Muharip Gaziler

İki yıl önceydi. Mahalle muhtarımızın mevcut olan sorunlarını tartışmak, bilgilendirmek ve görüş alışverişi için mahalle önderlerinden bir grubu davet ettiği telsizler tepesinde bir tesise gitmiştik.

Tesisin bulunduğu yerde küçük bir köy vardı. Tesise girer girmez üzerinde kuvayi milliye kahramanlarının ve gazilerinin törenlerde giydiği bir kıyafet ile donanmış yüz küsur yaşında yaşlı bir ihtiyar hoş geldiniz dedi. Yakasında İstiklal Madalyası kırmızı kurdela ile bağlı birçok broş göğsünde parlıyordu.

Kafasındaki kalpak ise Gazinin beyaz sakalı ile bir o kadar uyumlu. Herkese sordu nereli olduklarını, oraya ne için gittiğimizi. Ara vermeden hemen tesisin sahiplerine herkese birer çay getirilmesini söyledikten sonra başladı anlatmaya.

Gazinin hafızası o kadar kuvvetli ki Kartepe eteklerinden itibaren köy köy başlayıp kuzey tarafındaki Arslanbey, Suadiye, Maşukiye’den başladı Uzuntarla Akmeşe ve Kaynarca’dan çıktı.

İstiklal savaşı zamanında yaptıkları savaşları anlattı birer birer. Birde arada nükteli şakalar katarak muhabbeti şeker gibi tatlandırarak. Meğer tesisin sahipleri de bu Dedenin çocukları ve torunlarıymış. Hepsi karşısında el pençe divan duruyorlar sıralı vaziyette.

Arada bir rahat diye komut vermeyi de ihmal etmiyor çocuklarına. Allah uzun ömür versin asırlık çınarların canını dişine takarak verdikleri mücadele ile bu vatan kurtarıldı. Bu kahramanların başlarından geçen onca badireden sonra hayata dört elle sarılarak neredeyse yüz yılı bulan hayatlarında hala vatan sevgisinin yüreklerinden akan içtenlikle yaşadıklarını görmek gururlandırıyor insanı.

1950’li Yıllarda Kore’ye gidip dönen gazilerimiz ha keza. 1974 yılında Kıbrıs’tan dönen gazilerimiz yine aynı şekilde Devlet Onur Madalyalarını övünç ve kıvançla kalplerinin üzerinde onurlu bir şekilde taşırlarken, her yıl resmi törenlerde kıyafetleri, ellerindeki tek atımlık tüfekleri ile havaya ateş ederek geçişleri her zaman gururla izlemişimdir.

Her törende en dikkatimi çeken grup muharip gazilerin geçişleri ve seramonisi olmuştur. Son otuz yıldır ise karada, havada, denizde müstahkem mevzilerde terörle mücadele eden o kadar çok kahramanımız şehit oldu, bir o kadar insanımız büyük yaralarla gazi oldu. Hepsinin ortak derdi ‘’Önce Vatan’’ sevgisi ve koruma refleksi. Son yıllarda ise etrafımızdaki ateş çemberinin tutuşturduğu beka sorunumuzu ön plana çıkarttı. Son raddeye gelene kadar tüm çözüm yollarını arayıp çare bulamayan Devletimiz Beka sorununu kökten çözmek için başlattığı çok tehlikeli bir o kadar da karışık Kombinasyonlar içeren harekâtı icra etmeye başladı. Allah Ordumuzu muzaffer eylesin. Kahraman vatansever evlatlarımıza yar ve yardımcı olsun. Dualarımız onlarla. İnşallah en az zayiatla bu işin üstesinden gelerek Türkiye Cumhuriyeti’nin gücünü tüm dünyaya göstererek bu coğrafyaya huzur ve barışı tesis ederiz.

Bizlere düşen görev ise her konuda birlik olup diri olmaktır. Hayırlara vesile olsun inşallah….

Bundan sonraki yüz yılda da kalplerinin üzerindeki onur madalyalarını gururla taşıyan gazilerimiz hep olacaktır…..

Selam ve Dualarla…..