Mizah yazmak istiyorum

Yazmak istiyorum yazmasına da bir türlü olmuyor. Beynimden geçen düşünceler yazı olup kâğıda akmıyor. Parmaklarımın ucu isyan ediyor.

Ya sabır diyorum sabır da olmuyor.

Aziz Nesin koş bana yardım et diyorum gelmiyor.

Vergilerin ardı arkası da kesilmiyor. Dolaylı dolaysız adı belli adı belli olmayan bir sürü vergi ödüyorum duruyorum.

Sana hizmet veriyorum bunun için varım diyor. Deli Dumrul örneği köprünün başına bile gitmesem köprüden geçti vergisi alıyor. Alırken de bana ne geçseydin ben buraya köprüyü yaptım diyor.

Alıyorum eline elektrik faturasını ödeyeceğim: kaçak bedeli, sayaç okuma bedeli, TRT payı, KDV, ÖTV kullandığım elektrik bedelinden daha çok ıvır zıvır ödüyorum.

Şimdi de “Aile Vergisi” diye bir şey çıkardılar. Tam Deli Dumrul örneği. Çocuğuna, anana, babana hediye alırsan vergisini ödeyecekmişsin. Gazete haberlerine göre: “EŞ ve çocuklar ile anne, baba ve kardeşlere alınan veya bağışlanan ev, dükkân, yazıhane, arsa, arazi, otomobil, cip ya da bunlara verilen paraya veya banka hesabına ortak etmeye, yüzde 35’e kadar “gelir vergisi” geliyor.”

Şimdi bu habere göre ben bu vergiden kurtuldum diye düşünüyorum ama tedirginim. “Neden” diye sormayın. Eşime, çocuğuma kat yat araba kadar param yok. Tedirgin olmamın nedeni bayramda yılbaşında aldığım üç beş parça kazak, hırka, pantolon falan filan, vergiye tabi olursa. Kaçış yok. Maliye Bakanı buyurdular fiş fatura alacaksınız. Sanki almıyoruz da kontrol eden var. İşportadan pazardan mı alıyoruz da fiş fatura almıyoruz bunu anlayabilmiş değilim.

Dilara annesi ile pazara gitmiş çok keyif almış. “Babaanne gel senle pazarcılık oynayalı” dedi. Biz de masanın üstüne bir takım eşyalar koyduk o pazarcı oldu. Başladı bağırmaya: “Şık ablacığım bakmadan geçme, iç çamaşırlarım da var sana göre badilerim de var, gel gel ne istersen var.” Ben yerlere yattım öyle güzel bağırıyordu ki… Şimdi böyle güzel bağırıp davet eden Pazarcıdan faturamızı, fişimizi almalıyız ki Maliye Bakanımız da vergisini toplayabilsin.

Mizah yazacağım diye başladım yazamıyorum. Bulamıyorum sözcükleri yerleştiremiyorum yerli yerine…

Kadına şiddet neden artmış? Bunu bilen var mı? Öyle bakıyorsunuz değil mi? Şimdi dinleyin ve sakın gülmeyin: “Kadın çalışmaya başladığı için şiddet görüyormuş.” Anladınız mı? Anlamadıysanız büyük harfle yazayım: “KADIN ÇALIŞMAYA BAŞLADIĞI İÇİN ŞİDDET GÖRÜYORMUŞ” fıkra gibi değil mi? Demek kadın çalışmasa kocası dövmeyecek ve cinayet işlemeyecek. Kadını örttünüz, türbanla üniversiteye alınmıyor diye ortalığı ayağa kaldırdınız. Şimdi de türbanlı, örtülü üniversitelerde okuttuğunuz kadını çalışırsan şiddete uğrarsın diye eve kapatmaya çalışıyorsunuz. Korkutuyorsunuz. “Sakın ha” diyerek.

Aile vergisi geliyormuş. Yıllık 2500 lirası vergiye tabi olmayacakmış hediyelerin. Hibe yoluyla karşılıksız elde edilen edinimmiş bunu adı. Milletin vekiline bile aylık 12500 lira karşılıksız hediye alabilir diye yasa çıkarıyorsun. Milletin kendisine yıllık 2500 liralık hediye kabul edebilirsen anandan, babandan çocuğundan fazlası için hediyeyi alan veya veren vergi ödeyecek diyorsun. Valla iyi ediyorsun. Batıracaklar memleketi bunlar lüks arabalar, gemiler, gemicikler, takılar falan filan. Pırlantadan vergi alma pırlanta yüzük alandan aile vergisi al işte bu olur… Yeteneğim yok mizah yazamayacağım. Şimdi ilk işim karikatür çizebilmek için kursa gitmek belki o zaman söylemek istediğimi çizilirim, belki anlatabilirim… Ama zor…