Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

25 Şubat '12

 
Kategori
Mizah
 

Mizahta sınır nedir?

Mizahta sınır nedir?
 

Mizah ya da alt başlık olarak 'karikatür sanatı' son zamanlarda tartışmalarla gündemde kendine yer bulmayı başardı. Günümüzde internetin de etkisiyle hızla yayılan karikatürler zaman zaman büyük tepki toplamış hatta dava konusu bile olmuştur.

Karikatürle ilgili ilk tartışma bunun bir sanat olup olmadığı. Toplumun genelinde bir zanaat olarak görülüyor. Bu konuyla ilgili Hasan Kaçan'ın yanıtını sonraya bırakıyorum.

En önemli tartışmaya gelelim. Karikatüristler, bazen belli tiplemelerle özdeş hale gelse de sürekli yeni şeyler üretmek zorunda olduklarından, günlük yaşamdan esinlenmek zorundadırlar. Dolayısıyla günlük hayatta konuşulan ne varsa karikatür konusu edilir; Siyaset, futbol, din, kadın-erkek ilişkileri...

Sorun da burda başlıyor zaten. Çünkü öyle bir iş yapıyorsunuz ki yazdığınız/çizdiğiniz bir şey aniden başka yerlere çekilebilir, veya belli gruplarca tepkiyle karşılanabilir. Nitekim son dönemde siyaset ve din temalı karikatürlerde bu duruma çok sık tanık olduk. Aklıma gelen 2 örnek;

Biri Salih Memecan'ın, Kemal Kılıçdaroğlu'nu dansöz şeklinde resmettiği karikatür. Çok tepki çekmişti yayınlandığında. Memecan daha sonra amacının dansözün 'çıplaklığına değil', kıvırtmasına vurgu yaptığını belirterek kendini savunmuştu. Kısaca bi dediğin öbür dediğini tutmuyor, dansöz gibi kıvırtıyosun demek istemişti.

Yine Tayyip Erdoğan da sıklıkla karikatürlere konu olmakta. Daha önceki dönemlerde siyasetçiler bu tarz olaylara hoşgörüyle yaklaşmış hatta kendilerinin konu edildiği karikatürleri yurtdışı gezilerinde meslektaşlarına gösterdikleri bile olmuştur. Ancak başbakan daha çok karikatüristlere açtığı davalarla gündeme geldi. Erdoğan, 'kedi' şeklinde betimlendiği Cumhuriyet Gazetesi çizeri Musa Kart karikatürüne, yine Leman dergisinde yer alan ve Reco Kongo kenesi Türkiye’nin anasını ağlatıyor başlıklı Mehmet Çağçağ karikatürüne dava açmıştı. Erdoğan davaları ilk aşamada kazansa da ardından yapılan itirazlar neticesinde tazminat talepleri reddedilmiştir.

Son olarak da Penguen Dergisi'nin bir karikatürü bir düşünceye, inanca saldırı-hakaret gerekçesiyle epey tartışılmıştı. Bir caminin resmedildiği karikatürde duvardaki 'Allah yok, din yalan' yazısı eleştirinin temel nedeniydi.

Sonuç olarak, klasik bir ifadeyle, özgürlükler bir başkasının özgürlüğü başladığında son bulur. Siyasetçileri toplum içinde yada dış basında küçük düşürecek, kişi hak ve hürriyetlerine zarar verecek yada dini inançlara hakaret eden karikatürler yasaklanmalı ve sahiplerine gereken yaptırım uygulanmalıdır. Özelliklle kutsallar karikatürlere konu olmamalıdır.

Kısa süre önce yayınlanan Siyaset Meydanı'nda da bu konu tartışılmıştı. Hasan Kaçan'ın (Heredot Cevdet) programda öne çıkan cümleleri şu şekilde:

''O dönem birbirlerine giren, birbirlerini öldüren sağcı ve solcuların hepsinin ellerinde Cuma günleri ''Gırgır'' dergisi olurdu.''

''İnsanları o hale getiren sadece 12 Eylül değildi. Yoksulluk, yokluk da vardı. Mizahçı bunlara da muhalefet etmelidir.''

''Polisten korkuyorduk, askerden ödümüz kopuyordu; ama, şimdi eskisi gibi korkmuyoruz.''

''Geçmişteki yanlış algılar yüzünden, gençken camiye gitmekten utanırdım.'' (hatta bu yüzden gırgır dergisinden ayrılıyor)

Hasan Kaçan: ''İnsanların inançlarıyla, kutsalıyla dalga geçilmez.'' (işte mizahın sınırı)

Hasan Kaçan: ''Bir fırıncının yaptığı iş bizim yaptığımız işten daha değerlidir.'' (aynı zamanda karikatüristliği sanat olarak değil zanaat olarak gördüğünü söylüyor)

 
Toplam blog
: 65
: 1328
Kayıt tarihi
: 21.08.11
 
 

21 yaşındayım İst. Üniv siyaset bil. ve ulus. ilişkiler 4. sınıf öğrencisiyim... Olaylara eleştir..