Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Mart '15

 
Kategori
Tarih
 

MS 400, 800, 1200, 1600, 2000

MS 400, 800, 1200, 1600, 2000
 

google


Kültür dediğin, insan türünün birbiriyle etkileşiminin hamur yoğrulumu.

Barbarlık dediğin, tarihsel makro göç dönemleri.

Tarih dediğin, barbar-uygar poliellosu ve japon kale maçı.

Tarih dediğin, aynı zamanda dönemsellikler ve çevrimler. Bir sürü kısa, orta ve uzun vadeli çevrimleri var tarihin.

0 yılı dediğin, Roma İmparatorluğu ve İsa dönemi. Onu pas geçtik.

400’ler Kavimler Göçü zamanı. Ardından Roma’nın çöküşü geldi.

800’ler, yeni yeni öğrenmeye başladığımız Vikingler dönemi. Vikingler, Anadolu’ya bile gelip, Lazlar’a sarışınlık geni bırakmışlar. Daha sonra ise, iyice abartıp, Ayasofya’nın bir yerlerine, ‘bunu yazan Tosun’ biçiminde, kılıcıyla yazı yazıp bırakmışlar.

1200’ler malumunuz, Cengiz Han dönemi. Tarihin bilinen en büyük fatihi, devleti ve kıyımı patentine sahip olan kişinin dönemi. Yeryüzü’nden 50 büyükkenti silerek, bu konuda da bir rekor kılmış.

1600’ler, gerçek ve ilk Dünya imparatorluğunun, İspanya’nın dönemi. Hakim oldukları toprakların alanı, Cengiz Han’ınkilerle kafa kafaya. Ancak, İspanyollar bunun hemen ertesinde, 1650 gibi İngilizler’e yenilmişler. Cengiz Han olsun, İspanyollar olsun, 150 yıl  gibi bir maksimum sürelik hükümranlık yayılımına sahip.

Yani görüldüğü üzere, 150 yıl fetih, 100 yıl tuş, 150 yıl toparlanma ve çıkış, gibi dönemsellikler var, bu toplam 400 yıllık çevrimlerde.

Ve geliyoruz, listedeki sonraki sıra olan 2000’lere.

Bir noktaya dikkat çekmek isteriz:

400 öncesinde Hunlar, 800 öncesinde Vikingler, 1200 öncesinde Moğollar, 1600 öncesinde İspanyollar, pek bilinen ve güçlü uluslar değil. Hatta İspanyollar, kendi altkıtalarını ancak 1500 gibi, karşıt dindeki Müslüman-Endülüs’ten kurtarabiliyor. Bu açıdan İspanyollar, rekonkizisyon-emperyalizm çakışıklığı ile önemli bir örnek oluşturdu tarih için.

Bu 2 bilgi ile bakarsak:

2000’lerin dibinde kimler var?:

Ülke olarak: Brezilyalılar. Hindistanlılar. (Çinliler paçayı kurtardı ve hatta inişe geçti bile.)

Bir de savaşların yarattığı on milyonlarca göçmen.

ABD sayesinde yaklaşık 10 ülke Yeryüzü’nden fiilen silindi (Afganistan ile başlayan bir liste). Onlar, Engels’in deyimiyle, ‘tarihsel uykuda’ olan halklardı, şimdilerde dürtelendiler. Ya çıkış, ya da siliniş yaşayacaklar.

Dolar trilyoneri Arap ülkeleri, tarihsel uykuya devam etmeyi seçen grupta yer alıyor. İslam’a bir milenyum daha yeni bir engizisyon hediye ettiler.

İslam ülkeleri içinde, fakir olanlara bakınca, onlarda da bir rönesans belirtisi görülmüyor henüz.

1950-1900 arasında Japonya, Güney Kore gibi sarı ırk deparları var ama asıl sonul depar Çin’e kaldı. O da deparını bitirmiş momentte.

Afrika için bir 50-100 yıl daha gerekli gibi görünüyor.

Sonuçta, dönüp dolaşıp yine Brezilya ve Hindistan’a kalıyoruz 2000’lerin çıkışı için.

Ara şerh:

Avrupa, nasıl ki 400, 800, 1200 gibi, peşpeşe 3 x 400 yıl üstüste darbe alıp, Orta Çağ’ından bir türlü çıkamadıysa, İslam bu kez kendisi gönüllü benzeri yola girdiyse, Afrika da, az da olsa, benzer bir yolda / konumda bizcesi: Çünkü islam-Hristiyan savaşı, kıtayı tam da ortadan ikiye böldü bile çoktan / bu sıralarda.

