Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

11 Nisan '21

 
Kategori
Tarih
 

Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Montrö Boğazlar Sözleşmesi

Montrö Boğazlar Sözleşmesi, 1936'da imzalanan ve Türkiye'ye İstanbul ve Çanakkale boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren uluslararası sözleşmedir.

Boğazlar, Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin 9 Kasım 1936'da yürürlüğe girmesine değin birçok aşamalardan geçmiştir

Boğazlar’ dan geçişin tarihsel evrimi

Batı Avrupa ülkeleri ve Rusya'nın tehditleri doğrultusunda boğazlar politikasını yenileyen Osmanlı Devleti, Birinci Dünya Savaşı'ndan yenilmesi sonucu Sevr Antlaşması'yla boğazların yönetimini İngiltere, Fransa, İtalya ve Japonya'nın başı çektiği bir komisyona bıraktı.

Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Devleti'nin yenilgisi "Boğazlar Meselesi" ni yine gündeme getirmişler. Savaşın galipleri, Sevr Antlaşması ile Boğazlar ’da her ticaret ve savaş gemilerinin serbestçe geçişini Osmanlı Devleti'ne kabul ettirmişlerdi. Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanıp ve bunun sonrasında Lozan Barış Antlaşması imzalanınca, Boğazların sahip olacağı rejim, bu antlaşmaya ek olan bir sözleşmeyle düzenlenmiş ve bunun denetimi uluslararası bir komisyona bırakılmıştı.

Kendi bayrağı ve bütçesi bulunan bu komisyon boğazların güvenliğini de sağlayacaktı. Ancak Türk ordusunun Kurtuluş Savaşı'nı kazanmasıyla Çanakkale ve İstanbul boğazlarının kontrolü 1923'te Boğazlar Sözleşmesi'yle Milletler Cemiyeti'ne bağlı Türkiye başkanlığındaki Uluslararası Boğazlar Komisyonu'na devredildi.

Türk Boğazları’nın tarihsel durumu, Türk Boğazları ’nın geçmişten günümüze kadarki sürecinin, özellikle jeostratejik ve jeopolitik açıdan değerlendirilmesi, Türk Boğazları’nda seyir ve sefer serbestisini düzenleyen yürürlükteki hukuk rejimi olan Montrö Sözleşmesi ve Türkiye’nin kendi Boğazlarından seyir güvenliğini korumak için koyduğu uygulamaların uluslararası denizcilik tarafından kabul edilmesine ilişkin Uluslararası Denizcilik Örgütü müzakereleri, Türk Boğazlarından Savaş Gemilerinin Geçiş Hakları, Türk Boğazları ’nda  deniz trafiği ve İstanbul Boğazı’nda meydana gelen kazalar, bir ulaşım ve enerji koridoru olarak Türk Boğazları incelenmiştir. Türk Boğazları ’ndan geçen gemilerin sayısı, tonajı ve tehlikeli yük miktarında artış Boğazlar ’ın çevre güvenliğini tehdit etmektedir.

Ancak daha sonraları değişen ve gelişen siyasi politikalar Türkiye’ yi içinde bulunduğu durumdan dolayı rahatsız etmeye başladı. Ancak Türkiye Cumhuriyeti, kendi topraklan üzerinde ve egemenliği altında böyle bir düzene şu görünen dünya koşullarına razı olamazdı. Kurtuluş Savaşı zaferle sonuçlanıp ve bunun sonrasında Lozan Barış Antlaşması imzalanınca, Boğazlar ’ın sahip olacağı rejim, bu antlaşmaya ek olan bir sözleşme ile düzenlenmiş ve bunun denetimi uluslararası bir komisyona bırakılmıştı. Ancak daha sonraları değişen ve gelişen siyasal politikalar, Türkiye’yi içinde bulunduğu durumdan dolayı rahatsız etmeye başladı. 

