Modern Türk Medyası'nın Kürt duayeni Mehmet Ali Birand

Mehmet Ali BİRAND,  anchorman, gazeteci, yazar, televizyon yapımcısı, kısacası Modern Türk Medyası’nın öncüsü, önderi, ‘Kürt Duayeni’ 17 Ocak 2013 Saat: 18:29’da vefat etti.

Gençlik yıllarımızın tiryakisi, abonesi olduğumuz 1985 yılında TRT1’de başlayan 32. Gün adlı aylık haber programını heyecan ve sabırsızlık içinde beklerdik.

O gün, o saatte ‘başka hiçbir kimseye söz vermezdik.’

Ertesi gün işyerlerinde, okullarda, aile meclislerinde, arkadaşlar arasında 32. Gün’de yer alan haberler ile ilgili soruları birbirlerine sorup ‘programı’ izleyip izlemediklerini ortaya çıkarma çabası içine düşülürdü.

 32. Gün,‘80’li ‘90’lı yıllarda Türk Medya Sektörü’nün değişmeyen ‘lider haber programı’ olmuştur.  

32. Gün Türk ve Dünya Siyaseti’nin en önde gelen satranç taşı ‘vezir’ olmuştur. Dünya Medya Klasikleri arasında da sonsuza dek ‘vezir’ olarak kalacaktır.

Mehmet Ali BİRAND kendine özgü, akıcı, konuşma dili ve ‘dil sürçmeleri’ ile süslenmiş bir üslubu tercih etmiştir   

Kullandığı üslup ile 32. Gün’ün performans ‘reytingleri’ her geçen gün yukarı doğru yükselen bir grafik çiziyordu.

Mehmet Ali BRAND’ın en başta gelen özellikleri‘demokrasi savunucu,’ ‘alt kültürler’in haklarına öncelik tanıyan ve savunan ‘objektif’ gazeteci olmasıdır.

Gazetecilik mesleğini ‘evrensel’ boyutlarda yerine getirmeye çabalayan BİRAND,  mesleğinde hiçbir zaman ve zeminde‘Türk Milliyetçiliği’ni benimsememiştir.

BİRAND tüm ‘kültürler’e ‘görüş’ ve ‘inanç grupları’na eşit uzaklıkta olmuş; T.C. dahil, hiçbir ‘kültürün/toplumun’ ‘fanatiği’ olmamıştır.

Galatasaray fanatikliği’ise Galatasaray Lisesi mezunu olmasından kaynaklanıyordu.

BİRAND’ın diğer ‘fanatikliği’ Usta Gazeteci Abdi İPEKÇİ’nin ‘gazetecilik ilkesi’ mesleğinin ‘yol haritası’nı oluşturmuştur.

 Tüm ‘Milliyetçi’ çevreleri karşısına almasına rağmen; sadece ‘en iyi,’ en sağlam,’ ‘en doğru’ gazete haberciliğini yerine getirmek amacıyla 1988 yılında Lübnan’ın Beka vadisinde PKK Terör Örgütü’nün başı Abdullah ÖCALAN ile söyleşi yapmıştır.

T.C. Tarihinde, örgüt başı Abdullah ÖCALAN ile yapılmış tarihi ilk söyleşinin ancak birinci bölümü Milliyet Gazetesi’nde yayınlandıktan sonra kalan bölümü dönemin hükümeti tarafından yasaklanmıştır.

Yaşamı boyunca ‘sosyal demokrat’ çizgisinden ödün vermemiş;’basiretsiz’ sivil yönetimlerin neden olduğu siyasal ve ekonomik kriz dönemlerinde ‘askeri’ çözüm alternatiflerine kayıtsız kalmıştır.

Bu nedenle, ‘adı’ ‘1996 – 97’ yıllarında 28 Şubat sürecinde ‘andıç’ adlı belgede geçmiştir. Bu konuda 2012 yılının son günlerinde TBMM Araştırma Komisyonu’na 28 Şubat süreci ile ilgili bildiklerini aktarmıştır.

Son yıllarda Recep Tayyip ERDOĞAN Hükümetlerinin siyasal ve ekonomik alanlardaki başarılarını göz ardı etmemiş; yazılarında ve haber programlarında, ‘Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim etmiştir.’

Ölümünden sonra Başbakan ERDOĞAN, Mehmet Ali BİRAND ile olan ilişkisini, ‘kendisi ile de kimyamız her zaman uyardı’ ifadesinde özetlemiştir.

Her zaman gazetecilik mesleğini ailesinden ‘önde’ ve ‘önce’ tutmuş, gazetecilik onun ‘yaşam tarzı’ olmuş, ‘anchormanlık’ ile yarım asırlık ‘kariyeri’ taçlanmıştır.

Mürvet ve İzzet BİRAND’ınoğlu olan Mehmet Ali BİRAND, ana taraftan Türk, baba taraftan Kürt kimliğiyle; ‘Ben asimile olmuş bir Kürdüm, kendimi Kürt hissetmiyorum ama onların sorunlarını onlardan daha iyi benimsiyorum.’ sözleriyle açıklarken; kendisine Ermeni de dediklerini, Ermeni olmadığını eğer olsaydım bununla gurur duyacağını söylemiştir.

Ruhun şad olsun; seni saygı ile anıyoruz…

18.01.2013