- Kategori
- Gezi - Tatil
Mola verelim
Çoğumuzun düşünce dünyasını, birtakım şartlanmalar ve buna bağlı değer yargıları esir almış durumda.
Bu Şartlanmalar, bizi düşünce becerisinden yoksun ediyor.
Şarttır; Alınmalı, gitmeli.
Gerçekten şart mıdır?
İstediğimizi almayıp,” istediğimiz yere” gitmesek ne olur?
Yeni giymesek!
Örneğin, her sene tatile çıktık. Bu sene çıkmasak; Çıkmıyoruz desek!
Tatilli, niye dinlence olarak düşünür, şartlanırız; pekâlâ küçük MOLALAR da, kendimizi( ailemizi) dinlendirebilir; Yani düşünsel boyutta, farklı uğraşlarla da dinlenebiliriz.
Olmadı!
O zaman, onca yolları tepip, kilometrelerce uzaklara gitme şartını bırakıp; Yakın, günü birlik dinlenceleri seçebiliriz.
Bu seçim bizim daha dinamik, daha dinç olmamızı sağlar; Çünkü bulunduğumuz ortamdan ayrılmak, bizde şok etkisi yaratır. Şöyle bir düşünelim; 10-15 milyon nüfuslu bir şehirden, 2-3 bin, belki de daha az, nüfuslu bir yere gidiyorsunuz.
Göz, kulak, beyin şokta. Vücut tepkimeleri, allak bullak.
Tatil de ve tatil dönüşümüz de ;" dikkat, düşünce minimum".
Ben, dinlenme şekli sadece budur diye öğretilen,” tatile çıkmaya”, her sene, bu kadar şartlanmasak; Onun yerine, çevremizin dinlencelerini araştırıp, tanıyarak küçük MOLALARLA idare etsek diyorum.
DÜŞÜNCEYİ, DİKKATİ dağıtmama dileğiyle,
Canan
İşte, birkaç mola durakları:
İstanbul için; Ayvat bendi (tabiat parkı), Elmas burnu, Kaymak donduran mesire yeri, Marmaracık(Tekirdağ’a bağlı ilçe),Cilingöz (Çatalca’ya bağlı tatil yöresi) vb.
Ankara için; Nallıhan kuş cenneti, Beypazarı yaylaları, kirmir çayı mesire yeri, Sorgun mesire yeri vb.