Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

05 Şubat '18

 
Kategori
Sinema
 

Modern Zaman Masalı: La La Land

Modern Zaman Masalı: La La Land
 

74. Altın küre ödül töreninde 7 dalda ödüle layık görülen La la land / Aşıklar Şehri, izleyiciyi pozitif ışıltısıyla etkisi altına alan iddialı bir film. Whiplash filmiyle kendinden oldukça söz ettiren Damien Chazelle bu filmde yine başarısını ispatlamış. Klişe bir konuyu rengarenk bir ortamda bambaşka bir boyuta taşıyor. Emma Stone ve Ryan Gosling’in başrollerini paylaştığı la la land filmi beklentinin üzerinde bir başarı sergilemiş.

Başarılı bir oyuncu olmak için her türlü fırsatı değerlendirip oyuncu seçimlerine katılan Mia ve kendi caz kulübünü açmak için çalmaktan asla vazgeçmeyen caz tutkunu Sebastian’ın yolu hiç ummadıkları bir anda kesişiyor. İkisinin ortak noktası hayallerine olan tutkularıydı. Hayallerine o kadar inanmışlardı ki onları gerçekleştirmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Emma Stone’un oyunculuğu oldukça başarılıydı. Özellikle şarkı söylediği kısımlarda sesini doğru bir biçimde kullanmayı başarmış. Ryan Gosling ise karizmasından hiç ödün vermemiş. Piyano başına her oturduğunda harikalar yaratma konusunda oldukça ısrarcı görünüyordu.

Açıkçası yönetmenin kolaycılığa kaçtığını düşünüyorum biraz bu filmde. Whiplash’da olduğu gibi bu filmde de caz müziğini tercih etmiş. Yönetmenin cazı sevdiği bariz belli ama her filmde bunu kullanması bir süre sonra kabak tadı vermeye başlıyor.

La la land filminin görselliği oldukça güçlüydü. Filmin her sahnesi adeta bir fotoğraf karesi kadar mükemmeldi. Herhangi bir sahnenin fotoğrafını çekseniz aradaki fark hiç anlaşılmaz. Filmde kullanılan renkler muazzam kaliteye sahipti. Sinematografik açıdan iyi bir film olsa da senaryo konusunda aynı başarıyı elde edememiş bana göre. Bu durum klişe bir konudan kaynaklanıyor olsa gerek.

Hayallerine kavuşmak için çabalayan bir kız, onu delicesine seven bir erkek, hayallerine kavuşmak için birbirinden ayrılmak zorunda kalan bir çift. Bütün bunlar çok tanıdık gelmiyor mu? Bu konu neredeyse çoğu filmde yer alıyor. Yönetmenin başarısı bundan sonra devreye giriyor. Kullanılan müzikler, renkler, kostümler, mekanların ambiyansı filmi klişe olmaktan uzaklaştırıyor bir nebze.

Bu film müzikal mi değil mi diye çok konuşuluyor şu sıralar. Ben müzikal olduğunu düşünmüyorum. Filmin başlangıcı zaten başlı başına bir fiyasko. O açılış sahnesini başka filme koysanız inanın hiç sırıtmaz. Bu noktada yönetmenin hata yaptığını düşünüyorum. Müzikal olmasaydı hiçbir şey değişmezdi.

Müzikalleri sevmediğim için müzikal sahnelerinde oldukça sıkıldım. Bu sahnelerin filmin canlılığına yapaylık kattığını düşünüyorum. Demek istediğim çok yapay geldi bana o danslar. Dans sahneleri olmasaydı daha derli toplu bir film olacağını düşünüyorum.

