Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Haziran '19

 
Kategori
Deneme
 

Mucize

       Güzel bir pazar günü. Huzurlu, sakin bir sabah en özlenileninden. Kulağı tırmalayan araç sesleri yok, koşturmaca, baş döndüren uğultu yok. Derin bir sessizlik hakim. Çok sevdiğim bir kardeşimin günlerce döktüğü gözyaşı dokunmuş yüreğime. Dinlemek, destek olmak, paylaşmaktan başka elden bir şey gelmeyince yüreğimden gelenle dua edebilmişim sadece. İnsan sevdiklerini mutlu görünce kanatlanıyor, mutsuz görünce içi içini yiyor ya hani, içimde koca bir hüzün. Bir yanım buruk. Sanki koca bir kaya oturmuş kalbimin üzerine. Gözyaşlarının damlaya damlaya göl ettiği yüreğimi ferahlatmak derdindeyim atmışım kendimi dışarı. Kimsecikler üzülmese ya keşke... Bir mucize olsun üzülmesin, gözyaşı dinsin diye diye arşınlıyorum yolu. 

          Güneş gözümü alınca kaldırıyorum başımı. Masmavi gökyüzünde adeta bir gözün irisi gibi bakıyor bana. Işınları upuzun kirpikleri olmuş çünkü. Göz göze geliyoruz. Muhteşem görüntüsüyle göz kırpıyor bana. "Günaydın, hayat türküsünü söylemeye başladın mı sende?" der gibi.. İyi geliyor sanki, bir parça açılıyorum. Her sabah otobüsü beklerken bana yarenlik eden pisicik takılıyor gözüme. Bakıyorum da yerli yerinde ama bir farkla. Bugün şanslı günü "Kimsecikler olmayınca bank ona kalmış Kleopatra gibi yatmış" diye gülümsüyorum.

          Radyomun kulaklığından yükselen Sezen şarkısı yürüyüşüme eşlik ederken yüzüme vuran bahar esintisi kendime getiriyor beni.

"Ne yaptım ben sana bu kadar nihayet
Ben de bir anadan doğmadım mı?"

        Şarkının sözlerine eşlik ederken hızlanıyor adımlarım. Ayaklarım da öğrenmiş bana neyin iyi geleceğini, boğazda alıyorum soluğu. 

          Mis gibi iyot kokusu derin bir nefes almamı sağlıyor rahatlıyor bedenim. İki eski dost misali halleşiyoruz yine denizle. Ben anlatıyorum o dinliyor pek iyi sırdaştır içine atıyor yine."Sonra yüreğime dokunan gözyaşlarıyla, bir şiir karalıyorum "Yazmak ne güzel şey" diye geçiyor içimden. Tam bir terapi daha bir sarılıyorum kağıda kaleme. İyi geliyor hem de nasıl...

          Parmaklarım başlıyor hayıflanmaya, biraz da gözlerin yorulsun kaldığın yerden kitabını okusan pek güzel olur kanımca. Bu teklife hayır diyebilir miyim hiç? Jane Austen' in Elizabeth' i, Jane' i, Bay Darcy ve Bayan Bennet' ı ile başlıyorum kaldığım yerden maceraya. "Oh be dünya varmış yavaş yavaş ferahlıyor yüreğim şu kitaplar insana ne güzel dost" diye mırıldanıyorum sayfaları çevirirken.

          İnşallah onun yüreği de ferahlasın diye dua ediyorum. Bir yumru oturuyor boğazıma. Hiç ayrılamadığım su şişem yetişiyor imdadıma. Çalıyor telefonum uzun uzun. Arayan o çok sevdiğim kardeşim. Öyle neşeli öyle güzel geliyor ki sesi galiba bir mucize olmuş gülüyor da gülüyor bin şükür. Öğreniyorum ki gözyaşları dinmiş. "Canım ablam neler oldu bilsen. Çok iyiyim haberin olsun merak etme diye aradım..." Mutluluğuna ortak olarak kapatıyorum telefonu. Kuş gibi hafifliyor yüreğim. O koca kaya bir anda tuz buz oluyor...

          "Şimdi bu gönül rahatlığıyla Pazar gününün şanına yakışır bir öğle uykusu çekilmez mi hiç" diyerek çıkıyorum yola. Rabbim herkese gönül rahatlığı ferahlığı versin. Kalın sağlıcakla...

 

SİBEL YILMAZ

 

 
Toplam blog
: 145
: 716
Kayıt tarihi
: 22.02.18
 
 

1978 Bursa doğumlu. Kelimelerin Dansı ve Kırmızı Vosvos kitaplarının yazanı. Eşi ve kızları olmaz..