Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Nisan '20

 
Kategori
Deneme
 

MUALLAK

Çok korkuyorum aslında bu yeni dönemin insanlarından. Üzülüyorum, önce yönetimi suçluyorum, sonra diyorum insanın kendine ettiğini, kimse kimseye etmez. Öyle derler bizim Ege’de. Herşeye kolayca ulaştığımız bu yüzyılda, neden bilgiye ulaşmaya çalışmıyoruz sanki. Okunması gereken bir çok yazı varken, güzel kızların resimlerine bakmak veya videolarini izlemek… Yönetim falan suçlu değil. Küçükken çok duyardım “Her koyun kendi bacağından asılır.“ deyimini. Küçükken aklın beş karış havada oluyor anlamıyorsun büyüklerin ne dediklerini, ne demek istediklerini.

 Kendi işinde, gücünde bir ailede büyüdüm. Abim ve ben küçük yaşta başladık çalışmaya. Bugünler de çocukluk günlerimi çok  düşünüyorum. Neler gelmis başıma, eşimin dediği gibi şans eseri yaşıyorum dedirten bir çok anılar. Hani nerde o eski günler dediğimiz anlar var ya. Annem ve babam tavuk çiftliğinde çalışır, abim ise sanayide çalışırdı. Meslek öğrensin diye, yedi yaşında işe gitmeye başlamıştı. Benim çalışıp, para kazanma yaşım  daha gelmediği için beni de, otobüse bindirip köye gönderirlerdi. O zamanlar yaklaşık, dört saatlik yolculuktu. Beş yaşımda otobüse bindirilip giderdim tek başıma doğduğum küçük köyüme. Hani dedim ya, kazara yaşıyorum diye. Başıma birşey gelseydi, kim nerden bilebilirdi ki. Telefon yok, gideceğim yere ulaşıp ulaşmadığımdan emin olmaya çalışan aile yok. Düşündükçe beni hiç sevmemişler diyorum. Hep başından atma çabaları… Çok da iyi anlıyorum aslında, deli gibi çalışırken çocuk yetiştirmek birlikte yürümüyor. O yüzden bazı çocuklar ya saygısız yada bilgisiz oluyorlar ya. Bende öyleydim aslında bilgisiz. Zamanla kendimin bile inanamadığı şekilde değiştirdim kendimi. Bir kere içinizde varsa eğer, ailenizden gördüklerinizle şekillendirmiyorsunuz nasıl bir insan olacağınızı. En azından ben onlardan öğrendiklerimle şekillendirmedim. Kötülük yapan insanlar, ailelerinde kötülükler gördükleri için değil, iyi olmak istemedikleri için  iyi biri değiller.

Hani köpek eniği bile sevgiyi hissettigi yere gider ya, bende köyde en fazla sevgi gördüğüm yere gittim hep. Anne tarafına gider, teyzemlere her türlü işte,  çocuk aklımla yardımcı olurdum. Başka bir sevgi vardı onlarda. Onların babalarını düşünüyorum da… Pek de örnek biri değildi rahmetli. Ama teyzemlerdeki o sevgi bambaşkaydı. Hayatım boyunca aklımda kalacak, sözlerle tarif edilemeyen bir sevgiydi. Onlar da tarla da çok yoğundu bağ bahçe işleri ile. Ama hep benimle ilgilenirlerdi, ailemin aksine. Bu yüzden diyorum ya, nasil biri olacağınız sizin elinizde, kimse size öğretmiyor. En azından bana öğretmediler, bir aile olmayi. 

Şimdi bana öğretilmeyeni yeğenlerime öğretmek derdindeyim. Bana bile gerek yok, anneleri varken. Engellenemeyen korkular biriktiriyorum içimde yeni büyüyen nesile karşı. Bir gün biter mi bu korku, dönebilir miyiz eski günlere? Otobüse tek başına köye gitsin diye çocuklarımızı gönderebilir miyiz? İşte orası muallak… 

 
Toplam blog
: 23
: 134
Kayıt tarihi
: 13.05.19
 
 

Zorluklarla  öğrendiğim İngilizcem ile 4 yıla yakın New York'ta yaşayan, lüks bir restaurantta çalı..