Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

26 Kasım '10

 
Kategori
Modacılar
 

Moda dünyasında yeni bir katagori yelek!

Moda dünyasında yeni bir katagori yelek!
 

Alanya'da yelek çekimi


Ünlü moda tasarımcısı Yeşim Koç, moda dünyasında yeni bir katagori yaratarak, kendi markasının bu katagoride ilk olması ile dikkatleri üzerine çekti. ‘’ Kişiye özel yelek ‘’ katagorisi ile dört yıldır yelek tasarımı yapan Yeşim Koç, bilinenin ve algılananın ötesine geçerek, fark yarattı ve moda dünyasına ‘’Yelek Ötesi’ni ortaya koyan bir tasarımcı olarak ismini duyurdu. Biz de Yeşim Koç’u daha iyi tanımak amacıyla kendisine sorular yönelttik ve ilginç yanıtlar aldık. 


 

- Moda dünyasında kısa zamanda tanınmanızı sağlayan ilginç bir katagori yarattınız. Herkesin sorduğu soruyu biz de soralım. Nereden aklınıza geldi bu katagori? 


 

- Bu soru çok hoşuma gidiyor. Hem moda dünyasının profosyonelleri, hem de moda dışındaki insanların en çok sordukları soru bu. Demek ki, herkesin dikkatini ve merakını çeken bir şey yapmışım ve her seferinde bu soruya yanıt verirken çok tatmin oluyorum. Ben uzun yıllar moda ve tekstil dünyasında çalışıyorum. Bu mesleği bilerek seçtim. Bu mesleğin her branşında farklı zamanlarda yer aldım. Artık olgunlaştığım bir dönemde çok önemli bir karar alarak, kendimi markalaştırma sürecine girdim. Ve markamı temsil eden tek bir ürün üzerine odaklanmayı ve o ürünle özdeşleşmeyi seçtim. Bu ürün de 1600’lü yıllardan beri varlığını ortaya koyan yelek oldu. Piyasa araştırmamda çok net gördüm ki, ünlü moda markalarının ürünleri arasında herşey vardı ama yelek yoktu. İşte benim yelek yolculuğumun çıkış nedeni bu oldu. Bir şey yok sayılmışsa orada büyük bir fırsat vardır. Ben bu fırsatı gördüm ve değerlendirdim. Kolay olmadı tabii.. Tam dört yıl kendi yelek tarzımı yaratmak için labaratuarda çalışan Einstein modunda eylem yaptım. 


 

- Tabii ki sabahtan akşama bir marka oluşturulmaz. Markalaşma sürecinde neler yaptınız?


 

Çok doğru. Uzun yıllar moda dünyasında çalışmama rağmen ‘’çok emek, az verim’’ modeli ile çalışmamın nedenlerini sorguladım. İlk işim Türkiye’nin en başarılı Yaşam Koçu ile çalışmaya karar verdim. Önce kendimi bu evrende yeniden konumlandırdım. Başkalarının beni nasıl gördüğü ile ilgilenmek yerine kendimi nasıl ve nerede görmek istediğimle ilgilendim. Ve sistemi olmayan kişi ve kurumların bir yere kadar gidebildiklerini ve daha fazlasına erişemediklerini çok net gördüm. Üç yılı aşkın süreçte sistemimi kurdum ve pratik olarak deneyimledim. Sonuçlar mükemmeldi. Markam için de bir dört yıl kurduğum sistemi sahada deneyimledim ve sonuçlar mükemmele yakın çıktı. 


 

- Artık neyi ne zaman yapacağınızı biliyorsunuz ve markanızın doğru algılanması için sisteminize güveniyorsunuz. Öyle değil mi? 


 

- Evet. Dünyada başarılı markaların nasıl başladıklarını, hangi süreçleri yaşadıklarını, markalarını algılatma yöntemlerini öğrenmek ve bu ilkleri sahada uygulamak başarımın en önemli faktörlerinden biri oldu. Teoride çok başarılı görünen bir eylem şekli, bazen pratikte bir işe yaramaz. Her fikir yada düşünce, sahadaki uygulamalarla netleştiğinde başarısı yada başarısızlığı ile yaşamınıza gerçek olarak katkı sağlar. Bazen başarı kadar başarısızlıklar da hayatımızı pozitif yönde geliştirir 


 

- Günümüzde Türkiye’deki moda sektörüne bakışınız nedir?
 


 

- Ben uzun yıllar Laleli ve Osmanbey tekstil firmalarında modelist ve stilist olarak çalıştım. Oralarda bana tuhaf gelen bir cümleyi sürekli dinlemek zorunda kalırdım. ‘’ Müşteri böyle istiyor ‘’. Kimdi bu müşteri, kim karar veriyordu tasarıma. Biz müşterinin isteklerini yerine getiren birer çalışan mı, yoksa tasarımlarımızla müşterileri yönlendiren liderler miydik. Tasarımcı kavramına inat taklitçilik revaçta oldu uzun yıllar. Bir markanın cebi, diğerinin yakası, diğerinin kupu, oldu size Türk markası şahaseri(!). 


 

- Geçmişte sermaye önemliydi. Şimdi bilgi önemli. Bilgi paranın önüne geçti. Yaratıcılık önem kazanmaya başladı. Siz de böyle mi düşünüyorsunuz. - Evet. Sermayesi olanın bilgisi yoktu. Bilgiye sahip olanın da sermayesi yoktu. Sermaye bilgiyi küçümsüyordu. Bilgi ile sermaye sürekli çatışan ve ikisi de bu çatışmadan zarar gören oluyordu. Bugün sermaye ve bilgi uzlaşma aşamasındadır. Henüz iyi anlaşamasalar da ortak bir platformda artı değer üretebiliyorlar. Yakın bir gelecekte ise birbirinden asla ayrılmak istemeyecekler. 


 

- Yeniden yelek olayına dönersek, bu alanda projeleriniz nelerdir?
 


 

- Yakın bir gelecekte tasarımcılara mağazalarında özel yer ayıran tekstil şirketleri artacaktır. Ve benim yeleklerim bu mağazalarda özel köşelerinde müşterileri ile buluşacaktır. Ayrıca e-ticaret giderek global ekonomide güçleniyor. Sanal ticaret portallarında ürünlerim dünyanın en uzak köşesinden bir tıkla satın alınabilecektir. Sosyal paylaşım sitelerinde her tasarımcının kendini çok iyi ifade edebilecek ve ürünlerini tanıtabilecek bir platform oluşturabilme olanakları arttı. Bunu değerlendiriyorum. Defile hazırlıkları yapıyorum. Moda blogları ile yakın ilişki kuruyorum. Markamın PR çalışmalarına daha çok özen gösteriyorum. Benim için hedef kitlemden gelen her geri bildirim, bana yeni fırsatlar yaratıyor.
 


 

- Beğendiğiniz yabancı ve moda tasarımcıları kimler?
 


 

- Ben üretmeyi seven, mesleğine saygısı olan ve çalışkan modacılara hayranım. Yolundan gideceğim kadar yolundan gitmeyeceğim moda tasarımcılarına da saygım var. Çünkü her birinin meslek deneyiminden çok şey öğreniyorum. 

 
Toplam blog
: 137
: 1054
Kayıt tarihi
: 05.01.07
 
 

1951 İstanbul doğumluyum. Bireysel ve Kurumsal Gelişim Danışmanlığı, Moda Tasarımı ve Marka Danışman..