Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ağustos '09

 
Kategori
Anılar
 

Mucizevi bir olay

Mucizevi bir olay
 

çok özel bir resim (gerçektir)


Remziye Hanımlar, İstanbul Küçükyalıda aynı apartmanda karşı komşumuzdu. Marmara Üniversitesini kazanan oğullarının peşi sıra, memleketlerindeki düzenlerini bozmuşlar, İstanbul'a gelmişler. Biraz birikimleriyle oturdukları daireyi satın almışlar, bu yüzden de bir miktar borçlanmışlar.

Remziye hanım tipik bir Anadolu kadını. Mütedeyyin, sabırlı, azla yetinebilen, huzurlu bir hanım. Eşi de kendisi de emekli. "Evim, eşim ve çocuklarım bütün dünyam bunlar" derdi. Hem kendisi hem de eşi akraba yönünden fakirlermiş. Dünyada akrabanın önemini sık sık vurgulardı.

Boş vakitlerimde Remziye Hanımla komşuluğun tadını çıkaracağız ama bazen O'nu durgun ve keyifsiz gördüğüm oluyor. Nedenini biliyorum: evin kalan borçları. Eğitimde iki çocuk. Kolay değil İstanbulda yaşamak. Paran yoksa rezilsin.

Bu yüzden Remziye hanım misafirliklere, arkadaş ziyaretlerine katılmazdı. Dar boğazdaki bütçelerini bir devre masraflardan uzak tutmak istiyordu.

Nisan ayının sonlarında, bir pazar günüydü. Sisli, yarı bulutlu bir hava insanın içine sıkıntı veriyordu. Ben işlerimle oyalanırken Remziye hanım bizim kapıda, kocasının evde olmadığından bahisle, beni çaya davet etti. Sonra da yapılabilecek işlerimi bıraktım bir kenara, Remziye hanımlara geçtim.

Biraz sohbet bana da iyi geldi. Sonra beraberce mutfağa geçtik. Gönlü coşmuş, kek yapalım dedi. Bana uyar, çay, kek ve sohbet. Ne güzel bir üçlü ve Remziye hanımla Gül (hanım).

Evdeki mevcut malzeme ile kek hamuru hazırlandı. Ben de güya yardım ediyorum, esas olan bitmeyen, her telden konularımız.

Ortası delik, üç parçadan oluşan pasta tenceresine döktü hamuru. Poşetin dibinde azıcık kalan kakaoyu da biraz hamurla karıştırdıktan sonra esas hamurun üstüne dökecek. Bekliyorum;

-Boğazım sıkılıyor gibi, boğuluyorum sanki dedi, ve yüksek sesle, "Allah" diye üç kez seslendi. Sonra kakaolu karışımı alelacele döküp pasta tenceresini, pişmesi için ocağa yerleştirdi.

Bende bir suskunluk. Ne söylenir böyle bir durumda?

Çayımız demlenmiş, kekimiz de pişmişti. Mutfaktayız. Remziye hanım, kekin iyice soğumasını bekliyemedi. Besmele çekerek ilk dilimi çıkardı. Benim tabağıma koyacak, eli kekle beraber havada kaldı. Anlıyamıyorum, bakıyorum, kek. evet kek, aman Allah'ım. üzerinde Arapça "ALLAH" yazıyor. arkasında da tam okuyamadığımız bir şeyler...

O dilimi yemedik. Atmosfer, adeta efsunlanmıştı.

Az sonra eve gelen, gördükleri karşısında şaşkına dönen bizim oğlanla onların oğulları pasta dilimini karşıdaki caminin hocasına götürdüler. Hoca ilk defa böyle bir durumla karşılaştığını, ön kısmında "Allah" arkasında "bismillah" yazdığını söyleyip fotoğrafını çekmiş. Resmi ve kısa öyküsünü Sızıntı dergisine göndermek istemişse de, Remziye hanım müsaade etmemiş. Bizde de bir anı olan bu resmi, yukarıda, yanda kullandım.

Caminin hocası, cami lojmanında oturan kız kuran kursunun bayan hocasına olayı anlatınca, pasta dilimi emaneten istenmiş, camilerde hanımlarla dini sohbetlerinde gösterilmiş.

İki gün sonra Ramazan ayına girdik. Oruçluyuz. Remziye hanımın evi, misafirlerle dolup taşıyor, gelenler pastayı ve onu yapan hanımı merak ediyorlardı. Bu böyle 15 gün kadar devam etti. Ramazan sebebiyle ikram da yok. Kadıncağız üzülüp duruyordu, "gelenim yok, gidenim yok" diye.

-Gördün mü bak, kalbin ne kadar temizmiş, gelenden gidenden başını kaldıramıyorsun. dedim.

-Gelenlerin sayısı şu 15-20 günde 800-900 kişi oldu demez mi!

Remziye hanımla birlikte Kadıköy'e gideceğiz, Banliyö ile gitmek üzere Küçükyalı tren istasyonundayız. Bankta oturmuşken, iki hanım yaklaştı, biraz sıkıştık, onlara yer verdik. Bayanlar konuşmayı severler. Atak onlardan geldi:

-Duydunuz mu, bir hanım kek yapmış da, üzerinde de......

Remziye hanımın hikayesini, bize anlatıyorlardı.

Bu hadiseden sonra eşi küçük çaplı ticari bir uğraşa başladı. İstanbul, gizemli, bereketli şehir. küçük çaplı bir uğraş bile onların durumlarında iyileştirme yaptı. Daha da gelişmeya başlamışlardı ki, biz oradan ayrıldık. Ama irtibatımızı kesmedik. Halen de görüşüyoruz.

Kaç yıl oldu ben bile unuttum bana:

-Halâ o kek dilimini saklıyoruz dedi.

Biz ayrıldıktan sonra okulunu bitiren oğluyla beraber baba, işleri daha büyütmüş. Şirketleşmişler. Şimdi kiracıları bile varmış. Yardımseverliliği ile de tanınır olmuş Remziye hanım.

Ramazan sebebiyle bu anımı sizlerle paylaşmayı düşündüm. Bu olayı yaşamak daha heyecan verici.

Şu an nasıl bir duygu ile, nasıl bir yorum veya ekleme yapabileceğimi tam olarak toparlayamıyorum. Hala karmakarışık duygular içindeyim. Herkes için geçerli olan şu ki; "umudun tamamen yok olduğu düşünüldüğünde, yüce yaratanın kişilerin yanında olduğunu hissetmesi insana, moral ve güven veriyor.

Ama fiilen şahit olunması, yaşanması bambaşka bir şey, çok çok heyecan verici...

Esen kalınız.

Gül Alkan

 
Toplam blog
: 344
: 1671
Kayıt tarihi
: 09.04.09
 
 

Özel bir finans kuruluşundan emekliyim. Hayatın her aşamasını acısıyla tatlısıyla yaşamış biri ol..