Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Haziran '13

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Mucize beklemek mi, farkındalık mı?

Mucize beklemek mi, farkındalık mı?
 

Bazen hayat ağır gelmeye başlar. Hatta yaşadığı hayatın kişinin kendisini aşmaya başladığı, sorunların içerisinden çıkılamadığı anlar olur. Bir sorun ile boğuşurken başka biri de eklenebilir. Boşa koyar dolmaz, doluya koyar almaz. 

O zaman bir mucizeye ihtiyaç duymaya başlanır  belki de…

Birilerinin, bir şeylerin bizi bu kaosun içerisinden çekip çıkarmasına…

İşte o beklenen mucizenin;  insanın üzerine  binen yüklerden, yaşanan pişmanlıklardan kurtarması beklenebilir.

Oysa insanı kendisinden başka kurtaracak ya da yaşadığı hayatın dışına taşıyabilecek başka biri yoktur: gerçekçi olunduğunda… Çünkü her şey aslında insanın “ben” olabilmesinde biter. Başka bir “Ben” yoktur.

İnsanın kendini doğru tanıması işte burada devreye girer: kişisel farkındalık…

İnsan kendini tanıdıkça; kişisel farkındalığı arttıkça neyi, neden o şekilde yaşamış olduğunu, bulunduğu durumdan nasıl en az yara alarak çıkabileceğini de ancak kendisi bulabilir.

Bu farkındalığı arttıkça yaşadıklarının onun hayatına ne anlam yüklediğini: doğru yaşadıysa devam etmesi, eğer yürümeyen ya da huzurunu bozan, bunaltan, kaosa düşüren ve kendisini mutsuz eden bazı sorunlar yaşıyorsa da bu sorunlar karşısında nasıl ayakta kalabileceği ya da bu sorunu bir daha yaşamamak adına nasıl davranması gerektiğini de böylelikle gene kendisi çözebilir.

Kişi bu durumda kendisine rehberlik edecek bir yol haritası çıkarabilir.  Geçmişte yaşadığı ve şu an kendisine engel olan şeyleri geride ve serbest bırakmayı deneyebilir. Geçmişte yaşanmış ve bugüne zarar veren bilinçaltı kalıplarını temizleme/temizletme yöntemlerine şans verebilir.

Enerjisini emen, sürekli kendisine sınırlar koyan, onu anlamak yerine yargılayan veya kısaca faydasından çok zararı olan insanları mümkün olduğu derecede hayatından, çevresinden temizleyebilir. Temizleyebilecek ortamı yok ise de; bu kişilere karşı davranış kalıplarını değiştirebilir. Bu enerji vampirleri sadece kişiler değil, insanın ilerlemesine, huzurlu bir hayat sürmesine çelme takan kişisel takıntılar, alışkanlıklar, kemikleşmiş fakat bir adım öteye de götürmeyen bakış açıları da olabilir.

Kişi gereklilik duyduğu alanlarda hayatına değişimler getirebilir. Bu değişimler sırasında çeşitli dönemeçlerden geçebilir, bazı tümseklere takılabilir. Fakat onu ayakta tutacak bir amacı vardır; kişi kendine anlamlı bir söz vermiştir. Belki bu değişimler zaman alacaktır  ama kişiyi bulunduğu durumdan bir üst seviyeye çıkartacaksa bu süreçte harcanacak emeğe, enerjiye ve zamana değecektir.

Bunalmışlık, kaybolmuşluk, tükenmişlik  hissi yaşandığı süreçte kişiyi ayakta tutabilecek en önemli iki kriter; kendine güvenmesi ve sabırlı olmasıdır.

Kendini tanımak; biraz da insanın hayata, çevresine karşı kendisini koruyabilmesinde önemli bir etken gibi geliyor bana… Kendiyle ya da çevredeki insanlar ile nasıl iletişim kurması gereği ya da kişinin temelde aslında kim olduğu, neyi, ne tarzda yaşamak istediği  ile ilgili bir ipucudur kendini doğru tanımak...

Doyumlu ve mutlu bir yaşam kişinin kendi farkındalığı ile yolunu daha net bulabilir.

Kişisel farkındalığını yakalaması ve çevresinde bu farkındalığının;  aynı tarzda algılanmasını ifade edebilmesi ile de…

Değişimler biraz zaman alır; doğru... Mücadele etmek zor olabilir. Ama olumlu sonuçlar yaşanmaya başlandığında ve  yaşamın kalitesi arttıkça, değişimlerin enerjisini kişi kendinde hissedecektir.  Yaşanan bu gelişmeler; değişimlerin stresini yavaş yavaş kişinin üzerinden kaldırmaya yerini yepyeni, taze bir yaşam enerjisi ile doldurmaya başlayacaktır.

Yeşim BUYURGAN

Yaşam ve İlişki Koçu

NLP Practitioner, Eğitmen

 
Toplam blog
: 92
: 4767
Kayıt tarihi
: 10.11.10
 
 

İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü'nden Kimyager olarak mezun olmuştur. 1996-1997 yılları ..