Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Eylül '15

 
Kategori
İlişkiler
 

Modern çağda kadının özgüven konusundaki hatalı algısı

Modern çağda kadının özgüven konusundaki hatalı algısı
 

Sayfamdaki istatistik bilgilerine baktım benim bloglarımı görüntüleyenler içinde erkeklerin oranı kadınların iki katı neredeyse... Yazılarımı okuyan herkese teşekkür ediyorum. Ama merak ettim benim yazdığım konular daha çok erkeklerin ilgi alanı içinde mi acaba? 
Sevgili hemcinslerim! Bu yazıyı biz kadınlar için kaleme aldım, haberiniz ola...
 
Kadın, erkek bir de bu iki cinsin birbirleriyle olan ilişkisi hakkında yazmak zor iş. Meşhur Rus bebekleri matruşkalar gibi, bir kutuyu açınca içinden bir yenisi daha çıkıyor çünkü.
 
Bu konularda mutlak bir doğru yok. Dolayısıyla herkesin, düşündüğü, yazdığı, söylediği şeyler de birbirinden farklı olacak elbette. Benim yazacaklarım da, kendi gözlemlerim ve düşündüklerim doğrultusunda olacak.
 
" İnsan" sıfatıyla birbirine eşit olan ancak yaradılış özellikleri ve rolleri ile farklılıkları olan kadın ve erkek dünya kuruldu kurulalı birbirine muhtaç olmaları dolayısıyla birbirini anlamanın, anlaşmanın gayreti içinde.
Her ne kadar kadın veya erkek kızıp, bunaldığında bazen diğer taraf için " olmasalar da olurdu" dese de -ki genellikle kadınlar söyler- kimse bunu istemez. Çünkü kadın ve erkek ancak birbirleriyle tamamlanır.
Bugünün modern toplumlarında kadın , eskiye oranla eğitim hakkına daha fazla sahip olduğu, iş yaşamında daha aktif yer aldığı, ve ekonomik anlamda da kendini daha güçlü hissetmeye başladığı için kadın kimliğine ilişkin yerleşmiş algıları, dayatmaları değiştirmeye ve kendini var etmeye çalışıyor. 
 
" Kadın devrimi", " Özgürlük mücadelesi" olarak adlandırılan bu değişim, özellikle metropollerde yaşayan kadının özgüven algısına, yaşam biçimine, kadın-erkek ilişkisine, kimlik ve rollerine etki etti.
 
Bu yazının konusu, bu değişimin kadında " kadınsı bir özgüven" yaratıp, yaratmadığı...
 
Bunu anlamak için kadınsı özgüven kavramını biraz açayım.
Kadınsı özgüven demekle, kadının kadın kimliğine, yaradılış özelliklerine sahip çıkması, bunun değerini ve önemini bilmesi, hem erkeğe, hem de birlikteliğine bunu yansıtmasını kastediyorum. 
 
Kadınların, erkeklerin egemen olduğu bir dünyada kendilerini var etme çabaları; ne erkekleri taklit ederek, onlardan rol çalarak, ne de onların empoze ettiği, saç, giyim, kuşam, hal ve tavırlarla " olunması beklenilen kadın " profiline kendini uydurmak şeklinde olmamalı.
 
Kadının özgüvenini, kendi kişilik özelliklerini, kadınsı estetiğini, zerafetini, kadınlık onurunu da muhafaza ederek kendisinin oluşturabileceğini düşünenlerdenim. Aksi durum, hem kadının, hem erkeğin, hem de aralarındaki ilişkinin kimyasını bozuyor.
 
Erkekler için ilk bakışta kadının fiziksel güzelliği önemli olduğu için güzel ve çekici olan kadınların bu sözünü ettiğimiz kadınsı özgüvene sahip olmaları daha kolay gibi görünebilir. Güzellik ilk etapta avantaj gibi görünse de, hem tek başına yeterli değil, üstüne üstlük tehlikeli de! Dişi olmaktan değil, kadın olmaktan kaynaklanan bir özgüvenden bahsediyoruz. Güzellik hem kalıcı olmayan ve kısa süreli bir durumdur hem de akıl, bilgelik ve asaletle desteklenmezse taşınması zor ve sahibine zarar veren bir yüke dönüşebilir. 
 
"Güzelin de güzeli var" sözünden hareketle, narsistlik ya da kibire dönüşmüş kendine hayranlığı ve sadece buna yatırım yapmayı kadınsı bir özgüven sayamayız. Terk edilen ya da ihanete uğrayan kadınlar, daha çok bu tip kadınlardır.
 
Kadınsı özgüvene sahip kadın, gücünün farkındadır. Bu nedenle erkekle savaşmaz, yarışmaz, ezmeye kalkmaz ve kendine de böyle yapılmasına izin vermez.
 