Türk Boğazlarının geçmişten günümüze kadarki sürecinin, özellikle jeostratejik ve jeopolitik açıdan değerlendirilmesi, Türk Boğazları ’nida seyir ve sefer serbestîsini düzenleyen yürürlükteki hukuk rejimi olan  Montrö Sözleşmesi ve Türkiye’nin kendi Boğazlarından seyir güvenliğini korumak için koyduğu uygulamaların uluslararası denizcilik tarafından kabul edilmesine ilişkin Uluslararası Denizcilik Örgütü müzakereleri, Türk Boğazlarından Savaş Gemilerinin Geçiş Hakları, Türk Boğazlarında deniz trafiği ve İstanbul Boğazı’nda meydana gelen kazalar, bir ulaşım ve enerji koridoru olan Türk Boğazları incelenmiştir. Türk Boğazları’ ndan geçen gemilerin sayısı, tonajı ve tehlikeli yük miktarında artış Boğazların çevre güvenliğini tehdit etmektedir.  

Türkiye Cumhuriyeti kendi topraklan üzerinde ve egemenliği altındaki Boğazlar’ın kullanımı uluslararası bir komisyona bırakılamaz, böyle bir düzene dünya koşullarında razı olunamazdı. Bu nedenle Türkiye'nin isteği sonrasında Montrö'de toplanan taraf devletler 20 Temmuz 1936'da imzaladıkları bir antlaşma ile Türk Boğazlarına ilişkin ve bugünde yürürlükte olan yeni bir düzeni kabul ettiler.

Montrö Boğazlar Sözleşmesinin Türkiye’ye yararı nedir?

Montrö Boğazlar Antlaşması, üç tarafı denizlerle kaplı Türkiye'nin jeopolitik konumu açısından oldukça önemli bir yer tutan İstanbul Boğazı ile Çanakkale Boğazı'nın kontrolü hakkında kararlarını içeriyor. Montrö Boğazlar Sözleşmesi,1936'da imzalanan ve Türkiye'ye İstanbul ve Çanakkale Boğazları üzerinde kontrol ve savaş gemilerinin geçişini düzenleme hakkı veren uluslararası sözleşme. Sözleşme,Türkiye'ye Boğazlar üzerinde tam kontrol hakkı verir ve barış zamanı sivil gemilerin özgürce geçişini garantiler Sözleşme, Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelere ait savaş gemilerinin geçişini sınırlar.

9 Kasım 1936'da yürürlüğe giren Montrö Sözleşmesi'ne göre, Karadeniz'e kıyısı olmayan ülkelerin askeri gemileri 15, kıyıdaş ülkelerin askeri gemileri ise 8 gün önceden Türkiye'ye haber vererek boğazlardan geçebiliyor. En fazla 21 gün Karadeniz'de kalabiliyor.

Türk Boğazlarından bir gün içinde geçecek askeri gemilerin kıyıdaş olsun ya da olmasın toplam tonajının 15 bin tonu aşmaması gerekiyor. Sözleşmede uçak gemilerine ilişkin bir madde bulunmazken, bu gemiler yapıları gereği uygulanan tonaj sınırını aştığı için boğazlardan geçerek Karadeniz'e giremiyor.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi hangi devletler tarafından imzalandı?

Balkan Antantı Daimi Konseyi'nin 4 Mayıs 1936'da Belgrad'da yaptığı toplantıda, Türkiye'nin teklifini destekleme kararı alınmıştır. Türkiye'nin girişimi, BoğazlarSözleşmesi'nin diğer akitleri tarafından da kabul edilince Boğazlar 'ın rejimini değiştirecek olan konferans, 22 Haziran 1936'da İsviçre'nin Montrö kentinde toplanmıştır.

Türkiye'ye İki ay süren toplantılardan sonra 20 Temmuz 1936'da Bulgaristan, Fransa, Büyük Britanya, Avustralya, Yunanistan, Japonya, Romanya, Sovyetler Birliği, Yugoslavya ve Türkiye tarafından imzalanan Boğazlar Sözleşmesi ile Türkiye'nin kısıtlanmış hakları geri verilmiş ve boğazlar bölgesinin egemenliği Türkiye’ye geçmiştir. Türkiye daha önce Sovyetler Birliği ile yaptığı saldırmazlık antlaşması uyarınca Sovyetler Birliği'nin de desteğini alınmıştır. Sözleşme 9 Kasım 1936'da yürürlüğe girmiş ve Milletler Cemiyeti Sözleşmesi’ne 11 Kasım 1936'da kaydedilmiştir. Günümüzde yürürlüktedir.

