Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Ocak '08

 
Kategori
Anılar
 

Motosiklet

Motosiklet
 

Her çocuğun hayali bisiklete sahip olmaktı. Tabii benimde öyleydi. Ortaokulda okurken 5 dakikası 25 kuruştan bisiklete binerek sürmeyi öğrendik. Daha çok binmek isterdik ama parasal sorun vardı. Ortaokuldan sonra bir daha hiç binmedim.

İnebolu’da şimdi rahmetli Abdullah ağabeyin motosikletinin arkasına bir kere bindim. O zaman çok hoşuma gitti. Motosiklet almaya karar verdim. İkinci el almayı düşündüm, çok para istediler.Yenisi daha ucuza gelir dedim, onu almaya karar verdim."Devrekani’de bayii var” dediler. Telefonla ulaştım. Fiyatını sordum. Onbirbin beşyüz lira olduğunu söylediler. Siparişini verdim. Denilen gün oraya gittim. Param biraz noksandı ama sağdan, soldan tamamladım. Bayiinin önünde PLANET marka kırmızı renkli motosiklet beni bekliyordu. Parayı verdim. Satıcı, sürmeyi bilip bilmediğimi sordu. Ben de binebileceğimi söyledim. Önce benzin almamı söyledi. Ben de benzinliğe kadar yardımcısının götürmesini söyledim. Sadece vitesin 1 aşağı, 2, 3, 4’ün yukarı olduğunu duymuştum. Motosiklet yanımda çalıştırırken iyice dikkat ettim. Onu öğrendim. Benzinliğe gidip benzin aldık ve içine ne kadar yağ konacağını da öğrendim.

Yardımcı bana, “Haydi, geç direksiyona, ben arka tarafa bineceğim” dedi. Ben de bir heyecan ki sorma gitsin. Titreyerek bindim. Yanımdaki de arkada. Vitese takıp hareket ettim. Sağa, sola yalpalamalar başladı. Yolun tretuvar çıkıntısına ön teker değerek gidiyorum. Bu arada arkadaki adam atlayıp gitti. Ben direksiyonu nasıl düzelttim bilmiyorum. Satıcının dükkanını önüne gelip durduğumda içimden bir “ooh” çektim. O ara, arkadan atlayarak inen de geldi. Patrona “- Patron, sakın tek başına gitmesin. Birisini bulunup yollayalım. Tek başına gidemez. Mutlaka bir kaza yapar” dedi. Patron da aynı şeyleri söyleyerek bana yardımcı olabileceklerini söylediler. Kendimin, yalnız gidebileceğimi söyledim. “Paranın hepsini ödediğime göre gözün arkada kalmasın” dedim. Yola koyuldum tek başıma.

Devrekani- İnebolu arası sanırım 80 km.ye yakın. Bir ve ikinci vites ile yol almaktayım. Küçük bir taşıt gelse dahi yolun sağına çekip duruyorum. Taşıt geçtikten sonra ilerliyorum. En çok korkum arkadan gelen taşıtlar. Onların beni geçerken bana çarpmalarından korkuyorum. Korkular içerisinde 20 km. geldim ve mola verdim. Hem kendim dinleneceğim, hem de motor soğuyacak. Çünkü fazla sıkıştırmamam gerektiğini söylemişlerdi.

Bu tarih 1972. O zamanın Bilhassa Küre- İnebolu arasındaki yolu bilenler, yolun ne kadar kötü olduğunu hatırlarlar. Yol dar. Kenar uçurum. Allah göstermesin, bir yoldan çıkarsan yamaçtan aşağı, doğru dereye. Orada da kalmazsın, soluğu denizde alırsınız. Oldukça da dar. Çok sevdiğim arkadaşım Fuat Şafak, 1976 yılında İstanbul’dan Murat 124 aldı. Ertesi günü Ağabeyi ile İnebolu’ya gelecekler. O gece sabaha kadar uyku girmemiş gözüne. “Küre İkiçay köprüsünü nasıl geçeceğiz” diye. Küçük, dar ve hemen viraj başlayıp yol dikine devam ediyor. Halbuki o köprüden tırlar bile zor da olsa geçiyor.

İnebolu’ya 10 km. kadar kaldı. Dik bir yoldan aşağıya doğru iniyorum. Önüm keskin viraj. Aşağıdan yukarıya doğru bir kamyon yavaş yavaş geliyor. Üzeri brandalanmış. Ağır yükü var. Ben hemen sağ tarafa çekilip durmak istedim. Vitesi boşa alıp frene basmaya başladım. Ön fren de tam tutmuyordu. Motor kayarak yana doğru beraber yattık. Kamyon iyice yaklaşmıştı. Ben, durdurduğumu hatırlıyorum ama nasıl olduğunu hala anlamış değilim. Sürücü yanımdan geçerken bana–“Üşüttün mü arkadaş” dediğini işittim. Kamyon gitti, ben ayağa kalkıp motoru doğrulttum. İniş aşağı olduğu için bir türlü tutamıyorum. Ter içerisinde kaldım. O zaman pişman oldum taşıtı aldığıma ama iş işten geçti. Çalıştırıp zor da olsa bindim. Yine bir ve iki ile yola devam ettim. Eve vardığımda üçbuçuk saat geçmişti aradan. Normal minibüslerle iki saatte ulaşılan yolu ben ancak belirttiğim saatte ulaşabildim. Toz, toprak içerisinde kalmıştım. Evimizdekiler de hem sevindiler hem de niçin yalnız geldiğim için beni fırçaladılar.

Başımdan geçen ilginç motosiklet anılarımı ikinci yazımda anlatacağım.

 
Toplam blog
: 21
: 1192
Kayıt tarihi
: 06.12.06
 
 

31 Ocak 1948 doğumluyum. Babamın adı Osman, annem Şerife'dir. İlkokulu Kayaönü (Aspıras), ortaokulu ..