Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '13

 
Kategori
Güncel
 

Motosikletler ortaya çıkmaya başladı -2-

Motor sürücülerinin, insanların hayatını ve kendi hayatını hiçe sayarcasına yapmış oldukları hareketler insanlar tarafından çok büyük bir tepki toplamaktadır.

Bihakkın motor kullanan sürücüleri tenzih ederim. Elbette usulüne ve adabına uygun kullananlar, evrakları tamam olanlar, trafik kural ve kaidelerine uyanlar vardır. Şahsen kendi adıma motor kullanırken, bir takım hareketlerden mümkün olduğu kadar kaçınırım. Yapamadığımdan değil, yapmak istemediğimdendir.

Ana yollara, özellikle tenha zamanlardaki çevre yoluna çıkmaktan çekinir oldum. Kendim motosiklet kullanmama rağmen, o yollarda motosiklet kullananları hayli kızarım. Hem onlara yaptıklarından dolayı kızarım, hem onlar yüzünden insanların gözünde aynı kategoriye dâhil edenler kızarım. Çünkü ne kadar titiz ve dikkatli, trafik kurallarına uyan bir sürücü olsan da sonuçta “motosiklet sürmüyorlar mı, hepsi aynı…”denilmesinden bir hayli rahatsız olurum. Bu yüzdendir ki trafikte seyrederken, yanımdan geçen motosiklet sürücülerini ikaz eder, yaptıklarının hatalı olduklarını anlatmaya çalışırım. Anlatırım da anlayacak kişiler nerde. Özellikle gençlerin havai ve hercai tutum ve davranışları karşısında bir türlü kendime hâkim olamam.

Ana çevre yolunda ve Abuzer Gaffar-i yolunda motosiklet kullanan gençler toplanarak hız yarışı yapıyorlar. Son sürat kullanım esnasında en ufak bir taşın denk gelmesiyle, muhtemel bir kazada kurtulmaları hemen hemen yok gibi. Belki o an için bir şey olmamaktadır; ama “çekirge bir sıçrar, iki sıçrar, üç sıçrar, sonunda yere çakılıp belâsını bulur” denilir. Bu visalde, böyle devam ettikleri takdirde muhtemel son kaçınılmaz olacaktır. Yarış yapan sürücülerde gördüğüm kadarıyla kask yok, kaportaları kendi bedenleri olmaktadır. Kimi zaman motor üzerinde oturarak, kimi zaman uzanarak, kimi, zaman ayağa kalkarak, kimi zaman bir arkadaşını omuzuna alarak ilerliyorlar. Aynı manzaraları, muhtelif zamanlardaki asker uğurlamaları esnasında da şahit olmaktayız.

Bu çocuklar nasıl oluyor da bu motorlara sahip oluyorlar? Çoğunun anne babasının aldığı kanaatini taşımıyorum. Habersiz ya da anne-baba hesaba alınmadan satın alınan bu motosikletleri kimler, nasıl satıyorlar? Uygun olup olmadıklarına bakmaksızın bu motorları satanlar nasıl oluyor da vicdan azabı çekmiyorlar, nasıl yataklarında rahat uyuyabiliyorlar. Nasıl oluyor da bu işin erbapları, onların istekleri doğrultusunda motorları dizayn ediyorlar ve egzoz susturucularını çıkarıyorlar.

Motosikletler satıcılarının satışlarının denetim altına alınması gerekmektedir. Herkese satılmamalıdır. Anne-baba görüşleri doğrultusunda satışlar yapılmalıdır, onları muvaffakıyetleri alınabilir. Motosiklet kullananlar ceza kesmekten ziyade, gerekli eğitim ve kültür verilmelidir.

Bundan yıllar önce bir arkadaşımıza motosiklet alacaktık. Motor dediysem, mobilet yani… Arkadaşım motoru test etmek, durumunu görmek amacıyla bir tur atmak istedi. Motorun egzoz susturucu çıkarıldığından, egzozu deldiğinden, çok tuhaf seslerle sürüşünü bitirdi. “almıyorum! dedi. Satıcı üstüne üstüne giderek, “neden almak istemiyorsun?” diye sorunca; kaçamayacağını anlayan arkadaşımız; “ben ailemi başkaları için getirmedim” diye cevapladı. Bozulan satıcı, “o da ne demek oluyor?” deyince; “ böyle motoru kullananlara ben ağza alınmayacak nahoş söylemlerde bulunuyorum, eminim ki ben sürdüğümde, benim içinde aynı sözler sarf edilecektir, onun satın almak istemiyorum, bana yaramaz” deyince, satıcı çocuk bozuldu. Devamında , “ne yani biz ailemizi sövmek için mi getirdik” deyince; “vallahi onu bileme; ama bana yaramaz” diyerek almaktan vazgeçti.

Evet, sevgili okuyucularım; bu tür sürüşlere şahit olduğumuzda; hangimiz aleni ve gizli olarak küfretmeyiz. Bu ister çocuğumuz olsun, ister başkasının çocuğu olsun fark etmez.

Yalnız üzüldüğüm bir şey var ki söylemeden geçemeyeceğim. Benim gibi zevkten ziyade, sadece ulaşım amaçlı motor kullanıcıları da, gerek trafikçiler ve gerekse halk arasında aynı kategoriye konuluyor, aynı gözle, aynı bakış açısıyla bakılıyor ya, işte ona yanıyorum ve üzülüyorum. 

 

Kerim BAYDAK

kbaydak61-artan@hotmail.com

 

 

 
Toplam blog
: 1022
: 214
Kayıt tarihi
: 06.11.12
 
 

Kerim BAYDAK 01.01.1961  ADIYAMAN  doğumlu.. 2003 yılında Anadolu Üniversitesi  İşletme Fakultesi..