Montrö Sözleşmesiile kurulan düzen, Türkiye tarafından 85 yıldır sorumlulukla yürütülmektedir. Dışişleri Bakanlığımızın diplomatları bu süre içinde; askeri yetkililerle, hukukçularla ve denizcilik alanındaki teknik uzmanlarla işbirliği içinde, konunun gerektirdiği ciddiyetle çalışmışlardır. Böylece hem Türkiye’nin ulusal çıkarları korunmuş hem de uluslararası yükümlülüklerin gereği yerine getirilmiştir. Süresi, 1956’da (yani yarım yüzyılı aşkın bir süre önce) sona ermesine karşın Montrö Sözleşmesinin hâlâ yürürlükte kalması önemlidir.

Özetle şu iki saptamayı yapabiliriz:

  1. İkinci Dünya Savaşı gibi bir felaket dönemini de kapsayan 85 yıldır; Sovyetler Birliği’nin, savaş sırasında Alman gemilerinin Sözleşmeye aykırı geçişlerine göz yumulduğu savlarına dayanan ve sonuç vermeyen; sonradan geri aldıkları tehditleri dışında ciddi bir diplomatik çekişmeye yol açılmamış olması Türkiye açısından övünç verici bir durum olmuştur.
  2. 1936’dan sonra, Boğazlardan geçen gemilerin sayısındaki ve hacimlerindeki büyük artış; özellikle akaryakıt tankerlerinin karıştığı deniz kazalarının yol açtığı can kayıpları, maddi zararlar ve çevre felaketleri karşısında; Türkiye Boğazlar’ dan geçişte güvenlik sağlamaya yönelik önlemler alma gereksinimi duymuştur.

Bu alanda gösterilen çabalar başarıya ulaşmış; Türk yetkililerince hazırlanmış Boğazlar Tüzüğü, Uluslararası Denizcilik Örgütü  (IMO), tarafından kabul edilmiştir. Bunun sonucu olarak, Boğazlar’ daki kazalarının sayısında apaçık belirgin bir azalma sağlanmıştı.

Montrö Boğazlar Sözleşmesi fesih koşulları

Sözleşme, Türkiye’nin bir diplomatik zaferi olarak dünya barışının sağlanmasında önemli bir denge unsurudur. Bu bağlamda elde edilen kazanımların korunması için Sözleşme ’ye sadık kalınması ve Sözleşme hükümlerinin titizlikle uygulanmasına gayret edilmesi için hemen hemen bir fikir birliği vardır.

Ne var ki, Türkiye tarafından arzulanabilir olmasa da Taraf Devletlerden birinin her zaman fesih hakkını kullanması olanaklıdır. Bu durumda yeni bir sözleşme onaylanıncaya değin Boğazlar’ dan geçiş ve gidiş gelişte hangi rejimin uygulanacağı konusunda ortaya çıkacak hukuk boşluğu, seksen beş yıl gibi oldukça uzun sayılabilecek bir süredir sorunsuz uygulanmış Sözleşme’nin geçiş ve gidiş geliş ilkelerinin artık bir milletlerarası örf ve adet hukuku kuralına geldiği anlayışı içinde doldurulabilir. Boğazların tamamıyla Türkiye’nin iç suları niteliğinde olması, dolayısıyla ülkemizin bir parçası olması, bu yorumu güçlendirmektedir.

Taraf Devletlerin dışındaki tüm devletlerce de Sözleşme hükümlerine uyulmuş ve uygulama yerleşmiştir.

