Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Mart '12

 
Kategori
İnsan Kaynakları
 

Motive olmayı bilmek

Hayatımızda rutinlikten bahsediyoruz.

Yaptığımız işe kendimizi veremediğimizden, genel bir iş tatminsizliğinden ve dolayısıyla verimlilik düşüklüğünden, bunun sonucu olarak da genel bir mutsuzluktan konuşuyoruz.

Her zaman ideallerimiz var ama onları gerçekleştirmek için zamanımız ve paramız olmadığından şikayet ediyoruz.

Sonunda da ölüm bizi yakaladığında ölümden korkuyoruz çünkü gerçekleştiremediğimiz bir sürü plan var.

Haklı sebepler olabilir ama çoğu kez kendimizi motive etmeyi ve planlarımızı nasıl gerçekleştirebileceğimizi bilememekten kaynaklı bu mutsuzlukları yaşamaktayız.

Her zaman olduğu gibi nacizane küçük önerilerimi dikkatinize sunuyorum:

Sahip olduğum zamanla ne yapmak istiyorum? Cevaplamamız gereken ilk soru bu ki yanıtı tüm hayatımıza anlam katmalı. Bugün gözlemlediğim en temel şey, insanlarda bir hedefsizlik durumu.  Biz genelde hedeflerimizi, nesnelere veya unsurlara sahip olmakla ilişkilendiriyoruz, yani çok paraya , bir eve, bir çocuğa veya bir eşe sahip olmak. Oysa bunlara sahip olan insanların da mutlu olmadığını gözlemliyoruz. Aristo, Nicomakos’a Etik adlı kitabında, insanın son hedefinin mutlu olmak olduğunu buna ise, akıl ve kalbin uyumlu birlikteliği ile varılacağını bizlere aktarmıştır.

Ikinci yanıtlanması gereken soru, bu hedefe hangi araçlarla varabileceğim sorusudur? Bu noktada da yine yanılsama içerisinde oluyoruz, çünkü para veya destek ile çözümleyebileceğimizi düşünüyoruz. Oysaki bizim en büyük zenginliğimiz kendi çabamızdır. Çaba, sadece fiziksel plandaki bir eylem değildir, sevgi de çabanın sonucudur, çıkış yolları bulmak da zihinsel bir çabadır; yani psiko-motor, psikolojik ve zihinsel bağlamda her unsurun hareket ettirilmesidir. Hayat, her planda bir mücadeledir ve kabul edelim ki biz genel olarak tembeliz. Çözümleri hep bizim adımıza birilerinin bulmasını isteriz.

Her sorunun üstesinden gelebilecek bu çaba nasıl ortaya çıkar? Önce kendimizi tanıyarak. Bu dünya, bizim evrim yolunda büyümemiz için bizlere bir sürü fırsatlar açar, başımıza gelen şeyler kendimizi güçlendirecek fırsatlardır ama biz onları felaket olarak algılarız. Çaba, konformizm ile ortaya çıkmaz, tam tersine sahip olduğumuz en büyük zenginlik yok olur. Çünkü, konformizm, bizim her seferinde daha az ve daha az hareket etmemize sebebiyet verir ve böylece uçmayı unutan tavuklar gibi karada önümüze atılan yemleri yemekle meşgul oluruz ki bu görüşümüzü daraltır.

Bir kişi, eğer hayatında bir kere olsa bile kendi ölçüsünde büyük sorunlara çözümler getirmişse, bu o kişide potansiyal olarak yapabilme gücünün varlığını bize kanıtlar. Ama buradaki asıl soru ise bunu sürekli yapabilmektir. Iste tam da bu noktada motivasyona ihtiyaç duyarız.

Demek ki once hedeflerimizi belirlemek, sonra da zeki bir şekilde sürekli çaba göstermekle mutluluğa ulaşabiliriz.

Günümüzde, bir çok insanı harekete geçirmek için bir havuç gereklidir; buna prim deyin, buna prestij veya alkış deyin farketmez. Ancak biz insanız, zeki varlıklarız, dikkat, hayvanları koşturmak için havuç gösterilir.

Kendi adıma, ben havucu reddediyorum ve size de önerim, neden yaşadığımıza yanıt vererek, bu yanıtı sürekli hatırlayarak, yaptığımız işlere bu yanıtı yansıtarak kendimizi motive edebiliriz, kendimize değer vermiş oluruz.

Çok uzaylı gibi mi konuştum. Inanın değil, çünkü etrafınıza biraz dikkatle baktığınızda birçok insanın hayatın anlamını aradığını farkedebilirsiniz.

“Insanın değeri aradığı şeydir.” Mevlana

 
Toplam blog
: 68
: 2603
Kayıt tarihi
: 27.05.11
 
 

Çoklu paydaş ortamında çalışma yeteneği, özellikle inovasyon ve kümelenmeyi teşvik etmek için kamu k..