Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '13

 
Kategori
Meslekler
 

Mühendislik nereye ?

Mühendislik nereye ?
 

Mühendislik nereye?


Yüksek Öğretim Kurulu web sitesinde `Teknik Öğretmenler için Mühendislik Tamamlama Programı Başlıyor` şeklinde duyuru yapılması ve ÖSYM web sitesinde `Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Giriş Sınavı’nın 21 Temmuz 2013’te yapılacağının ilan edilmesi nedeniyle, konuyla ilgili İnşaat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu olarak görüşlerimizin yer aldığı 26 Nisan 2013 tarihli basın açıklamamızı tekrar paylaşıyoruz.

19 Nisan 2013 tarihinde toplanan Üniversitelerarası Kurul`dan, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının mühendis unvanı almasını sağlayacak düzenlemenin uygulanması doğrultusunda görüş çıktı. Konuyla ilgili olarak Üniversitelerarası Kurul`dan çıkan görüş YÖK`te değerlendirilecek ve Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının mühendis olabilmek için hangi fark derslerini alacağı ve tamamlama programlarının ayrıntıları netleşecek. Konu, YÖK Genel Kurulu`na gidecek, uygulamaya ilişkin usul ve esaslar belli olacak.

Şu an YÖK`ten resmi bir açıklama yapılmasa da, 13 Mart 2013`te Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarıyla "Başkanla yüz yüze" toplantısında bir araya gelen YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya, "Teknik Öğretmenler için Mühendislik Tamamlama" konusuyla ilgili katılımcıları bilgilendirdi. YÖK Başkanı Çetinsaya toplantıda, konu ile ilgili komisyon çalışmalarının tamamlanmak üzere olduğunu, 19 Nisan`da gerçekleştirilecek olan Üniversitelerarası Kurul toplantısından çıkacak görüş doğrultusunda çalışmaların nihayete erdirileceğini ifade etti.

Hatırlanacağı üzere; 29 Nisan 1992 tarihinde kabul edilen 3795 sayılı "Bazı Lise, Okul ve Fakülte Mezunlarına Unvan Verilmesi Hakkında Kanun"un 3. madde, 1. fıkra, e bendinde, "Teknik öğretmen unvanını kazananlar için ilgili teknik eğitim fakültelerince düzenlenecek en fazla iki yarı yıl süreli tamamlama programlarını başarıyla bitirenlere dallarında “mühendis” unvanı verilir." denilerek, Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarına mühendislik yolu açıldı. Ancak bu zaman zarfında uygulamaya alınmayan Kanun hükümlerinin, bugün uygulanmasını manidar bulduğumuzu belirtmek isteriz.

İnşaat Mühendisleri Odası, 1992 yılında 3795 sayılı Yasa`nın kabul edilmesiyle başlayan, 2010 yılında Teknoloji Fakültelerinin açılmasıyla devam eden ve bugün Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarına mühendislik unvanı verilmesi uygulamasıyla görünür hale geçen sürecin bir bütün olarak, inşaat mühendisliği mesleğinin itibarsızlaştırılması, öneminin azaltılması, niteliğini tartışılır hale getirilmesi niyetinin bir başka tezahürü olduğunu düşünmekte ve karşı çıkmaktadır.

Asıl olarak teknik öğretmen yetiştirmek amacıyla kurulan ve müfredatı buna uygun düzenlenen Teknik Eğitim Fakültelerinin, mühendislik eğitimi veren fakültelerle bir ve aynıymış gibi değerlendirilmesi meslek eğitimi felsefesine aykırı olacaktır. Eğitim fakültelerinin nitelik ve amacı farklı, mühendislik fakültelerinin ise çok daha farklıdır.

Mühendislik formasyonu öğretilen formüllerden ibaret değildir. Mühendislik muhakemesi için 4 yıllık eğitim süreci bile yetersiz görülürken, ilave ders alınarak mühendislik unvanı dağıtılması bilimsel gerçekliğe sığmaz ve toplumu kandırmaktan öteye geçmez.