AB, ilginç bir biçimde, savaşlarla hep Orta Çağ’da kalmışsa da, bu kez barışla yumuşak-yeni bir Orta Çağ’ı yeğledi gibi.

Bunun açılımı şu:

Nasıl ki Orta Çağ’da, bir üniversite kampüs duvarının, ‘Fahrenheit 451’ tek bir kitap olma efekti var idiyse, Bugünkü AB’de ise, Dünya’daki kaynar ve ayaz sulara inat, bir ılık-barış suyu barajı ve efekti kuruldu Dünya’nın geri kalanıyla yaşlı kıta arasına.

Ancak:

AB, 1945 ertesinde çok göç aldı ve çok daha fazlasını almak zorunda. Yanki Faşizmi ile ABD, 300 milyon nüfusu içine, her yıl 1,5 milyon göçmeni asimile edebiliyor ama AB bunu yapamadı, yapamıyor ve yapamıyacak.

Böylelikle:

2000’lerin bir barbarlık dalgası AB’de oluştu bile. 3 büyük ülkedeki 240 milyon nüfusun içinde, en az 24 milyon göçmen var. Bir zamanlar ayın orandaki Yahudiler’i katletmenin getirdiği ketlemeyle, bu kez AB onların barbarlığını durduramayacak ya da durdurmak için çok geç kaldı.

Bu durumda, 2000’lerde AB’nin yeni barbarları oldu ama onların getireceği topolojik-kültürle yoğrulma, yeni bir rönesans yaratmayacak: Yaratabilecek olsaydı, çoktan yaratmış olabilirdi, bizim Alamancılar’ın 50 yılda Almanya’da yapamadığı değil, yapmayı seçmediği üzere.

Demek 2 barbarlık akımı ve ertesinde bir rönesans erimi olanağı var ufukta:

Bir:

Brezilya’nın Amerikalar’da Portekizce azınlık olmasının olası rönesansı.

İki:

Hindistan’ın taa 1000’den kalma, müreffeh ve en kültürlü olma mirasının yeniden yorumu olasılığı.

Açıkçası biz, ikisine de yüksek olasılık tanımıyoruz.

Çünkü:

Bir:

Brezilya, çok fazla mafya-devlet ve çok büyük bir orta sınıf yaratıcısı oldu. Bu iki toplumsal dönüşüm de, aşırı engizitördür, rönesansçı değil.

İki:

Hindistan; çok sıcak iklimli, çok üreyici nüfuslu, çok atıl entellektüel sınıflı, çok dilli bir karmaşa.

Ancak:

2 milyarlık bir nüfus bölgesinde (G-7 ülkelerinde) 200 milyonluk bir göç dalgası oluştu çoktan.

Anımsayalım:

1910-1920’nin 12 milyonluk nüfuslu ve 3 milyon içeri ve 3 milyon dışarı göçlüsü TC’si, bundan bir Cumhuriyet rönenansladı. Yani, o zamanki Osmanlıcı’ları eritti ve değişime karşı dirençlerini kırdı. Dikkat: Toplamda % 50 nüfus değişimi var.

Bu durumda:

Eğer Hindistan, 75-150 milyon kişi dışarıya göç verirse; ...

Eğer Brezilya, 7,5-15 milyon kişi içeriye göç alırsa; ...

Belki bir sonuç çıkar...

Ya da:

Her ikisinde (belki marksist, belki değil) bir devrim olursa (2029-2048 gibi)...

Brezilya, (ABD ve Kanada hariç) Amerikalar’ın geri kalanıyla (yani İspanyolca’cılarla)  savaşa girerse...

Hindistan-Pakistan atom savaşı olursa...

Ya da her ikisi birden bilgi toplumu ikinci sanayileşmesini ivmeyle yaşarsa (şimdikinin 10 katı değişim hızına çıkarak)...

... belki bir sonuç çıkar...

Ya da, ana akım olur ve işler.

Barbar göçleri, Dünya tarihini 50-100 yıllığına durdurur.

En yüksek olasılıklı dönüşüm aday adayı bu.

Çünkü sırada:

2025 su krizi, 2045 gıda krizi, 2065 enerji krizi, 2085 nüfus durması krizi var.

Yani:

21. Yüzyıl, 11 Eylül 20017den beridir göründüğü üzere, bir duralama dönemi.

Evet, tarihte kayıtlı olarak, böyle 50-500 yıllık makro/global-duralama dönemleri de var.

Yani:

5 milenyumluk tarihsel Dünya sistemi, artık bize tümdengelimsel bir model oluşturdu çoktan.

Büyük sayılar kuramı işliyor çoktan beridir.

İstisnalar, uzun süredir çok çok az görüngüleşiyor.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..