Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Kasım '09

 
Kategori
TV Programları
 

Müge Anlı ve Tatlı Sert programı

Müge Anlı ve Tatlı Sert programı
 

Merhaba değerli okurlar,

Günümüzde sabah programları içerisinde yer alan ve belki işlediği konular nedeniyle, belki de etkili sunum şekli ile izleyici kitlesinin dikkatlerini üzerinde toplamasını beceren TATLI-SERT programının suncusu sevgili MÜGE ANLI'yı, tanımayan yok gibidir.

Bilindiği üzere, bu programda işlenen konular, kaybolan çocuklar, genç kızlar, kayıplarını arayan aileler, cinayetler, kesilen kafalar, kollar, bacaklar, ezilen başlar ve bunları yapan katiller vs., vs.

Kimilerine göre, bu içerikteki programlar insanların psikolojisini bozmakta.

Kimilerine göre ise, bu programlardan ibret ve tedbir alınması gerekmektedir.

Evet, bana da kalırsa, bu programlar, her iki konuyu da, fazlası ile kapsama alanı içerisine almaktadır.

Ancak, Sevgili Müge ANLI'nın bu programlarının, yine bence önemli bir eksikliği de vardır .

Çünkü Sayın ANLI, programında yer alan olayları, sadece kayıpların bulunması yada faillerin yakalanması noktasına kadar getirmekte ve ondan sonrası için ise, olayı, ADALETİN TECELLİSİNE bırakmakta ve sonucundan vatandaşı bilgilendirmemektedir.

Yani, adaletin ne şekilde tecelli ettiği ise, onun programının kapsam alanı dışında kalmakta, yani olayın takipçisi olmamaktadır.

Oysa ki, en az, katillerin ya da suçluların yakalanması kadar önemli bir diğer husus, ADALETİN VERİLEN CEZALAR İLE TECELLİ EDİP ETMEDİĞİ VE KANAYAN YARALARI BİR NEBZE DE OLSUN SARIP SARMAMASI meselesi değil midir?

Evet, bir cinayet işlenmiş, sanıklar yakalanmış ve cezaevine konmuştur.

Bu yeterli midir?

Bence değil.

Esas önemli olan husus,

VERİLEN CEZALARIN, MAĞDURLARIN KANAYAN YARALARINA MERHEM OLUP OLMADIĞI,

BU CEZALARIN TOPLUMUMUZDA CAYDIRICILIK ROLÜNÜN OLUP OLMADIĞI,

SİYASİLERİN OY UĞRUNA ÇIKARTTIKLARI YA DA ÇIKARTACAKLARI AF YASALARI İLE, MAĞDURLARIN YARALARINI BİR KEZ DAHA KANATIP KANATMADIKLARI değil midir?

Programına katılan değerli, Prof. Arif VERİMLİ hocamız, bu işlenen cinayetlerin ve faillerine uygulanan caydırıcı olmaktan uzak cezaların, toplum psikolojini nasıl etkiliyebileceği,

Diğer taraftan yine bir diğer değerli hocamız, Av.Rahmi ÖZKAN bey, işin hukuki boyutlarıyla birlikte, verilen cezaların caydırıcı olup olmadığı ve sonuçları üzerinde,

ne yazık ki, yeterince durmamaktadırlar.

Sadece, MEVCUT YASALAR ÇERÇEVESİNDE, ADALET YERİNİ BULACAKTIR diyebilmektedirler.

Ama, adalet yerini bulmuş mudur?

Ne ceza verilmişdir?

Aftan yararlananlar olmuş mudur?

Davalar ne kadar sürmüştür?

Geciken adalet, adalet anlamını taşımakta mıdır?

Tüm bunlarla birlikte, gerçekten verilen cezalar yeterli midir, kanayan yaraları sarmaktamıdır, eğer ki cezalar yeterli değilse, bu konularda SİYASİLERE DE ÇAĞRIDA BULUNMASI, gerektiğinde ADALET BAKANINI, GEREKTİĞİNDE BAŞBAKAN YARDIMCILARINI programına davet ederek, ceza yasalarının yetersizliğini ve AF denen uygulamanın bundan böyle kaldırırlması için gerekli çalışmaların yapılmasını istemesi de, son derece önemli bir husus değil midir?

Bir örnek vermek gerekirse,

İşte Münevver KARABULUT CİNAYETİNDE BASINA DÜŞEN MEKTUP...

Zanlı Cem GARİPOĞLU'nun babası, Nida GARİPOĞLU'nun oğluna gönderdiği iddia edilen mektupta yer alan,

"OĞLUM SEN MERAK ETME, GEREKLİ YERLERLE GEREKLİ GÖRÜŞMELER YAPILMIŞ, KISA SÜREDE AF ÇIKARTILACAK VE BİZLER SERBEST KALARAK YAŞAMIMIZA DEVAM EDECEĞİZ"

tarzındaki söylemler, katillerin ya da daha genel bir ifade ile, suçluların, bu ülkede ceza çekip çekmedikleri, adaletin tecelli edip etmediği konularının da, her yönüyle ele alınmasını gerektiren acı bir gerçek değil midir?

Yine, bunca program yapılmasına rağmen, olayların ardı arkasının kesilmemiş olması, bilakis olaylarda artış olduğunu görmek ise, bu programların etkinliğini de tartışılır hale getirmiyor mu?

Bir kısım insanların ibret ve tedbir alır düşüncesi karşısında olayların azalmaması, bilakis artış göstermesi gerçeği, insanlarımızın bu olaylardan ders almadığını gösteren önemli bir göstergedir.

Peki insanlarımızın bu olaylardan ders alarak olayların azalmasına katkı verecek uygulama ne olabilir diye kendi kendimize soracak olursak, bunun yanıtı,

Verilen CEZAİ MÜEYYİDELERİN CAYDIRICI OLMASI VE HALKA BUNLARIN DA AÇIKLANARAK, KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN BİR KEZ DAHA DÜŞÜNMELERİNİ SAĞLAMAK dersek, umarım yanlış tespitte bulunmuş olmayız.

Ben cezaların caydırıcılıkdan uzak, adeta teşvik edici nitelikte bulunmasının, bu olayları sonlandırmayacağını, suç işleyen insanların, kısa bir süre sonra, yeniden aramıza dönerek, suç işlemeye devam edecekleri endişesini taşıyanlardanım.

Onun için Sevgili MÜGE ANLI'nın programlarında, söz konusu eksiklikleri de gidermesi, umarım, toplumumuzda daha yararlı sonuçların doğmasına vesile olacaktır.

ÇÜNKÜ ÜLKEMİZDE, CEZA YASALARIMIZIN YETERSİZLİĞİ VE CAYDIRICILIKDAN UZAK OLMASI, SUÇLARIN İŞLENMEYE ARTAN BİR ŞEKİLDE DEVAM ETMESİNİN EN BÜYÜK ETKENİDİR.

SUÇLULARI YAKALAYIP, ADALETİN ÖNÜNE ÇIKARARAK, VERİLEN YETERSİZ CEZALAR KARŞISINDA DA, NE YAPALIM YASALARIMIZ ANCAK BU KADARINA OLANAK VERİYOR DEMEK, MAĞDURLARI TATMİN ETMİYOR.

BUNU DÜZELTMEK İSE, DOKUNULMAZLIK ZIRHI ARKASINDAKİ SİYASİLERİN GÖREVİDİR.

 
Toplam blog
: 407
: 877
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

15.12.1950 Mersin doğumluyum. İzmir Ticari İlimler Mezunuyum. Bir Kamu Kuruluşundan  Şube Müdürü ..