Kaldı ki, inşaat mühendisliği eğitiminin içinde bulunduğu sorunlar kamuoyunun malumudur. Popülist bir yaklaşımla her ile bir üniversite açıldığı ve hemen her üniversitede mühendislik eğitimi verildiği bilinmektedir. Okullarda fiziki ve teknik altyapı eksikliği bulunmaktadır, birkaç fakülte hariç, eğitim, liseden bozma binalarda verilmektedir. Bir öğretim üyesine düşen öğrenci sayısı eğitimin niteliğini düşürecek oranda çoktur. İnşaat mühendisliği eğitimi veren pek çok okulda laboratuar ya yoktur ya da yetersizdir. Uygulamalı eğitim ve araştırmalar için yeterince kaynak ayrılmamaktadır. Mevcut eğitim müfredatı ve uygulaması mühendislik biliminin gerekleriyle, farklı mesleki disiplinlerle etkileşiminin teorik çerçevesiyle, gelişmiş teknolojiyle uyumlu değildir. Ülkemizin gerçek ihtiyaçlarını karşılamaktan uzaktır. Bu şartlarda mezun olan genç mühendislerin mesleki yeterlilikleri ve gelişmişliklerinin tartışmalı olacağı açıktır ki, meslek içi eğitim ağırlıkla ancak Meslek Odalarının olanakları çerçevesinde uygulanabilmektedir.

İstihdam olanakları ile mühendislik fakültelerinin kapasitesi arasında inanılmaz bir uçurum bulunmaktadır. Bunun ne anlama geldiği ise açıktır: Mühendisler arasında işsizlik oranı, dallar arasında farklılıklar arz etse de, ortalama yüzde 25 civarındadır. İşsizlik, düşük ücretler, sağlıksız çalışma koşulları ve güvencesizlik mühendisliğin adeta "kaderi" olmuştur. Mesleki etik ve yetkinlik temel sorunlar arasındadır.

Mühendislik eğitimi ve istihdam olanakları bağlamında gerçek bu iken, bir de Teknik Eğitim Fakültelerinden mezun olanları, iki yarı yıl gibi "hızlandırılmış" eğitime tabi tutarak mühendis ilan etmek teknik hizmetlerin niteliğinin daha da düşmesine neden olacaktır.

Bütün bilimsel ve teknik veriler Teknik Eğitim Fakültelerinde uygulanan programın mühendislik için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Mühendislik eğitiminin ve mühendislik mesleğinin sorunlarının, teknik öğretmenleri "mühendisleştirerek", mühendislerin sayısını artırarak çözülmesi mümkün değildir. Bu yolla sorun çözülmeyecek, yeni sorunlar açığa çıkacaktır.

Şu noktaya vurgu yapılmalıdır: Her meslek değerlidir; her mesleğin kendi dinamiği, dengesi ve gelişme seyri bulunmaktadır. Her mesleğin üretim sürecindeki önemi tartışılmazdır. Bu bağlamda, teknik eğitim veren fakültelerin müfredatının kendi mesleki alanının ihtiyacını karşılayacak özellikler içeriyor olması ne kadar doğalsa, mühendislik fakültelerinin müfredatının mühendislik mesleğinin gerek ve ihtiyaçlarını gözeterek hazırlandığı da o oranda gerçektir.

Teknik Eğitim Fakültesi mezunlarının sorunları olduğu bilinmektedir. Ancak bu sorunlar, onları mühendis ilan ederek değil, üretim sürecini yeniden düzenleyerek, ara eleman ya da teknik elemanları hukuki statüye kavuşturarak, üretim sürecindeki önemlerini görünür kılarak aşılabilir.

İnşaat Mühendisleri Odası, YÖK`ü, mühendislik mesleğinin önemini, kendine has özelliklerini ve mesleki-bilimsel esasları gözeten bir yerden, bir kez daha düşünmeye, konu ile ilgili Meslek Odalarının görüş ve yaklaşımlarını almaya, ülke gerçeklerini görmeye çağırmaktadır.

YÖK Teknik Öğretmelere Mühendislik Unvanı Verme Peşinde. TMMOB Yönetim Kurulu Başkanlığından yapılan açıklamada;

Taksim‘de Gezi Parkı‘nı korumak için yapılan itiraz sesinin şiddet ile bastırılması sonucu ülke geneline yayılan protestoların tamamına, son olarak da dün özellikle Taksim alanına yönelik uygulanan acımasız tutum hepimizin gözleri önünde sürüyor.

