Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ağustos '14

 
Kategori
Deneme
 

Mücadele etmeniz gereken hayat ideal bir hayat olamaz

Mücadele etmeniz gereken hayat ideal bir hayat olamaz
 

Benimkisi baltayı taşa vurmak. İnsanlar hayatta gösterdikleri mücadele ile onur kazandıklarını söylerken ben mücadele etmemizi gerektiren hayat değersizdir diyorum. E söyleyin o zaman; amacınız yaşamak mı, onur kazanmak mı? Onur kazanmak sizin için yaşamak anlamına mı geliyor?

Ben hayat kolay olmalı; yollar yokuş, hava soğuk/ya da sıcak, gözlerinizde yaş, yüreğinizde ağrı olmamalı diyorum. Sizi özleyen anneniz 2000 km’den sizi görmeye geliyor. Bu durumun kabul edilemez olduğunu düşüneceğinize annenizin sizi ne kadar sevdiğini söylüyorsunuz. Sevmese naspın!  2000 km diyorum; bu kadar uzaktan Allah bile kulunu görmeye gelmez! Bu şimdi hayat mı yani!

Yaşamak değil de mücadele etmek size yetiyorsa doğunca uçurumun kenarına bırakalım,  mezara kadar çırpınıp durun! Affedersin b…k gibi yaşayan bile gösterdiği sabır ve mücadele ile övünüyor, mutlu oluyor. Mücadele nedir ya! Mücadele insanı nasıl mutlu edermiş ben onu anlamıyorum! Bedelini ödeyerek her şeyi yapabilirsin; böyle bir şey insanı mutlu eder mi?

Bir tanıdıkla karşılaştım. Bana evini gösterdi. Vüüüüü 8 kat. Allah versin! “İşte bunu ben yaptım. Yemedim içmedim ömrümü verdim” Evini göstermek için dahi kamburlaşmış belini doğrultamayan adam elinde ilaç torbası Yedikule hastanesinden geliyordu. Aynı yaştaydık ve benim 8 katlı evim yoktu. Ama 60’ında yanaklarımdan kan damlıyordu. İstesem 8 katlı ev ben de yapabilirdim. Ama benim 8 katlı eve ihtiyacım yoktu. Aslında onun da yoktu. “Bak bunu ben yaptım” demek için yapmıştı. İhtimal ki yakında bir kat ev daha yapacaktı; Zincirlikuyu’ya! Üstelik o vücut o akıl kendisine 8 katlı ev yap diye değil “al bunu yaşa” diye verilmişti…

Anladığım kadarıyla sizler hayat zor olsun, diyorsunuz. Niye ki, kolay olsa olmaz mı? E hayat kolay olursa Ayı Kazım nasıl “şunu yaptım, bunu yaptım” diye hava atacak! Hay senin aklına tüküreyim emi, üç kuruşluk itibar için rezillik dağına tırmanacaksın ha! Madem öyle, sürünmek şikâyet edilecek bir durum olamaz. Dünyada zorluklara katlananlara cennetten parsel veriyorlarmış duymadın mı?

Filozoflar, ulemalar, prof’lar, bilim adamları herkes hayatta mücadele etmemiz gerektiğini söylüyor. Ya bende bir sorun var, ya da bunlar delirmiş! Kutsanıyor üstelik böyle bir hayat. Niye,  gerekeni yapsam da bacaklarımı uzatıp otursam. Hoçanlı’da geven yolacağıma aklımı kullanıp Nil ovasında ananas tarlası kursam.

Tanrı böyle istiyormuş, Tanrı da ne istediğini bilmiyor tövbe tövbe… Zorluklar, imkânsızlıklar insanın hoşuna gider mi ya! Sırtımda taş taşıyarak cennete gidecekmişim; hadi ya!

Bıktım usandım dünyanın aptallıklarından ya! Kimseyi de ikna edemiyorum ha! Sanki insanlık afyon yutmuş! Yukarıda yazdıklarım için bir kişi bile haklısın demiyor. Ben yoksa inek beyni mi taşıyorum!

Aristo söylemiş; Sokrat da onaylamış. Zaten gerek yokmuş; çünkü Tanrı’nın kitabında yazıyormuş. Aristo maristo yok, ikide bir geriye bakma! Artık dünya ikimize kaldı; Korkut ve sen! Ya ona inanacaksın ya da hiçbir şeye inanmayacaksın. Bıktık usandık bu klişe referanslardan ya! Bu böyle değil diyorsun adam bir Meydan Larus kucaklamış geliyor,  “Burada yazıyor”  İnsanlığın hücceti de bir yerde yazıyordu ama onunla affedersin şeyimi sildim!

Diyecekler ki “Korkut, biz istemiyoruz, hayat böyle” Pışıııııkkkk külahıma anlatın siz onu! Eğer hayatta illa da bir zorluk varsa kendiniz yaratıyorsunuzdur. Dümdüz ovalar dururken dağın yamacına şehir kurmuşsun; bayırlarda yuvarlanıyorsun,kafan gözün kırılıyor; ovalar ekmek için bayırlar çekmek için 

 
Toplam blog
: 6332
: 653
Kayıt tarihi
: 21.09.08
 
 

Sadece sayfalarda kalan yazılar şaheser olsalar bile önemsiz ve anlamsızdır. İnsanlara ulaşan ve ..