Yönetmenin Oscar için böyle bir film çektiği çok belli. İnsanı tamamen etkisi altına almak için tasarlanmış renkli bir balon la la land filmi. ‘’Aa evet her şey çok güzel, şahane hayat, mutlu ol’’ tarzında ince mesajlar vermeye kalmasa daha güzel olurdu. Çok pozitif olmasını biraz rahatsız edici buldum. Bir filmi güzel yapan şey kendisi hakkında oldukça sık söz ettirmesidir. Yani bir film aklınızda ne kadar çok yer edinirse o kadar başarılı bir filmdir. La la land başarılı bir film mi peki? Teknik anlamda başarılı olduğu çok açık ancak sabun köpüğü kıvamında bir senaryosu olduğu için o da zamanla unutulacak sınıfında yer alıyor. İnsanlar ‘’aa evet böyle film vardı ve çok güzeldi’’ demekten başka bir şey demeyecek bu film için.

La la land filmi başarısını neye borçlu?

İzleyicisine hissettirdiği pozitif izlenimlere borçlu kuşkusuz. Sevdiğiniz insanla birlikte huzur dolu dakikalar geçirmek için yapılmış bir film. Seyirci odaklı bir film olduğunu düşünüyorum. Tamamen seyircinin mutlu olması için tasarlanmış sanki. Bir film hem mutlu edip hem düşündürebilmeli oysa. Bu noktada filmin yeterli olmadığını düşünüyorum. Filmin düşündürücü yönü oldukça kısıtlıydı.

Filmin müzikleri kendisinden uzunca bir süre söz ettirecek nitelikte başarılıydı. Senaryosunun daha güçlü olmasını beklerdim açıkçası. Yönetmen senaryodan kısıp görselliğe yüklenmiş fazlaca. Filmi izlediğinizde bir beğeni algı oluşuyor zihninizde ama filmden çıktıktan sonra bu beğeni tazeliğini koruyamıyor. Bu noktada kalıcı olmadığını düşünüyorum

Mükemmel bir film değil ama başarılı bir film olduğu bir gerçek. Bu noktada haksızlık yapmak yanlış olur. Mükemmel olarak lanse ediliyor çoğu yerde ama o kadar mükemmel değildi bu film. İnsanı mutlu eden, başarılı, renkli görüntüleriyle masallar diyarı izlenimi veren klişe sosuna batırılmış sıcak bir öykü sadece bu. Anlayacağınız fazla abartmaya hiç gerek yok.

Ben Mia ve Sebastian’ın azmini çok beğendim. Filmde bu azim daha çok vurgulanmalıydı. Hayallerine sığınan iki aşığın hikayesi bu. Birbirinden vazgeçmek zorunda kalmaları filmin dramatik yönünü vurguluyor adeta. Filmin umut verici nitelikte olması da onun başarılı olmasını sağlayan bir başka unsur. İzleciye umut aşılayan bir film la la land.

Yönetmen son sahnelerde alternatif bir son yaratarak seyircinin kafasındaki ‘’Acaba başka türlü nasıl biterdi bu film?’’ sorusuna cevap veriyor adeta. Bu alternatif son fikrini oldukça başarılı buldum. Yönetmenin yenilikçi tavrından kaynaklanıyor olsa gerek bu fikir. La la land filminin sonu yeteri kadar vurucu bir etkiye sahip değildi bana kalırsa.

La la land, modern zamanın pamuk şeker kıvamındaki bir masal. İzleyende hoş duygular uyandıran, senaryosunun içi oldukça boş, ödül hırsıyla yapılmış, müzikal dans sahneleriyle yapaylık hissettiren bir film. Kendinizi dış dünyanın kirli gerçekliğinden kurtarmak istiyorsanız, sinemada huzurlu ve keyifli bir vakit geçirmek istiyorsanız fırsatınız varken bu filmi izlemenizi tavsiye ederim. Beklentilerinizi çok yüksek tutmadığınız sürece filmden tatmin olacağınızı düşünüyorum.

Keyifli seyirler

Email: journalist.mert@gmail.com

 
Toplam blog
: 14
: 170
Kayıt tarihi
: 31.08.12
 
 

Okumayı, yazmayı, dinlemeyi, izlemeyi seven ve bunları sevdikleriyle paylaşmaktan büyük bir keyif..