Ülkemizde bu toz duman sürerken YÖK, "28 Şubat mağduriyetini gideriyoruz" söylemleri arasında 20 yıl önceki yönetmeliği uygulamaya karar vererek, dalga geçer gibi hazırlanan sınav sorularıyla 100 TL bedelle mühendislik unvanı dağıtmaya hazırlanıyor.

Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) karar almış ve kararını web sitesinde "Teknik Öğretmenler için Mühendislik Tamamlama Programı Başlıyor" şeklinde duyurmuştur. ÖSYM web sitesinde de "Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Giriş Sınavı (2013-Mühendislik Tamamlama): Başvuru İşlemleri ve Örnek Sorular" başlığı ile bir duyuru yapılmıştır. Bu duyurunun altında da örnek soru tipleri verilmiştir. Bu duyuruya göre, 21 Temmuz 2013 tarihinde bugün sayıları 72 bini bulan teknik öğretmenler, ortaokul öğrencilerinin girdiği seviye belirleme sınavlarının da altında kalan basitlikte sorulara yanıt verdiklerinde mühendislik tamamlama programlarına alınacaklardır.

Bu "bedava unvan" dağıtımı uygulaması bilime aykırılığının yanı sıra; bırakınız ülkemizdeki mühendisleri, mühendislik fakültelerine girmeye hazırlanan öğrencilere yapılmış büyük bir haksızlıktır.

YÖK teknik eğitim fakültelerini kapatıp, teknik öğretmenleri işsiz bırakınca, sorunun çözümünü teknik öğretmenlere "mühendis" unvanı vermekte bulmuştur. Ülkemizde mühendislerin yüzde 25‘i açık işsizken ve gençler mühendislik fakültelerine girmek için insanüstü çaba gösterirken 72 bin kişiye mühendislik unvanı nasıl verilebilir? Bunu mühendislerin, mühendislik fakültelerinin ve mühendislik fakültelerine girme çabası içinde olan öğrencilerin içlerine sindirmesi mümkün değildir.

Meslek liseleri mezunlarının üniversite sınav girişlerine ilişkin katsayı karmaşası yaratılırken, meslek liselerine öğretmen yetiştiren teknik eğitim fakültelerinin kapatılması iç tutarlılık açısından da zaten sorunludur. Ülkemizde sürekli olarak nitelikli ara eleman ihtiyacına vurgu yapılırken; teknik eğitim fakültelerinin kapatılmasıyla birlikte, ara eleman yetiştirecek eğitmen kadrolarının nasıl yetiştirileceği de boşlukta kalmıştır. Nitelikli ara eleman ve tekniker yetiştirilmek isteniyorsa, meslek yüksekokullarının eğitim kalitesinin arttırılması zorunludur. Eğer teknik ve mesleki eğitim fakülteleri için ihtiyaç fazlası olduklarına yönelik belirleme yapılmışsa, bu kaynağın nitelikli ara eleman yetiştirmek için meslek yüksekokullarıyla ilişkilendirilerek kullanılması gerekmektedir.

Ülkemizde 1992 yılından bu yana mühendis unvanını kazanmak için ilgili teknik eğitim fakültelerince düzenlenen programa başvurup kazananların sayısı çok az iken, bu sınavlarda başarılı olamayanların da içinde bulunduğu 72 bin kişiye bugün toptan mühendislik unvanı verilmesi planlanmaktadır.

20 yıldır yürürlükte olan bir mevzuat üzerinden bugün on binlerce teknik elemanın mühendis yapılmak istenmesi, hukukun kötüye kullanılması anlamına gelmektedir. Bu tamamlama sınavı tümüyle göstermeliktir. YÖK bu kararını ivedilikle geri almalıdır. TMMOB uyarıyor: YÖK, bu bilim dışı kararını geri almadığı takdirde, karşısında hem mühendisleri hem de mühendislik fakültelerinde eğitim gören öğrencilerimizi "örgütlü" olarak görecektir.

