Benim Nikâhımı Kim Kıymıştı?
Söze kendimden başlayayım: Yıl 1988 idi. Trakya’da bir köyde öğretmendim. O köyden birine sevdâlandım. Mesele ciddi boyuta geldi. Ailem geldi. Müstakbel hanımı istediler. Nişanlandık.
Nişânlılık dönemi kısa oldu. Evlenmeye karar verdik. Davetiye bastırdık mı hatırlamıyorum. Ama ilçedeki Romanlar’dan bir müzik grubuyla anlaştığım hâlâ aklımda. ‘İnce saz’ ekibi ‘tutmamıştım.’ Sevgili dayım tâ Çorum’dan gelmişti uduyla. Hem çalmış hem de en ‘ağır’ şarkılarla geceye renk katmıştı.
Elbette bütün bunlardan önce köyün muhtarı koltuğunun altında nikâh defteriyle kız tarafının evine gelmiş ve – nikâh şâhitleri yanda – bizi karşısına almış karşılıklı ‘evet’lerle nikâhımızı kıymıştı. Sonrasında da o mâlum kırmızı kapaklı ‘evlilik (aile) cüzdânı’nı hanıma vermişti. (Ağustos 1988)
Demem o ki bizim nikâhımızı bir köy muhtarı kıymıştı.
Almanya Örneği
Bir kere şunu belirteyim: Almanya’da her çalışandan Kirchengeld (kilise parası) adı altında 27 Mark kesilirdi. (Bildiğim Eylül 1988 -1994 arası. Bu tutar, benim ilk maaşımdan bile kesilmişti. İtiraz edince de paramı geri vermişlerdi.) Yok eğer çalışan bir Hristiyan çift bu kesintiyi kabul etmezse nikâhı kilisede kıyılmaz, çocuğu kilisede vaftiz edilmez ve cenâzeleri kiliseden kaldırılmazdı. Ayrıca okula giden çocuğu Din Dersi’ne giremez, onun yerine Ahlâk Dersi’ne katılırdı.
Dahası da şu: Eğer kadın bir kilise hastahânesinde doğurursa hastahânede kaldığı (genelde 1 hafta) sürede bâ’zen râhibe-hemşireler tarafından ‘dinî amaçlı’ ‘telkin odası’na götürülürdü. ( Bizdeki hastanelere imam ataması tartışmasını hatırlayın lütfen ! )
Müftülüklere Nikâh Kıyma Yetkisi
Haber şöyle: “Ekim 2017 başında ‘Müftülere resmi nikâh kıyma yetkisi’ni de ihtiva eden yasa tasarısı, Meclis Komisyonu’nda tartışmalı toplantıların ardından kabul edildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ise yapılan değişikliğin, nikâh kıyma yetkisini genişletmekten ibâret olduğunu söyledi.”
Bu noktada siyâsî kimlikli birilerinin ‘Laiklik elden gidecek. Bu, çocuk yaştakilere de imam nikâhı kıyılması durumunu yasaya uygun hâle getiriyor. Dolaylı, gizli ve örtülü çocuk tecavüzüne yönelik bir af maddesidir.” itirazlarının tutarlı bir tarafı yok.
Çünkü bu da ‘resmî bir nikâh’ ve bütün bilgiler gerekli makamlara bildirilecek ve evlenecek çiftlere resmî evlilik (aile) cüzdânı verilecek. Bu noktada bu uygulamanın ‘dinî nikâh’la ilgisi yok. Bilmem kaç kere ‘boş ol! ‘ demekle evli kadının mağduriyeti de söz konusu değil. Çünkü ortada resmî kayıtlar olacak. Boşanma durumunda başvurulacak merci mahkemeler olacak. Bunun yanı sıra evlenme yaşında bir değişiklik yok. Üstelik evlenecekler isterlerse böyle bir nikâha başvuracaklar. Zorlama yok yâni. Ayrıca müftü veya müftünün görevlendirdiği kişi tıpkı belediye başkanı veya yetkilendirdiği kişi gibi sivil kıyafette olacak.
Yeni uygulamanın üzerinde bunca gürültü çıkarılmasının sebebi zerre kadar dinî hassasiyeti / bilgisi olmayan, dinî bir kavram / bir makam duydukları zaman siyâsî dengesi bozulan, uygulama metnini kendilerine göre yorumlayan, Türkiye’nin sosyolojik gerçeklerinden habersiz, okumuş câhillerin sözlü ve / veya yazılı itirazlarıdır.
Son söz: Öküz altında buzağı aramak beyhûde bir çabadır.