Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Ocak '15

 
Kategori
Sinema
 

Mucize-Tipik bir Mahsun Kırmızıgül filmi

Mucize-Tipik bir Mahsun Kırmızıgül filmi
 

Tipik bir Mahsun Kırmızıgül filmi


Sene 1961... Trakya ağzıyla konuşan Egeli öğretmenin, sırtını kayınpederine dayamış ve mutlu bir hayat sürmekteyken Doğu’ya mecburi hizmeti çıkar.

Yola koyulur. Gittiği kentten görev yapacağı köy arasındaki ulaşımın bir bölümü, üç günde bir sefer yapmakta olan otobüslerle sağlanmaktadır. Gerisi taban kuvvetiyledir, iki dağ silsilesiyle bir de koca nehrin aşılması gerekmektedir.

Öğretmen, Allah’ın bile unuttuğu, köylülerin tabiriyle yılın sekiz ayı Allah’a, dört ayı devlete bağlı olan köye adımı atar atmaz alnına dayanan onlarca tüfek namlusuyla karşılanır. Besbelli bu, köyde gelenektir, devlet memuru kılıklı herkese aynı merasim yapılmaktadır.

Neyse ki yanlış anlaşılma uzun sürmez, gelen kişi, öğretmen olduğu anlaşılınca köyün istisnasız bütün fertleri tarafından bağrına basılır. Meğerse köylü kırk yıldan beri öğretmen gelse diye yanıp tutuşmaktadır.

Ama ciddi bir sorun vardır. Köye öğretmen tayin etmeyi düşünen devletin aklına okul inşa etmek gelmemiştir. Bunun finansmanı da görev aşkıyla yanıp tutuşan öğretmene düşer. Bir tür erkek “Çalıkuşu” yani.

Karısına telefon eder, “Beni eşkıyalar kaçırdı, bankaya iki bin lira yatırmazsanız öldürecekler,” diye para ister. Karısının aklına nedense, “Bre dangalak adam. Devir cep telefonu devri değil, dağ başından nasıl telefon ediyorsun,” diye sormak gelmez ve sanki internet varmış gibi jet hızıyla havale yapar.

Gerisi kolaydır. Bu parayla inşaat malzemesi alınır... Ve fakat, en önemli şey unutulur. İnşaatı kim yapacaktır? Köyde doğru dürüst usta yoktur ki!

Hemen imdada eşkıya yetişir. Bu öyle bildiğimiz yol kesen, adam soyan eşkıya değildir; Gazi Koşusu’na hazırlanıyormuş gibi devamlı dörtnala at süren, köylünü ifadesiyle “dağların aslanı” olan, neredeyse tamamı inşaat işlerinden çakan eşkıyadır.

Liderleri Cemilo, muhtarın oğludur ve on sene kadar önce zalim ağayı alnından vurduğu için dağlara sığınmış merhametli bir zattır.

Bu kadar da uydurukluk ve yapaylık olmaz diyeceksiniz, ama maalesef bundan çok daha fazlası var filmde.

Yapımcı sözüm ona bir dönem filmi yapmıştır... Cemilo ve  at sırtından hiç inmeyen ekibi on senedir dağlardadır... Nedense yapımcının aklına 26 Ekim 1960’da Genel Af çıkarıldığı ihtimali hiç gelmez. İlla dağda iyi(!) eşkıya bulundurmak zorundadır ya, bu af haliyle akla gelmese de olur (mu?)

Okul inşaatı biter, kızlı erkekli çocuklar kanatlanarak okula koşar. Öğrenciler arasında bir de köyün engelli genci vardır. Filmde izlemeye değer bir şey varsa, o rolü oynayan gençtir desem, sanırım yanlış bir şey söylememiş olurum...

İşte Mucize, o engelli gencin yaşam mücadelesi ve azmini konu almaktadır. Mucize en sonda gizli ama o da o kadar yapay ki, ne kadar yazsam boş, ancak gördükten sonra anlaşılabilir...

Mucize tipik bir Mahsun Kırmızıgül filmi. İyi niyetle yapılmaya çalışılmış. Ama iyi film için iyi niyet yetmiyor işte.

Yapımcı önce konu ve konuları belirliyor ve bu şablona göre sinemasevere ne izleteceğini şekillendiriyor. Haliyle diğer yapımları gibi bu film de doğallıktan ve inandırıcılıktan uzak, hayli suni ve didaktik. Bir iki sahne olsa neyse, baştan aşağı her şey öyle... Konu, diyaloglar, mimikler, ağlamalar, her şey yapay...

Yapımcı, dinleyenden önce gülen acemi fıkracı gibi. İzleyicisi ağlatmak istediği her sahnede oyuncular hüngür foşurt gözyaşı döküyor.

Unun en âlâsı var... Şeker birinci kalite... Yağ en pahalısından... Ama helva olmuyor... Ya tam pişmiyor ya tencerenin dibi yanıyor ya da kıvamı tutmuyor...

Bazen komik sahneler ve diyaloglar da var. Bu film, belki o güzel sahnelerin ve engelli genci canlandıran oyuncu uğruna izlenebilir. O kadar...

 
Toplam blog
: 173
: 2173
Kayıt tarihi
: 03.10.07
 
 

1958 Trabzon doğumlu. Darüşşafaka Lisesi ve M.Ü. Siyasal Bilimler Fakültesi mezunu. Yazdığı kitapla..