Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ekim '14

 
Kategori
Anılar
 

Muğla'da Oktay Ekinci’yi andık …

Muğla'da Oktay Ekinci’yi andık …
 

O gün güneş henüz ışıklarını salmamıştı. Erkenciydim. Bahçeme çıktım. Bahçeden değişik renklerde bir demet çiçekleri topladım. Çiğ düşen sabahları, ne çok severdim.

Muğla’ya. O Muğla’nın tarihi dokusundan geçecektim. Saburhane meydanına inecektim. Sokak duvarlarının arasından, cumbalı, sofalı tarihi evlerinden.

Asar o görkemi ile arkadan sapasağlam tutuyordu, Muğla’yı.

Sinan da sırtını Asar ve Saburhane tepesine dayamış öylece süzülüp, mimari alayı ile. Sinan’ın arkasında asmalı çardak. Çardak altında bir masa…

Çalıştığı yıllar bürosunda odasının panosunda yazılı; Bütün mimarlar yüksek oldu, mühendislerde, bir sen alçak kaldın, ey koca Sinan .

Bir mimar. O Mimar tüm ülkenin geleceği…. Oktay Ekinci, anılacak.  Ekinci’nin Muğla evi hemen derenin üstünde yokuşa tırmanarak. Dolanın arkaya evin kayaya oturan sağlam ve görkemli duruşunu ve Oktay Ekinci’nin ayak izlerini ve sesini duymaya başlayın: Çocuklar…(Nabide)

O gün 15 Ekim. Bu kez o çardak altında anıları, duyguları ile dostları dolaşacak, kimisi heyecanlanacak, kimisi ağlayacak.

Hepsi anıları ile dopdolu. Birikmiş duyguları, ilişkileri bu kez .

Masasında çayı. Çayını tazeleyen kahveci. “Onun için buraya bir priz taktırdık o gelince hep burada otururdu, diyor.”

O gün de öyle Hüseyin Ülkü önce Oktay’ın çayını tazeleyelim diyordu.

Erman Şahin’i dinlerken irkildim. O yıllarda belediyede bir mimar yok… Muğla’da bir mimarlık bürosu yok.

İşte bu şartların içerisinden, yaşamın içerisinden geçirilen Muğla ve Belediyecilik anlayışı. O nedenle Erman Şahin’in Belediye Başkanlığı kitabını baştan sona incelemek ve yaşamak gerekir, Muğla’yı anlarken.

Oktay Ekinci’nin “Yaşayan Muğla”  kitabını okumak, incelemek gerek. Muğla neden sit öğrenmek gerek?

O gün Çarşamba saat 10. Sabah. Oktay Ekinci bu kez dostları ile sevenleri ve komşuları ile Muğla’da yaşatılacak.

Mimar Meral Oğuz, Kenan Ajans durmadan birkaç gün hızlı çalışıyorlar öyle ya Oktay Ekinci’yi anlatacaklar.

O nedenle Oktay Ekinci’yi anlamak ve anlatmak. Çalışmak öylesine kolay değil ancak çok keyifli bu kez hüzünlü .

O mesleğine ve ülkeye düşünce koyarken daima aydınlığı, geçmişten geleceğe yeni nesillere tarih yazarken özlenen yeni dünya koşullarının içerisinde Türkiye nasıl yeşermeli ve uygarlıkların içinde yol almalıydı? O düşünüyor... Ve çok çalışıyordu.

Onu yakından tanıyan sevenleri, orada idi. Söyleştiler, ağladılar, konuştular.

Muğla’da Oktay Ekinci’yi anlatacak ve onun yaptıklarını geleceğe taşıyacak ne olabilir bunların ilk adımlarının  sesleri geldi.

Oktay Ekinci aynı gün saat 18.00 de İstanbul Mimar Odası Büyükkent  Şubesi’nde anıldı.

Oktay Ekinci İstanbul Mimarlar Odası’nda bir tarih yazdı.  Anısı için dostları, sevenleri aynı heyecan ve büyük birikimle orada anlattılar.

Muğla Saburhane’de dostlarının isimlerini burada tek tek sayamayacağım tüm sevenleri söyleştiler.

Mimar Meral Oğuz çok heyecanla şöyle diyordu; Oktay Ekinci bir yüce gönüllüydü. Muğla’dan bir güzel sevdi. O güzel eşi Zehra Ekinci’dir.

Heyecanların, anıların, dostların biriktiği Muğla anma programının çekimini yapan arkadaşlar Kenan Ajans gördüm ki, duyguları çekiyor, çekiyorlardı.

Elbette teşekkür etmek düşer, emeği geçenlere, dostlarına.

Marmaris’ten koşarak gelen Sevgili Av. Mehmet Hasbioğlu. Birlikte çalışmışlardı. Muğla İnsan Hakları Derneği çalışmalarını üstlenmişlerdi.

Muğla Üniversitesi Arkeoloji bölümü başkanı Prof. Dr. Adnan Diler hocam kalbini Saburhane’de ve dostlarında bırakarak Antalya kongredeki sunumu nedeniyle sevgilerini ve duygularını iletiyordu.

Bursa Cumalıkızık çalışmalarından Zübeyde Kocabay Ödel ise mesajı ile duygularını söylüyordu; “Yaşamı boyunca basından ve TV’den izlemeyi sürdürdüğüm Sevgili Oktay Ekinci’nin çeşitli kulvarlarda verdiği mücadele için 21. Yüzyıl Mimar Sinanları’ndan olduğunu düşünüyor, yaşamımda öncü örnek kişiliği ile yeri büyük olan Sevgili Oktay Ekinci’nin bugün de bizleri izlediğini ve taşımaya çalıştığımız bayrağın Oktay Ekinciler’e yaraşır hızda olmasını diliyor, “ışığın ve bilgilerin bizleri aydınlatıyor” diyor Sevgili Oktay Ekinci’yi özlemle anıyorum.

Sevgili  Asuman Esman Ramazanbeyoğlu İstanbul Mimar Odası’nda ve mimarlık vakfı kurullarında birlikte çalıştığı anılarından söz ederken duygulanıyor, onu kaybetmek. Bu duyguya alışamıyordu.

Kendisiyle en kısa sürede tanışmak heyecanını taşıyorum…

Mustafa İlker Gürkan birlikte çalışmışlardı. Duygularını yazarken; “Oktay kardeşimiz yaşadığı sürece bu ülkeye ve insanlığa kattıkları ile bir insanlık anıtı olmuştur. Yaşamı; yalnızca yaşadığı sürece değil... Daha çok bıraktığı izlerle, bir insanlık anıtı olarak Ulusumuzun hafızasında daima yaşayacaktır... Bu gün nerede "doğa", "emek" için bir kıpırdanma varsa dikkatlice bakarsanız orada Oktay’dan bir iz görürsünüz... Aslan arkadaşım.. Milletin sevgili evladı.. Emekçilerin kardeşi... Türkiye aydının İnsanlıkla kucaklaştığı mümtaz insan... Anısı önderimiz olsun...”

Şengül Hanım (abla) yıllarca birlikteliğimiz büyük Ekinci ailemizin parçası, o ne çok sever , duygu dolu anıları… Tarif edilebilir mi?

Teşekkürler…. Oktay ağabeyi sevenler bir aradaydı…. 

 
Toplam blog
: 642
: 524
Kayıt tarihi
: 19.07.08
 
 

Muğla'nın YERKESİK  beldesinde dünyaya gelmişim.  Yöremin o solunacak havasını, coğrafyasını çok ..