İtiraz Dilekçem ;

Teknik Öğretmenlerin Mühendis Olmasını Sağlayacak Olan, “Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Giriş Sınavı” na karşıyım, Bu Sınav İptal Edilmelidir

Bilim, teknoloji, araştırma-geliştirme, yenilik, sanayi, tarım, enerji, maden, çevre, imar-yapı, kent ve bağlantılı alanların temel dinamik gücü olması gereken mühendislikte açık bir gerileme yaşanmaktadır. Eğitim-öğretim alanındaki genel yönelim, üniversite sayıları yanı sıra mühendislik Fakülte ve bölüm sayılarında da olağan dışı bir artışa yol açmış, nitelikli işgücü olan mühendislik bir “maliyet” unsuru olarak görülüp daha fazla ucuz emek sömürüsüne tabi kılınmıştır. İşsiz mühendis Sayısı böylece artmakta, meslektaşlarımız esnek, güvencesiz, düşük ücretle çalışma ile meslek Dışı alanlarda çalışmaya zorlanmaktadır.

Meslek alanlarımızı ve mühendislik öğretimini doğrudan etkileyen birçok düzenleme de gündeme gelmektedir. “Teknik öğretmen” yetiştiren programlara tabi olanlara ek bir eğitimin ardından mühendislikle eş düzeyde “iş güvenliği uzmanlığı” unvanı verilmesi söz konusudur. Yapı Denetimi Yasasında yapılmak istenen son değişikliklerle, birçok olumsuzluk yanı sıra şantiye şefi mimar ya da mühendislerin yardımcısı olarak görev yapması gereken tekniker, teknisyen ve teknik öğretmenlere “şantiye şefi” olma ve teknik elemanların mimarlık, mühendislik projeleri Hazırlamalarına olanak sağlanması da gündeme gelecektir.

Teknoloji Fakülteleri ve “uzaktan eğitim” gibi mühendislik öğretimi ve uygulamalarının temelini Aşındıran düzenlemelerin ardından şimdi de teknik öğretmenlere “mühendis” unvanı verilmesi söz konusudur. Yükseköğretim Kurulu (YÖK)’nun, 80 bin civarında olduğu belirtilen teknik öğretmenin mühendis Unvanı almasına olanak sağlayacak olan “Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Giriş Sınavı” başvuruları 10–17 Haziran 2013 tarihleri arasında alınacak ve sınav 21 Temmuz'da Ankara'da yapılacaktır.

Bu durum, yatırım ve nitelikli işgücü istihdamı zaten zayıf olan mühendislik sanayilerinde kaos oluşturacak, mühendis işsizliğini ve mühendislik uygulamalarındaki niteliksel düşüşü artıracak, toplumsal yaşamda birçok acı sonuca yol açacaktır. Bilimsel, teknik, akademik göstergeler, mesleki ve teknik eğitim fakültelerinde uygulanan programın, mühendislik unvanı elde etmek için yeterli olmadığını ortaya koymaktadır. Teknik öğretmenlerin unvanlarının değiştirilmesiyle mühendis olunamayacağı bilimsel bir gerçektir. Mühendislik özel bir eğitimi gerektirir ve yama niteliğindeki programlarla yapılamaz.

Mühendislik, tasarım, plan ve program gibi temel unsurlar aracılığıyla üretim ile hizmet sürecinin bütününe yöneliktir. Teknik öğretmenlik ise tasarım, plan ve program boyutlarını içermez ve üretim veya hizmet sürecinin belirli an veya parçaları üzerinde yoğunlaşır. Kısaca mühendislik ile teknik öğretmenlik, üretim sürecinin bütününde birlikte iş yapmakla birlikte farklı formasyonlara sahiptir. Bu gerçeklerden hareketle; mühendisler, mühendislik öğrencileri ve meslek örgütlerinin seslerine Kulak verilmesini istiyor, YÖK’ün duyurusunu yaptığı, ÖSYM tarafından yapılacak olan “Teknik Öğretmenler İçin Mühendislik Tamamlama Programları Giriş Sınavı”nın iptal edilmesini istiyorum.

Bir mühendis olarak bu sınavın iptal edilmesini istemek hakkımdır diye düşünüyorum.

Nizamettin BİBER

 
Toplam blog
: 887
: 2743
Kayıt tarihi
: 06.06.12
 
 

Yeni dünya düzensizliğinde insan olmaya çalışan ve okuyarak ne kadar cahil olduğunu gören, olayla..