Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

29 Mart '12

 
Kategori
Felsefe
 

Muharebeyi kaybetmek

Bir muharebeyi kaybetmek savaşı kaybetmek anlamına gelmez. Geri çekilirsiniz, zaman kazanırsınız, kuvvet toplarsınız, şartlar değişir, tekrar saldırırsınız. Belki bu defa kazanırsınız. Kazanamazsanız tekrar geri çekilirsiniz, zaman kazanırsınız, kuvvet toplarsınız, belki şartlar sizin lehinize karşı tarafın aleyhine değişmiştir, tekrar saldırırsınız, bu defa kazanırsınız.

Bir muharebeyi kaybetmek önemli değildir. Önemli olan savaşı kazanmaktır. Önemli olan yılmamak, inancını kaybetmemek, tekrar tekrar saldırabilmektir. O zaman eninde sonunda kazanırsınız. Yıllar önce Madrid’de Metro’da bir kavgaya şahit olmuştum. Trenin içinde bir grup Amerikalı turist bir tarafta, bir tarafta da zayıf, çelimsiz bir İspanyol delikanlı ve yanında da kız arkadaşı vardı. Herhangi bir sebepten aralarında kavga çıktı. Amerikalı çocuk irice, güçlü. Bir yumrukta İspanyol’u devirdi. İspanyol kalktı yine saldırdı, yine yumruğu yedi, yine devrildi. Bu birkaç defa tekrarlandı. İspanyol’un ağzı burnu dağıldı, şakır şakır kan akmaya başladı. Ama o ne ! İspanyol, sürekli devriliyor ama sürekli kalkıyor, yine saldırıyor. Sonunda ne oldu biliyor musunuz? Amerikalı korkmaya başladı. Yıldı. Baktı işin sonu fenaya gidiyor. Ve kavgadan çekildi. İspanyol’u zor tuttular yoksa eninde sonunda Amerikalı’yı pes ettirecek veya iş karakolda bitecek.

Yine yıllar önce bir ofiste çerçeveletilip duvara asılmış bir yazı görmüştüm, hayatta başarılı olmanın ilk şartı nedir konusunda bir yazıydı ve mealen şöyleydi. En önemli şart çalışmak mıdır, hayır çünkü şöyle şöyle. En önemli şart zeka mıdır, hayır çünkü şöyle şöyle. En önemli şart zenginlik midir, hayır şöyle şöyle. En önemli şart cesaret midir, hayır çünkü şöyle şöyle. En önemli şart şans, talih midir, hayır şöyle şöyle. Yazı böyle devam ediyor gidiyor. O mudur, hayır, şu mudur hayır vs vs. Ve sonunda şöyle bitiyordu. En önemli şart (yazı İngilizceydi) “persistence” dır, yani en önemli şey, azim ve sebattır diye bitiyordu yazı.

Dün akşam yine Muhteşem Yüzyıl’ı seyrettim. Hürrem hakkında her şey söylenebilir, iyidir, kötüdür, fettandır, şeytandır vs vs. Bunlar tartışılabilir. Ama mücadeleci olduğu, asla pes etmediği, mücadelede azim ve sebatlı olduğu, bu yüzden tehlikeli bir düşman olduğu, bu yüzden eninde sonunda kazanma şansının yüksek olduğu tartışılmaz. Nitekim gerçek hayatta Valide Sultan’ı da, Sadrazam İbrahim’i de, Şehzade Mustafa’yı da, haremdeki bütün rakiplerini de alt etmiştir. Tabi bu kadar hırs ve bu kadar mücadele sonunda sağlığını kaybetmiş ve genç yaşta ölmüştür. Hayat bu kadar mücadeleye hırsa değer mi değmez mi, o da bir bahs-i diğer..

 
Toplam blog
: 326
: 941
Kayıt tarihi
: 10.03.11
 
 

Okullar: TED Ankara Koleji, ODTÜ, Bogaziçi Üniversitesi (Master) İş Hayatı: Philips, Anadolu Endü..