Fesih durumunda geçiş kurallarının kendiliğinden uygulanabileceğinin kabul edilemeyeceğini ileri sürenler, Türk Boğazları’ nın Türkiye’nin iç suları niteliğinde olduğu gerçeğini görmemektedirler. Bu görüşler, hem yeterli hukuki dayanaktan yoksundur, hem de Türkiye’nin bu zamana dek uyguladığı politika ve savunduğu görüşlere ters düşmektedir.(İsmail     Demir)

Sözleşmenin süresi, yürürlüğe giriş tarihinden başlayarak, 20 Temmuz 1956'dasözleşmenin süresi bitmiş, sözleşmeyi imzalayan devletler Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ni değiştirmek için girişimlerde bulunmuşlar ancak başarılı olamamışlardır.. Bununla birlikte, sözleşmenin 1. maddesinde doğrulanan geçiş ve gidiş-geliş (ulaşım) özgürlüğü ilkesinin sonsuz bir süresi olacaktır.

Uluslararası Deniz Hukukukuralları ve fesih şartlarında da belirtildiği gibi gemilerin uğraksız geçiş (transit değildir) hakkı gereği sözleşmenin değişmesi durumunda da Türk Boğazları' ndan geçecek hiçbir gemiden zorunlu ücret talep edilemeyecektir.

Bu yıl Montrö Sözleşmesinin 85. yılı kutlanacak. Türk Boğazları’ ndan hem ticari hem harp gemilerinin duraksız geçişi 1936 yılından beri Montrö Sözleşmesi’nin ön gördüğü koşular çerçevesinde düzenlenmiştir. Montrö Sözleşmesinin 2. maddesine göre barış zamanında, ticaret gemileri, bayrak ve yükleri ne olursa olsun, gündüz ve gece hiçbir merasime bağlı olmadantam serbest” geçiş hakkına sahiptir. Türk Boğazları ’nın taraftarları, Boğazlar’ dan yararlanacak; ama Boğazların egemenliği Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ndedir. Her iki tarafın da birbirlerine karşı hakları ve yükümlülükleri söz konusudur.

Montrö Sözleşmesindeki “geçiş serbestliği” ilkesinin gerek Türkiye’de yaşayan insanların, gerek Boğazları kullanan yabancı bayraklı gemilerdeki insanların güvenlikleri ve genel olarak çevre kirliğinin önlenmesi gibi amaçlar bakımından en uygun biçimde yorumlanması; sonuç olarak insanlığın yararınadır.( Prof. Dr. Rona Aybay)

.Boğazlar’daki trafik yoğunluğu hızlı teknolojik gelişmelere, ekonomik ve siyasal koşullara göre değişiklik göstermektedir. Boğazlardaki trafik yoğunluğu hızlı teknolojik gelişmelere, ekonomik ve siyasi koşullara göre değişiklik göstermektedir. Karadeniz’in yeniden şekillenen jeopolitiği, hem Karadeniz hem Akdeniz ülkesi olan Türkiye’nin, coğrafyası ve potansiyeli ile dünya siyasetinde, birbirine karşıt olan kuvvetler karşısında dünya barışını korumak açısından yaşamsal sorumluluğu olduğunu tekrar hatırlatmıştır. Bu nedenle Türkiye, bazı Batı ülkelerinin zaman-zaman ortaya attığı Montrö Sözleşmesi’nin kısmen de olsa değiştirilmeye zorlanma gayretleri karşısında, Türk Boğazları üzerine yakın tarihi yeniden analiz ederek Montrö Sözleşmesi’nin devamlılığını koruyucu ve destekleyici yönde yeni stratejiler geliştirmek durumundadır. .(Doç. Dr. Hasan Ali Karasar)

Sonuç:

Lozan; Kurtuluş Savaşı’nın barışla taçlandırılmasıdır. Lozan; ekonomik, askerî, adlî, bağımsızlıktır. Özgürlüktür. Lozan, çağdaş, laik, sosyal, hukuk devletine giden yolu açan antlaşmadır.Montrö Sözleşmesi’yle Türkiye’nin Boğazlar ’a egemenliği pekişmiş,  Boğazlar ’dan geçiş Türkiye’nin egemenliğinde yeni bir düzene kavuşmuştur.

 

 

 

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..