Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

18 Eylül '17

 
Kategori
Psikoloji
 

Modern hayatın illeti “stres”in sebebi nedir?

Modern hayatın illeti “stres”in sebebi nedir?
 

Fazla anaiz eder paraliz


Üç İnisiye tarafından yazılmış Kybalion adlı kitap Hermetik Felsefe üstüne yazılmış en iyi kitaplardan biridir ve evreni yöneten prensipleri çok güzel açıklar. En temel ilke zihinsellik ilkesidir. Bu ilke “BÜTÜN ZİHİNDİR, ZİHİN EVRENSELDİR” der. Stephen Covey’in "Etkili İnsanların 7 Alışkanlığı" adlı best-seller kitabında da bahsettiği gibi her şey bu yüzden 2 defa yaratılır. Önce zihinsel bir tasarım olarak sonra da fiziksel olarak.

İşte bu yüzden de bugün psikolojinin de kabul etmeye başladığı gibi, özel durumlar ve hastalıklar hariç, fiziksel hastalıkların ardında psikolojik temeller bulunmaktadır çoğu zaman. Binlerce yıllık kadim Çin tıbbı, Ayurveda Hint tıbbı, Orta Aya Türkleri, Mayalar, Aborjinler, Afrika kabileleri gibi şamanik ve animist inanç köklerine sahip toplumlar hep hastalıkların insanın zihinsel hastalık ve kusurlarının sonucu olarak ortaya çıktığını söylemişler.

“Görünen görünmeyenden tezahür” eder sözünü teyit edercesine bugün stresin kaynağının da psikolojik olduğu artık biliyoruz.

Peki, neden insanlar stres oluyorlar? Arkada yatan zihinsel ve psikolojik sebep ne?

David Rock tarafından ortaya atılan SCARF bu soruya güzel bir cevap sunuyor. Daha fazla açıklama yapmadan evvel birkaç detayı açıklamakta fayda var.

  • Beyin birçok sosyal tehdidi ve ödülü, fiziksel tehdit ve ödüller ile aynı yoğunlukta ele alır (Lieberman, & Eisenberger, 2009)
  • Karar verme, sorunları çözme ve başkalarıyla işbirliği yapabilme kapasitesi genellikle bir tehdit tepkisi ile azalır ve bir ödül yanıtıyla artar (Elliot, 2008)
  • Tehdit yanıtı daha yoğun ve daha yaygındır ve çoğunlukla sosyal etkileşimlerde dikkatle asgariye indirilmelidir.  (Baumeister et al, 2001).

Bu bilgiler ışığında stres tepkisinin kronik stres haline geçmesiyle birlikte insan beyninin fiziksel olmayan bir tehdidi fiziksel bir tehdit gibi algılayıp kendini korumaya aldığını görüyoruz. Bir süre önce vefat eden dünyaca ünlü kişisel gelişim kitaplarının yazarı Debbie Ford “elinizde bir portakal olsa ve bunu tüm gün elinizde tutup kimseye göstermek zorunda kalsanız, ne kadar zor olurdu diye soruyor?” İşte stres de böyle bir etkiye sahip. Zamanla o küçük yük ve yükler birikip bilinçaltımıza işliyor ve bizlerin mutluluğuna ve sağlığına olumsuz etki ediyor.

David Rock’a göre insan şu durumlarda stres tepkisi veriyor…

STATUS– Statü sosyal hayvan olan bir insanın toplum içindeki değerine ve önemine işaret ediyor. Maalesef determinist, indirgemeci ve maddeci bilimin, Anglo-Sakson kültürünün etkisiyle dünyaya hakim olduğu bu dönemde insan ruhsal bir anlam krizi yaşıyor. Çünkü insan kendini ve içindeki gücü unuttu. İnsanın kendini unutma hikayesi sonucu, insanlar artık kendi değerlerini kendi içlerinde değil kendi dışlarında arıyor. Bu yüzden statüsü tehdit edilen bir insan tetiklenebiliyor.

CERTAINTY– Değişkenlik, belirsizlik, karmaşıklık ve bilinmezlik içeren bu VUCA (İngilizce Volatility, Uncertainty, Complexity, Ambiguity kelimelerinin kısaltması) hayatta insanoğlu belirsizlik istemiyor. Her şey istediği gibi kontrol altında gitsin, öngörülebilir olsun istiyor. Özellikle limbik sistemin bir fonksiyonu olan inanç bile fizik alanına girmeyen metafizik unsurların kişisel olarak anlamlandırılma ihtiyacından ileri geliyor.

AUTONOMY– Otonomi, VUCA hayatın içinde sosyal normlar, değerler çatışması, kişisel arzu, istek, hayal ve hedeflerin baskısı altında insanın ilerleyebilmesi için önemli bir ihtiyaç. Kendi özgürlük alanlarına girilen insan bu alanı sonuna dek korumak için mücadele verecektir. O yüzden kadim strateji kitaplarında düşman kuvvetlerine kaçacak bir alan bırakmaktan bahsedilir, yoksa yaralı kedi bir anda yaralı aslana dönüşebilir. Bir nevi düdüklü tencerenin buharı dışarı salmazsa patlaması gibi.

RELATEDNESS– İlişkiler ve insanlara ilişki içinde olmak sosyal hayvan olan insanın başarısı ve mutluluğu için elzem. Yapılan araştırmalar en azılı suçluların ölmekten korkmadıklarını ancak tecrit altında mahkumiyet hayatı geçirmekten korktuklarını gösteriyor. Sosyallik insan için inanılmaz önemli ve sosyalleşmenin tehdit altına girmesi veyahut sevdiklerin risk altında olması insanı tepki vermeye yöneltiyor.

