Moderatörün yarattığı kriz

Davos Krizinde moderatörün rolü büyüktü.

Başbakan Erdoğan’a, dokunarak alışılmışın dışında bir söz kesme yönetmini kullananan moderatöre tepkisi, sert oldu.

Çünkü, Erdoğan arkasında 70 milyon Türkiye vatandaşının gücüyle konuştu.
Hatta bu tavır siyasi bir tavır değil milli bir tavırdı.

Başbakan Erdoğan, 25 dk. konuşan İsrail Cumhurbaşkanı Peres karşısında, kendisine 12 dk. konuşmasına dahi izin vermeyen moderötöre tepkisini toplantıyı terkederek gösterdi.

Paneldeki görüntüleri defalarca izledim. Kanal kanal dolaştım ve her kanalda ayni görüntüler vardı. Başbakana, gerçekten çok hakaretvari bir temasla müdahale edildiği inancındayım.

Başbakan Erdoğan, Türk Ulusu adına doğru bir tavır sergiledi.

İsrail Cumhurbaşkanı Peres’in, başbakanı telefonla arayarak özür dilemesi de başbakanın haklılığını ortaya koydu. Yine de Ortadoğu’da bundan böyle sütliman bir gelecek olmayacağı da aşikar.

Başbakanı en çok rahatsız eden şey, moderatörün alışılmışın dışında, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanının omuzuna dokunup elle müdahale etmesiydi.

Bu kabul edilebilir bir durum olmazdı herhalde.

Şimon Perez de sinirliydi. Türkiye’deki yorumlara bakarsanız, Başbakanın tepkisinin isabetli olmadığının yorumlarını yapanlar da vardı. İlter Türkmen ve Onur Öymen gibi tecrübeli politikacıların yorumları gibi.

Özellikle de Başbakanın bu tarvının Türkiye için “tarafsız bir devlet olduğumuz intibasını” sildiğini söylediler..

Hatta bu tavrın, AB üyeliğini dahi etkileyebileceğinden bahsedildi.. Ama bence İsrail’in tutumunun direkt etkisi olabileceği endişesi daha belirgindi.

Başbakanların diplomaside böyle tavırlarına çok ender rastlanır. Fazla dinsel baktığı konusunda da suçlandı Erdoğan, tevrattan bahsetti diye.

Ama konuşmaları izlediğim için Perez’in de konuşmalarının çok sinirli ve kızgınlık dolu olduğunu gördüm. Sivil halka yapılan saldırılara karşı yapılan tepkilerden olabilir diye düşündüm.

Şimdi tabii ki dünya bu olayı yorumlayacak . Anlık ve ferdi bir olay gibi karşılanabilir de bu olay....

Yine de Başbakanın Davos’u terketmesi kamuoyu önünde olan büyük bir olay..

Dolayısıyle de karşılıklı olarak, iki devlet arasında da bir güven sarsıntısı yaşanacak.. Belki bir başka yerde bunun rövanşı dahi yaşanabilinecek..

Elbette Arap dünyası tarafından da taktirle karşılanacak...

Arap Dünyasında belki de Başbakanın posterleri dolup taşacak. Manşetlerde , ayakkabı fırlatan gazeteci gibi “Erdoğan” yer alacak...

Ama sözler, eylemlerle de desteklenecek mi?

Şimdi Ortadoğu’da Türkiye’den beklentiler hangi düzeyde olacak ?

Bu da ayrı bir merak konusu olmalı..

Büyük Türkiye’nin başbakanı, büyük bir tepki ortaya koydu, hem eleştirildi hem alkışlandı ama Ortadoğuda müthiş bir etki bıraktığı kesin.

Genel Kurmay’dan gelen Davos açıklamasında: Türkiye-İsrail ilişkileri konusunda “Türkiye'nin tüm ülkelerle yürüttüğü ikili askeri ilişkilerde milli menfaatler doğrultusunda hareket etmek esastır” denildi.

Doğrusu, kadın veya çocuk demeyen sivillerin katilleri karşısında bir tavır sergilenmesi gerekiyordu ve bu kınamayı sözle yapmaya çalışan başbakana yeterli söz hakkı vermeyen moderatörün yaptığı saygısızlık karşısında Türkiye Cumhuriyeti başbakanından başka ne beklenebilinirdi ki?

Tıpkı Mehmet Akif Ersoy’un bir şiirinde dediği gibi “Zulmü alkışlayamam, zalimi asla sevemem”

Emine Sütcü

30 Ocak 2009