış; yetmezmiş gibi, son zamanlarda da, kalbinin teklediğinden ve başındakı ağrılardan şikayet etmeye başlamış...

***

İki kişi, "zincirli Cami'de zincir var mı, yok mu?" tartışmasına girişmişler. "Vardır- Yoktur" direnişi uzarken, bir üçüncü kişi gelmiş, "gidip baksanıza, zincir var mı yok mu?" demiş. Gitmişler. Görmüşler ki, zincir var. "Yok" diyen tutmuş zinciri iki eliyle sonra da, "inat bu ya" demiş, "yok işte zincir - mincir."

***

Kavramlara aldırmadıktan sonra; söylemekten vakit bulup, dinlemeye yanaşmadıktan sonra; dinlesek de, anlamadıktan sonra; anlasak da, anlamazlıktan gelmede direndikten sonra, "zincir- mincir yok işte" tutumunu benimsedikten sonra..

Hele böyle davranışlar, biraz "başarılı" da görünürse. Bir inadın, bir el çabukluğuna getirmenin, bir uydurmanın, bir kara çalışın, bir yakıştırmanın başarısı büsbütün coşturur kişiyi: Küçük yaramaz, tek ayağının üstünde şöyle düşmeden bir-iki sekti mi, kendine bir hayran olur ki; hele bakanlar da varsa, hayranlığı bir kat daha artar.

"Hiç büyümeyecek miyiz?" diye soruyor, Hammarskjold. Gerçekten, zor geliyor 'büyümek' kimilerine. Voltaire'in taktığı o yerinde adla,"mikromegalar`a" (ufacık büyük adamlara).

***

Kimileri, düşünüş kalıplarına önyargılı bağlanışın,inanmışlığın, kuştüyü yastık rahatlığına dayamış kafasını. Bunlar için Haldun Taner'in "AŞk-U Sevda" oyunundaki uyarısı boşuna nefes tüketiştir:

"Kaide dediğin ne ki? İşi basite indirgemek /Aynı ölçekle ölçüp /Binbir şıkkı genellemek / Her şeyi aynı torbaya atıp / Hepsini bir hükümle bağlamak / Böylece, üşengeç kafamıza güya / bir bilimsellik sağlamak." (İstisnalar kaideyi bal gibi bozar) şarkısı.

***

"Bağnaz kişi, aslında bilmediğini, bilemiyeceğini, öğrenmeye gereksinme de duymayacağını bildiğinde kuşkusu olmayan kişidir" der, Voltaire

"Ya benim görüşlerime uygun konuş, ya da kes sesini, (düşünce özgürlüğü (?)...

"Saçma" sözcüğünü kullanabilecek kadar bilgin değiliz" - Voltaire-

Alaettin Morgül / 27.01.2012 - 19:01  -

 
Toplam blog
: 193
: 1086
Kayıt tarihi
: 02.02.10
 
 

İsveç`in Göteborg şehrinde oturmaktayım;  evli ve bir kiz bir oglan iki çocuğum var. İsveç`te..