- Kategori
- Eğitim
Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur
Ey, şimdi süzgün, rüzgarlarda dalgalan; Barışın güvercini, savaşın kartalı... Yüksek yerlerde aç
Bugün gazetemi açmış pazar keyfimi yaparken bir haber dikkatimi çekti “Güney Kore eski cumhurbaşkanı Roh Mu-hyun, aile üyelerinin milyonlarca dolarlık rüşvet aldığı iddialarıyla ilgili ifade verdikten bir ay sonra intahar etti”
Oldum olası sevmişimdir uzak doğu ülkelerini, kültürlerine bağlılıklarına hayranlık duymuşumdur.
Bir ülkeyi ayakta tutan önce dili sonra kültürüdür.
Dile gereken önem verilmediği sürece kültürün taşıyıcısı bu unsur vatanın kaybedilmesine yol açabilir.
“Dilini kaybeden bir millet, kültürünü; kültürünü kaybeden bir millet vatanını kaybetmeye mahkumdur.” Demişti bir hocamız…
Biz ki yedi düvele hakim olan, el etek öptüren koca bir imparatorluğun torunlarıyız.
Çağ açan çağ kapayan Fatih’in hoşgörüsüyüz.
Mevlana gibi, Yunus Emre gibi evrensel sevginin tomurcuklarıyız.
Tüm dünyanın üstümüze çöktüğü bir anda, Çanakkale Destanı’nı kanlarıyla yazan atalarımızın, Atatürk’ümüzün asla sönmeyecek meşaleleriyiz.
Peki nerede yanlış yapıyoruz?
Gittikçe erdemlerini kaybeden bir millet haline geliyoruz. Bunun sebebi de dilimize gereken hassaslığı göstermeyişimiz. Buradan bir öğretmen olarak değil vatanını seven bir insan olarak sesleniyorum. Lütfen yazarken ve konuşurken dilimizi güzel kullanalım! Kültürümüzü, tarihimizi çocuklarımıza ancak dilimizle aktarabiliriz.
Bilinmelidir ki bu ülke Atanın izinde yürüdüğü müddetçe; tarihini unutmayıp, unutturmadığı müddetçe destanlar yazacak gücü kendinde bulacaktır.
Ama herşeyden önce damarlarımızdaki asil kana ihtiyaç duymayacağımız huzur ve barış dolu günler dileğiyle…