Muhsin Yazıcıoğlu ve Anıt Mezarlar

Muhsin Yazıcıoğlu'nu elim bir kazada kaybettik.

Olay çok dramatikti. Kurtarma çalışmaları ise tam anlamıyla başarısızdı...Bu konularda ne kadar bilgisiz, plansız, sistemsiz olduğumuz bir kez daha ortaya çıktı.

Muhsin Yazıcıoğlu, kendi düşünceleri ve inançları doğrultusunda, ödünsüz hareket eden biriydi. Seversiniz sevmezsiniz o ayrı bir olay. Geçmişinde, ülkücü hareketin içinde yer alan Yazıcıoğlu, 1980 öncesi sağ sol kavgalarının tam içinde yer aldı. Bu yüzden de uzun süre hapislerde yattı...Daha sonraları kendi inanç ve doğruları içinde kurduğu partiye hayat vermeye çalışıyordu. Memleketi Sivas'a sevdalıydı. Sivasllılar da onu seviyorlardı. Bağımsız milletvekili olarak meclise yollamışlardı...

Helikopter kazası, tüm sevenlerini ve özellikle de Sivaslıları üzdü. Sivaslılar seçimlerde, Birlik oldular ve Büyük Birlik partisinin adayını kazandırarak, Muhsin Yazıcıoğlu'nun bir özlemini de yerini getirdiler.

Muhsin Yazıcıoğlu için bir anıt mezar düşünülüyor. Bunun için Bakanlar kurulu kararı gerekiyor.

Türk milleti, Cumhuriyetimizin kurucusu Atamız için bir anıt mezar yaptı. Bu anıt, ulusumuzun bir sevgisinin işaretiydi, yüreğinin sesiydi. Bu anıt zaman içinde gelenekselleşerek , birliğimizin, dirliğimizin bir sembolü oldu. Ülkemizi ziyaret eden yabancı liderlerin de ilk uğrak yerleri oldu.

Ülkemize hizmet etmiş kişilere saygımız çok fazla.

Her siyasi lidere, bir anıt mezar yapma gibi anlayışa doğru gidiyoruz. Ben, bir tek anıt mezar biliyorum o da Anıtkabir'dir.

Rahmetli Turgut Özal için yapılan Anıt mezar da doğru değildi. Ecevit için yapılması planlanan anıt mezarı da doğru bulmuyorum.

Şimdi de, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu'nun, İstiklal Marşımızın yazarı, Mehmet Akif Ersoy'un mezarının bulunduğu, Tacettin Dergahı'nın bahçesine defnedilmesi düşünülüyor.

Bu ve daha önceki durumlar gösteriyor ki, bu durum gelenekselleşmeye doğru gidiyor. Bu durum ne yazık ki, bir çok açıdan sakıncaları, tehlikeleri beraberinde getirecektir.

Duygusallığımızı, acılarımızı bir tarafa bırakarak iyi düşünelim. Bu anıt mezarlar veya özel defin yerleri hızla çoğalacaktır. Bu, öncelikle eşitlik ilkelerine ve dinsel inaçlara göre ters bir durumdur. Herkes böyle hak kullanmaya çalıştığı zaman ülkemizin her tarafı anıt mezarlarla, defin yerleriyle dolacaktır.

Benim bu yazım bir tavır ve karşı koyuş değildir. Bir kargaşadan ve sistemsizlikten duyduğum kaygıdır.

Muhsin Yazıcıoğlu, yarın toprağa veriliyor. Toprağı bol olsun, rahmetler diliyorum.