Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

02 Temmuz '11

 
Kategori
Öykü
 

Muamele

Muamele
 

Kapı zili çaldı. Gelen kocasıydı. 

“Hoş geldin Sami.” 

Sami “Yemek hazır mı?” 

“Hazır hemen geliyor.” 

Kapı ‘pat pat‘ yeniden çaldı. İlker’di gelen. 

“Anne Televizyonu aç hemen. Milli takımın maçı var.” 

Anne “Ne maçı İlker. Akşam yemeği hazır. Elini yüzünü temizle. Masaya otur. Ter içindesin. Yine basket mi oynadın?” 

“Anne imkanı yok maça bakacağım.” 

İlker odasında. Televizyonun sesi yüksek. Babanın kulağı maça gitti. 

“Oğlum skoru bana da söyle.” 

İlker “Tamam baba.” 

Yan komşu da kavga sesleri. Dursun küfür dolu sözlerini sarf ediyordu. O anda İlker yerinden kalktı. Kapıyı açtı. Komşudan gelen sesi dinledi. Dursun kapıyı açtı. 

“Bize gel. Maçı izleyelim. Biraz sakinleşirsin." 

İlker oralı değil. Cevap vermeden merdivenlerden indi. İlker de kapıyı örtüp odasına geçti. 

Baba yemeğini yemiş salonda maçı seyrediyor. Kapı iki kez çaldı. 

Sami “Oğlum kim demeden kapıyı açma.” 

“Tamam baba.” Kapıyı açtı. Dursun’u gördü. “Dursun gel şöyle.” 

Dursun “Sizi rahatsız etmezdim. Ne yapalım babamın öfkesi. Biraz kolay geçmez.” 

İlker “Tamam gel Dursun.” Babasına yöneldi. “Baba İlker gece bizde kalacak.” 

Baba “Tamam oğlum” 

İlker arkadaşını odasına aldı. Ona çek yatta yer gösterdi. 

“Burada uyuyabilirsin.” Dedi. O anda baba “Gool.” Diye bağırdı. 

Dursun “Türkiye gol mü attı?” 

İlker hemen televizyonu açtı. “Rusya’yı bir sıfır yeniyoruz.” Maç o an bitti. 

Geceye doğru cadde arabaların klakson sesleri ile inliyordu. Dursun sessiz ve sakin. 

İlker “Dışarıya çıkmayalım. Havaya ateş açılabilirler. Hatta içeri geçsek daha iyi olur. 

Dursun “Seyretmesi keyifli oluyor. Bir şey olmaz.” 

Saatler sıfır ikiyi gösterirken Dursun uyandı. Babası ile yaptığı kavgayı düşündü. Hiç suçu yokken dayak yemişti. Acaba dayak doğa kanunu muydu. Belki haksız olan kendisiydi. Ruhu uyanık olmalıydı. Hep böyle kavga ederek günleri acı ve ızdırap içinde geçemezdi. Yoksa çok iyiydi ondan mı hep dayak yiyordu. Yerinden kalktı. Odadan çıktı. Balkona çıktı. Bir müddet nefes aldı. Sonra mutfağa geçti. Buz dolabından biraz atıştırdı. 

Gizli şeyler ne kadar çekiciydi. İçinden sağı solu karıştırmak geliyordu. Misafirlik ancak evin içini gezmeye tozmaya biraz yiyeceğe, biraz gürültüye müsade ederdi. Daha fazlası görgüsüzlük olurdu. Salona geçip televizyonu açtı. Uydudan kanallara baktı. Sehbanın üzerinde Sami Bey'in sigarası vardı. Bir tane aldı. yaktı. Keyifle sigarayı içip bitirdi. 

Sabah gün doğarken ev neşe içindeydi. Dursun biraz çekingen. 

Dursun “Ben eve gitsem iyi olacak.” 

İlker “Kahvaltıyı burada yapsaydın.” 

Dursun “Gideyim. Hadi eyvallah. Okulda görüşürüz.” 

İlker “Bana ne söz verdiğini unutma.” 

“Tamam. Seni kız arkadaşımla tanıştırırım.” 

Baba o an işe gitmek üzereydi. 

İlker “Günaydın. Baba.” Dedi. 

Sami “Sağ ol oğlum.” 

Baba işine gidince İlker hazırlandı. Dursun da kapıdan yeni çıkmıştı. 

İlker “Ne haber Dursun iyi misin bu gün?” 

Dursun “Sayende iyiyim. Misafirliğini unutmadım. Muameleniz otel sıtandardında.” 

İlker "İltifat ediyorsun. Ama biraz da abartıyorsun." 

İlker spor ayakkabısını giydi. Ellerinde kitap defter birlikte binadan çıkıp okullarının yollarını tuttular. 

 

Tuna M. Yaşar 

 

 

 
Toplam blog
: 235
: 350
Kayıt tarihi
: 14.09.10
 
 

1973 Karabük doğumluyum. Üniversite uluslararası İlişkiler mezunuyum. Arkeoloji ve okültizm ilgi al..