Her kadın aslında hayranlık duyduğu bir erkeği yanında ister. Kadınsı özgüvene sahip kadınlar için bu hayranlık, erkeğin çok yakışıklı olması, cüzdanının dolu, kariyerinin tavan yapmasıyla alakalı değildir. Çünkü bu kadınlar yanlarındaki adamların kişilikleriyle kendilerine eş olmalarını önemserler, sahip olduklarıyla değil. Onların, erkeğin sahip oldukları ve ona sunduklarıyla güven kazanmaya değil, erkeksi özgüvene sahip (cesur, kararlı, nazik, dürüst, sorumlu, duyarlı) bir erkeğin varlığına ihtiyacı vardır.
 
 
Kadınsı özgüvene sahip kadın, kapris ya da naz olsun diye değil, yeri geldiğinde ve gerektiğinde " Hayır" demeyi bilen kadındır. Hayır demek, erkeğe meydan okumak ya da ilişkide ipleri eline almak adına değildir. Bağlı olmakla, bağımlı olmak arasında bir fark vardır. " Hayır" , " Ben bu şekilde düşünmüyorum", " İstemiyorum" gibi ifadeler doğru ve yerinde kullanıldığında bağlılıkla, bağımlılık arasındaki sınır çizgisi belli olur.
Bu kadınlar, ilişkide olduğu erkeğin de bu ifadeleri kullanmaya hakkı olduğunu bilir ve dengeyi buna göre korurlar.
 
Kadınsı özgüvene sahip kadın, bir kariyere ve ekonomik özgürlüğe sahip olduğunda da bunu yanındaki erkeği ezmek için kullanmaz. Erkek, maddi ve manevi anlamda kadının yanında kendisini güçlü hissetmek ister. Kadın da erkeğin kendini böyle hissetmesini ister. Bu nedenle, erkeğin kendisini erkek gibi hissetmesine fırsat verir. Çünkü bilir ki, komplekssiz bir erkek, eşinin özgüven sahibi ve güçlü olmasından mutlu olur ve gurur duyar. Ancak bu gücün,ukalalık, tepeden bakma, baskı ve yönetme arzusu biçiminde kendisine karşı kullanmasından hoşlanmaz. Bu durumu erkekliğine bir tehdit ve saldırı olarak görür. İyi ve sağlıklı bir ilişkide tarafların güç savaşına değil, birlikte güçlü olmaya niyetleri vardır.
 
Erkeğin aklı, kadının da duyguları temsil ettiği görüşü bazı kadınlar tarafından şiddetle tepki görür. Bu ifade, erkeğin duygusuz, kadının da akılsız olduğu anlamına gelmiyor. Duygusallık ya da aklı kullanma becerisi, kadın-erkek ayrımı yapılmaksızın kişiye özgü özelliklerdir. Kadınlar genel anlamda duygularını tanıma, ifade etme ve yönetme konusunda hem yaratılış hem de her coğrafyada ve her devirdeki kadına yüklenen görev ve sorumluluk gereği daha mahirdir. Erkeklere duygusallık bir zaaf gibi öğretildiğinden, güçlü, iradeli ve akıllı davranması beklenir. Zaten her iki cinsin özellikle de erkeğin birbiri ile tamamlanma ve birlikte yaşama ihtiyacı da bu farklılıklarından beslenir. 
 
Kadının, şefkat, merhamet, incelik ve estetik gibi doğasında var olan özellikleri, erkeğe kendi aklını göstermek adına katılaştırması, terk etmesi gerekmiyor. Tam tersi...
 
Bir erkek, kendisini de, hayatı da, aşkı da ancak gerçekten bir kadına aşık olmuşsa sorgular ve anlamaya başlar. Duygularını fark eder, üstüne düşünür, değişir. Duygularıyla, aklını doğru işletir, problem çözer, peşinden gider, mücadele eder.
 
Bu sebeple kadınsı özgüvene sahip kadınlar, erkeğin her anını takip eden, ilişkide ısrarcı olan, erkeğin peşinden koşan değil, onları özgür bırakan ancak, düşünce, tavır ve hareketleriyle ve en önemlisi de doğallıklarıyla erkeğin aklını meşgul edebileceğini bilen kadınlardır.
 
Başında da söyledim, bu konulara bir girildi mi, açılan her kapı başka bir kapıya çıkar. Bir başka yazının konusu da " Modern çağın erkeğin özgüven algısına ve kimliğine etkisi" üzerine olsun.
 
Bütün hanımlara ve beylere, kendilerini ve eşlerini iyi anladıkları, sağlıklı ve mutlu birliktelikler diliyorum.
 
 
Toplam blog
: 115
: 830
Kayıt tarihi
: 18.11.12
 
 

1967 yılında İstanbul'da doğdum.Hacettepe Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesinden 1988 yılınd..