Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Şubat '15

 
Kategori
Sağlıklı Yaşam
 

Mono Sodyum Glutamat... Nasıl bilirdiniz ? Bilir misiniz ?

Mono Sodyum Glutamat (MSG) yiyeceklerde kullanılmalı mı? Yazıyı okuduktan sonra bu sorunun yanıtını kendiniz bulacaksınız...
 
MSG (Mono Sodyum Glutamat) adında bir yiyecek katkı maddesi var. Yiyeceklere katıldığında, o yiyeceğin tadının beyin tarafından güzel olarak algılanmasını sağlıyor. Tatlı, tuzlu, acı fark etmiyor. Hangi yiyeceğe katılırsa lezzetliymiş gibi geliyor. O yüzden gıda üreticilerinin bir çoğu MSG'yi kullanıyor.
 
"MSG zararlı mı?" Yazımızı okuduktan sonra buna kendiniz karar verin!
 
Bu madde nörotoksin. Sinir hücrelerine zarar veriyor. Merkezi sinir sistemi tahribatı ve buna bağlı olarak Alzheimer, Parkinson, Huntington hastalıkları, Sara (epilepsi), Retinal dejenerasyon (göz retina tabakası hasarı), yağ birikimi, doyma mekanizmasında bozukluk, Obezite. büyüme hormonu baskılanması, pankreas hasarı, insülinde artış buna bağlı diyabet gibi rahatsızlıklara sebep olabiliyor. Bu madde hamilelerde plasenta  bariyerini geçip, bebeğe de ulaşabiliyor. 
Özellikle çocuklarımızın hatta büyüklerin de çok severek yediği cipslerde çok kullanılmakta. Hazır köfte harçları, et suyu tabletleri, hazır çorbalar, dondurmalar, renkli yoğurtlar ve benzeri bir çok üründe var.
 
Şimdi diyeceksiniz ki, Madem bunca zararı var, neden kullanıyorlar? Küreselleşen dünyada, ticaret de küreselleşti. Amaç çok kar etmek, çok daha büyümek. Bu mamuller insanlara genellikle, al benisi olan renklerde ve janjanlı ambalajlarda sunulur. Televizyon, gazete ve duvar reklamlarında onlara sıkça rastlarsınız. Sadece maddesel tadıyla değil, görsel yollarla da beyinlerimize kazınır.
 
Basit bir hesap yaparsak, ucuz zannedilen bu ürünleri çok pahalıya tükettiğimizi görürüz. Mesela semt pazarlarında 3 kilogram patatesi 1 TL'ye alabilirsiniz. Oysa ki 50 gram cips 1liradır. Yani 1 kilogram cipsi, 20 TL'den tükettiğimizin farkında bile değiliz. Olumsuz etkileri de cabası.
 
Son 25 yıla dikkatle göz atacak olursak, çocuk yaşta diyaliz cihazına bağlı yaşamaya mahkum edilenler, çok küçük yaşta şeker hastalığı ile tanışan çocuklar, obez çocuklar, asabi çocuklar, 9-10 yaşında buluğ çağına girenler, çeşitli nedenlerle engelli doğanlar ve bu sayının ülke nüfusunun % 12'sine çıkması ve benzerleri. Sizlerin de aklınıza gelebilen yeni hastalıklar. Hastalıkları üretenler, ilaçlarını da ihmal etmediler. Bu da madalyonun diğer karlı yüzüdür. Karbondioksitli meşrubatlardan, sakıncalı hazır gıdalara varana kadar bir çok yerde çeşitli uyarılar yazıldı, çizildi. Durumun ciddiyetini anlayabilenimiz var mı? Bu sorunun cevabı, tüketim miktarıdır.
 
Şimdiki eğitim sistemimiz endüstri, tarım, genel kültür alanında yetersiz kaldığından, yeni nesiller tehlikenin farkında değildirler. Emperyalist devletler, egemen olmak istedikleri toplumun eğitimli olmasını istemezler. Onlar için önemli olan kendi halkları ve elde edeceği yeni sömürü kaynaklarıdır. Her yıl eskiyen, yaşam kaynakları azalan, küresel ısınma ile kuraklık tehlikesi  yaklaşan, küresel güç olan emperyalist devletlerin acımasızlığının arttığı, dengelerin ve haritaların değiştirilmek istendiği bir dünyada yaşadığımızı asla unutmamalıyız. 
 
 
Toplam blog
: 8
: 938
Kayıt tarihi
: 10.08.10
 
 

Rock'N Roll & Karşılıklı  Sevgi Saygı & Tıp & İnsan Kaynakları & Yaşam &Yardımlaşma &Teknoloji & ..