Moskof Cariye Hürrem

Moskof Cariye Hürrem kitabından bahsetmek istiyorum bu yazımda sizlere. Beni çok etkileyen bu kitaba kısacık bir yazıyı okuyarak başladım:

Bana bir hürrem lazım.

O'nun güzelliği benim hatıralarımı ve hayallerimi süsleyen herşeyi unuttursun, onların üstüne bir güneş gibi doğsun...

Ruhunu aşk dolu şiirlerle okşayıp, gönlünü meşk dolu gecelerle besliyeyim.

Bana bir hürrem lazım. Tarihimin akışını değiştirsin. Öyle derinden sevsin ki bana kendimi Kanuni gibi hissettirsin...

Bİr köyden ilk hanlara daha sonrada OsmanLı İmparatorluğuna uzanan bu hikayeye ilk başladığımda bu kadar sürükleyici olmasını beklemiyodum daha sıkıcı ve tarihi şeylerden bahsetmesini bekliyorum açıkcası. Demet ALtınyeleklioğlu çok sürükleyici bir dille anlatmış Hürrem'i sanki gerçekten Osmanlı Sarayında gibisiniz. 16 yüzyılın tüm arka yüzünü ve insanların kendi çıkarları için ne çok şey yaptıklarını anlıyosunuz.

Kitap boyunca Moskof Cariye'nin bir melek mi yoksa şeytan mı olduğuna karar vermeye çalıştım. Kafamdaki sorular yanıtlarını teker teker buldu kitabın sonlarına yakın, ama hala tam olarak karar almış değilim; Hürrem yaşadığı şartlar altında körertilmiş bir melek miydi, yoksa Osmanlı Hükümdarlığına katıldığı andan itibaren bunlarımı amaçlamıştı?