Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

09 Mart '07

 
Kategori
İstanbul
 

Modern Zamanlar

Modern Zamanlar
 

Modern zamanlarda yaşıyoruz. Günlük hayatın koşuşturmacası içinde seçimlerimizi ister istemez değiştiriyoruz. Modern zamanla birlikte değişen dünya şüphesiz hayatımıza, yaşadığımız kentlere, yeme-içme alışkanlıklarımıza hatta bireysel ilişkilerimize yansıyor. Şehrin profili son 50 yılda hızla değişti. İstanbul, nüfusu hızla yükselen ancak buna karşılık kentsel alt yapı ve şehir plancılığının bu nüfus artışına yetişemediği mega bir köy.

Artık modern şehir insanı gündüz plazalarda çalışıp, geceleri de etrafı bilumum güvenlik çemberleriyle donatılmış sitelerde yaşıyor. Yüksek duvarlar arkasında yaşadığımız bu hayat, galiba bize çok önemli bir kişi olduğumuzu hissettiriyor, egomuzu okşuyor. Yoksa dünyanın parasını verip kendimizi bu sanal dünyanın içine hapsetmezdik değil mi? Modern dünyanın bize sunduğu bu beş yıldızlı hayat içinde bir nevi “insanat” bahçesinde yaşıyoruz.

Oysa eski bir İstanbul semtinde yaşamak ne güzeldir değil mi? Her sabah apartmandan çıkarken bize merhaba diyen asırlık İstanbul silueti, sokaklarda size merhaba diyen tanıdık yüzler, balkonlardan yükselen fesleğen kokusu, mahallenin manavı, eczacısı, turşucusu, parkın köşesindeki gazeteci, ayaküstü konuşup dünyayı kurtardığımız mahalle esnafı…

Manolya kokulu geniş bahçeler, tarihin izlerini taşıyan çeşmeler, mor salkımlar, Arnavut kaldırımı sokaklar, camiden yükselen ezan sesi, kahvaltıda fırından yeni çıkmış taze ekmek ve tüm bunlardan alınan haz hangi beş yıldızlı sitede var?

İnanın bunlar olmadan benim yaşamımın bir parçası eksik olur. Eski İstanbul semtlerinde yaşam hala samimi içten, sıcak! Eski bir Boğaz köyü, tarihi yarımada, ya da Galata, Cihangir, Moda, Salacak…

Ben ne zaman kendimi keyifsiz hissetsem, birkaç durak ötemdeki tarihi meydanda alırım soluğu, bilirim ki orada mutlaka beni oyalayacak, efkarımı dağıtacak bir şeyler vardır. Süleymaniye’nin gölgesinde yürümek, Arasta çarşısında alışveriş, İslam Eserleri Müzesinde veya Alay Köşkünde bir sergi, Sultanahmet’e karşı bir çay molası, yetmediyse Kapalıçarşı, Sahaflar, Mısır Çarşısı, Gülhane’den tüm şehr-İstanbul’a bakıp Sait Faik’e, Orhan Veli’ye bir selam yollamak tüm derde devadır dostlar! Yüzlerce yıllık bu eserlerin buram buram yaşanmışlık kokması tüylerimi ürpertir, gözlerimi yaşartır ekseri. İşte tüm bunlardan alınan haz bize sunulan hangi güvenlik sisteminde hangi lamine parkede, hangi LCD ekranda, hangi jakuzide var bilemiyorum ki!

 
Toplam blog
: 44
: 1522
Kayıt tarihi
: 22.08.06
 
 

Hayat akıp giden upuzun bir ırmak, bu ırmakta bazen bir akıntıya koyveriyoruz kendimizi, nereye çarp..