Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Haziran '10

 
Kategori
Motor Sporları
 

Motosiklet Filozof Yapar İnsanı

Motosiklet Filozof Yapar İnsanı
 

Motosiklet meselesi uzun bir meseledir. Bir sürü bakış açısı, bir sürü önyargı, bir sürü yanlış anlaşılma, bir sürü kanıtlama kaosu içinde birbirine girmiş tartışmaların kaynadığı cadı kazanının içinde fokurdayan bir meseledir. Kazana kepçeyi daldırsanız neler çıkar karşınıza neler. Hayal bile edemezsiniz inanın. İşin özü başkadır halbuki. Ama o işin özünü görmek, benim diyen motorcuya bile zor gelir bazen. Bakın işte başka bir mesele daha motorcu. Öyle demeyin, her motosiklet kullanan motorcu olamaz. Hepsi kendine motorcu der ama hepsine motorcu denmez. Hele iyi motorcu hiç denmez. Tek bir istisna haricinde “En iyi motorcu en uzun yaşayan motorcudur”. İşte o en uzun yaşamak motora binmemekle olmaz pek çoğunuzun düşündüğünün aksine, motora niye bindiğinle ilintilidir, motora nasıl bindiğinle birde. Ama genel önyargı motora binen yaşamaz yönündedir. Bunun tek suçlusu motoru tanımadan “şeytan icadı” yaftasını yapıştıranlar değil tabii ki. Motora biniyorum diye ortalığı yırtanlarında az uz payı yok bu önyargıda. E zaten onlarda çok haksız çıkarmazlar bu yargıyı sağolsunlar, gider biryere “patlarlar”.

Peki kaç kişi bilir motosiklet kulanmamnın insanı filozof yapabileceğini? Siz biliyor musunuz? Biliyorsanız ne mutlu size. Motosiklet felsefeni öğrenmişsiniz demektir. Bilmiyor musunuz? Büyük kayıp.

Motosiklet kullanmak filozof yapar insanı, çünkü trafikte herkesten daha sabırlı, herkesten daha sakin, daha dikkatli, daha uyanık, çevresini gören sadece bakmayan, daha saygılı olmak zorundasınızdır. Yoksa günün birinde ya ölürsünüz ya da serseri olursunuz insanların gözünde. Bir başka neden sevmeyi öğrenirsiniz motosiklet ile. Doğayı seversiniz, beraber yol yaptığını arkadaşlarınızı, çadır kurmayı, kamp ateşinin çevresinde sohbet etmenin keyfini, kilometrelerce kıçınız ağrıyarak yapılan yolun sonunda ateşin önünde bira içerek yorgunluk atmayı seversiniz. Eşinizi daha çok seversiniz en güzeli. Yalnız geziye gittiğinizde onu özleyerek dönmeyi, beraberken aynı rügarı hissetmeyi. Motosikletin üstünde tek vücut olup virajlara yatmayı seversiniz. Motosikletin üstünde eşinizle tek vücut, tek ruh olursunuz. Sadece siz istiyorsunuz diye eşinizin sizin keyfinize göre vakit geçirdiğiniz gördükce daha bir anlarsınız değerini.

Sabır sizin için erdem değil, doğal bir olgudur. Yurtdışından gelecek parça br kaç ay sarkabilir. Ya da ustanız motorunuz 1-2 gün içinde size teslim edemeyebilir. Aradığınıuz motoru bulmanız birkaç yıl alabilir. Ya da en vahimi hayatınız moyunca motorsuz motorcu olarak, motorunzun hayaliyle yaşabilirsiniz. Ama bunlar caydırmaz sizi. Korkutmaz. Siz sabır taşına ders verebilecek kadar üstünsünüzdür artık.

Motosiklet sadece bunlardan filozof yapmaz insanı. Kendinizi tanırsınız motorcu olduğunuzda. Aklınızı kontrol etmeyi öğrenirsiniz. Moraliniz bozuksa, kafanızda sorunlar varsa binmezsiniz demir atınızın üstüne. Hani huzursuzluğunu alır, huysuzluğu tutar atıverir sizi üstünden diye. O yüzden kendinizi keşfedersiniz. Motorsiklete kafa dağıtmak için binmezsiniz, kafanızı derler toplar binersiniz. O yüzden hayata her yönden bakmayı öğrenirsiniz. Çünkü sorunu uzatırsanız demir atınızdan o kadar uzak kalırsınız. (Çoğunuz yanlış düşünüyorsunuz bu uzak kalamama meselesi hakkında. Hayır adrenalin tutkusundan değil, sevgiden uzak kalamazsınız motorunuzdan.)

Nerede nasıl ne kadar içki içeceğinizi öğrenirsiniz. Her neşeli şarkıya kanıp kadeh kaldırmaz, her söze hüzünlenip dem vurmazsınız. Hepsinin yeri vardır sizin için. Kimseye takılmazsınız, ya da kimsenin gazına gelmezsiniz. Limiti bellidir ve siz o limiti aşmazsınız. Yoksa binmezsiniz motorunuza.

Arkadaşlığın değeriniz öğrenirsiniz. Gece üçte kalkar yolda kalmış arkadaşını diğer şehirden almaya gidersiniz. Hiç hayıflanmaz, hiç söylenmezsiniz. Aksine keyif alırsınız. Gece yarısını arayabileceğiniz arkadaşlarınızı bilirisiniz. Kederde de, sevinçte de yanınızda birileri olmanın huzuru vardır içinizde. Yüzeysel, elalem görsün diye yapmazsınız yaptıklarınızı.

Yardımın erdemi sarar sizi. Yolda kenara çekmiş motor varsa hemen durursunuz, sorun var mı diye. Varsa mutlaka çözersiniz, sanki yeni tanımıyor da 40 yıllık dostmuş gibi kuçaklarsınız sağdaki motorcuyu. Başka arkadanızdan araç bulur arızalı motoru ustaya götürürsünüz, ne arkadaşını sitem eder gece gece aracını verdi diye ne siz işinizi bıraktığınızı düşünürsünüz. Amaç yardımdır sağdaki motorcuya.

Herşeyin, en önemlisi motosikletin ruhu olduğuna inanırsınız. Ona göre davranırsınız. Ne insanı üzersiniz, ne bitkiyi, hele hele motorunuzu hiç. Nazlı kızım diye seversiniz, ya da aslan oğlum diye. Elinize diş fırcası alıp okşaya okşaya temizlersiniz zincirini. Her gezide çantanızda hazırdır yağı. Durduğunuzda hemen yağlarsınız. Hele yol tozlu topraklıysa. Hiç kıyamazsınız.

Bunları anlatmayı çok seversiniz. İstersiniz ki herkes bilsin motosiklet kullanmanın nasıl bir keyif olduğunu. Size neler kattığını. Anlatırken yavaş yavaş iyi insan portresi çizdiğinizi farketmezsiniz bile. Siz motorunuzu anlatırken aslında ideal yaşamın haritasını çizersiniz. Bunu yaşarsınız, sonrada bakarsınız ki siz diğer insanlardan daha mutlusunuz.

Dedim ya motosiklet filozof yapar insanı.

 
Toplam blog
: 8
: 699
Kayıt tarihi
: 20.03.07
 
 

1977 yılında Ankara'da doğdum. Hep birşeylere merak sardım, ama en çok yazmayı sevdim. Üniversitede ..