FAIRNESS– Adalet toplumun temel direği. Her insan kendi hayat deneyimleri ışığında gelişen bir zihin haritası ile yaşamdaki unsurlara tepki veriyor. Herkes anlaşılmak istiyor ki bu da adalet ihtiyacını tetikliyor. Her insan kendini kendi zihin haritası ışığında hayatı kendine göre anlamlandırdığı için iyi ve kötü kişiye ve duruma göre değişen kavramlar. Hal bu olunca adalet ve eşitlik sağlamak kolay da olmuyor. Birisi az ile yetinirken bir diğeri altın tabakta yemek yese kurban sendromu yaşayabiliyor. Ancak herkes mutlu olmak için adalet ister.

David Rock gerçekten güzel bir özet sunuyor insan tepkilerinin sebeplerini anlamak adına. Benim bir tane ekim var naçizane.

İnsanın benliği yani egosu her zaman bir de ideal benlik algısına sahiptir. İnsanın o anki benlik durumundan daha öte olan bu ideal benlik algısı ismindeki ideal ile anlatılmaya çalıştığı gibi insanın henüz olmadığı bir durumun projeksiyonudur. İdeal benli insanın şimdiki benliğinden ötede daha iyi, daha doğru, daha güzel, daha faydalı, daha erdemli ve daha başarılı olduğu hayal ettiği ve ulaşmayı hayal ettiği bir benlik durumudur. Versiyon 4.0’da olan bir insanın versiyon 7.0’ı hayal etmesi gibi.

İşin kötü yanı egonun sağlıklı seviyelerine ulaşmamış bir insanda nefsi müdafaa ve insanları, olayları kontrol ihtiyacı o denli fazladır ki, o anki mevcut egosal durumunu algılayamaz. Ne kendine objektif olarak bir ayna tutabilir ne de başkalarının koyduğu samimi aynayı görüp anlayabilir. Bu yüzden de özellikle sosyal etkileşim içinde başarılı olabilmek için ideal benliğini şimdiki benliği gibi dışarıya yansıtır. Yani, o an kendinde olmayan özellikleri, vasıfları, bilgi ve beceriyi ve de erdemleri sanki onlara sahipmiş gibi davranır. İşin kötü yanı sizden daha ileride bilinç sahibi insanların konuşmasalar da sizin bu kendini telafi etme çabalarınızı siz ne yaparsanız yapın tüm açıklığıyla görebilmeleridir. Siz ne yaparsanız yapın, sözlerinizin, kullandığınız kelimeler, konuşma tarzınız, ses tonunuz, beden diliniz sizi ele verir.

Psikolog Carl Rogers’ın ortaya koyduğu ideal benlik ve şimdiki benlik durumu arasındaki fark ne kadar açıksa kişi o kadar içi-dışı bir olma durumundan uzaklaşacak ve kendi içindeki var olma mücadelesi o denli daha büyük olacaktır. Bu da dışarıya elbet yansır çünkü kişi henüz kendi içinde barış sağlamamıştır. İnsanın bu içsel mücadelesine sokulan çomak kişiyi çıldırtacaktır.

Evet sevgili dostlar…

İnsan evladı Tanrı suretinde yaradılmış olsa da sahte kişilik denen kişilik illüzyonunu oluşturan personalarını (kişilik maskeleri), gölgelerini, id ve süper egosunu, anima ve animus’unu bilmedikçe ve yönetmedikçe kendi içinde saklı olan Alice Harikalar Diyarı’na ulaşamaz. Bu diyar insana bahşedilen Tanrı parçacığını saklar ki, bu da insanın ruhudur, insanın ruhsal özüdür.

O yüzden “her insan özünde iyidir” derler ve bu dorudur ancak esas olan bu öze ulaşmaktır ki bu da talep ve çaba ile olur.

Umarım savaş ya da kaç tepkilerimizin sebebi olan İngilizce “Status, Certainty, Autonomy, Relatedness, Fairness” kelimelerinin baş harflerinden türetilen bir kısaltma olan SCARF’a dair açıklamalarım faydalı olabilmiştir. Zira bu beş unsur, fiziki ödüllerin para gibi aktive ettiği aynı ödül devresini ve fiziksel tehditlerin (örneğin, ağrı gibi) aynı tehdit devresini harekete geçirmekte ve bizlerde stres yaratmaktadır. Bu stres kronik strese dönüşürse de hastalıklar kapımızda beliriverirler.

O yüzden kendimizi bilerek yaşayalım ve bizi biz yapan mekanizmayı yöneterek kör tepkiselliğin değil bilinçli seçimlerin hakim olduğu bir hayatı yaşayalım. Aksi takdirde 7 ölümcül günahı kendi içimizde yaşamamız işten bile değil.

Sevgiler,

Kenan

https://twitter.com/Naacel

https://www.facebook.com/public/Kenan-Kolday

https://instagram.com/naacel/

http://naacel.blogspot.co.uk/

http://www.felsefetasi.org/author/kenan-kolday

 

VUCA üstüne bir yazım - http://blog.milliyet.com.tr/vuca-yili-2017/Blog/?BlogNo=551258

 
Toplam blog
: 245
: 1347
Kayıt tarihi
: 29.10.12
 
 

Çocukluğumdan beri kendimden büyük bir şeyleri arayıp durdum. Ve 1999 yılında yaşadığım şoklar il..