- Kategori
- Magazin
Muhteşem Yüzyıl'a Fettan Ferhunde
Harem artık eskisi gibi olmayacak...
Aman amann amannn...
Taşlar yerinden oynayacak,
Fettanlık savaşında dişli bir rakibi var Hürrem'in.
Daha öncelerden epey tecrübe kazandı Ferhunde.
Şimdi yeni ismiyle bir sultanın karşısında.
Eyvah eyvah eyvahhh...
Merakla beklenen bir durumdur diziler, bilhassa tarihi olanlar!
Tarih kitaplarını açmaya üşenen insanın serzenişi.
Olanın değişmesi ve daha önce yaşanılanların merakla beklenmesi absürtlüğü…
Yer, zaman, tarih belli.
Kişiler, olaylar belli.
Ve, merak ki merak…
Gülünse mi, ağlansa mı?!
Günümüzde ekran sektörünün planlı programlı işleyişi malum
Sadece tutma aşamasında, halk etkisi net hesaplanamıyor.
Burada şans faktörü ve bilumum etkiler var.
Onun dışında her şey, bir düzen içinde.
Senaryo, oyuncular, mekan, bakış açısı…vs belli bir formüle göre işleniyor.
Bu durumda tek kaygının reyting olduğu bir ortamda, dizilerden her türlü çılgınlığı beklemek doğal bir durum haline geliyor.
Ferhunde’de dahil olur kadroya, İffet’te!
Toplumsal sorumluluk fikrinden yoksunluk, izlenme uğruna toplumsal yaşamın bütünlüğünü bozucu programları bile gözü kapalı yayınlanıyor.
İnsanlar tokuşturuluyor ve sürekli şöhret yetiştiriliyor.
Ülke mesleksiz ve eğitimsiz genç nüfusuyla büyük bir dinamizmi içinde barındırıyor. Bu dinamik nüfusa yönelik sağlam politikalar üretilmediği ve bir gelecek vizyonu çizilmediği için, medyanın "şöhret ve afazi" hastalığına tutulmakta insanlar gecikmiyor.
İnsanlarımız yanlış bir rüyayı görmeye zorlanıyor. Dizilerle insanlara ulaşamayacakları hayatlar gösteriliyor. Asıl önemli olan çılgınlık düzeyinde bir etkiye ulaşması.
Kendi içinde üretilen kahraman(!) karakterleri ile toplum meşgul ediliyor. "Halk istiyor n'apalım!" savunmalarının bir dayanağı yok. Kitle iletişim araçları, doğası gereği etkileme ve manipülasyon imkanına sahip.
Bu imkanlar, maalesef zaman zaman bazı iyi niyetli olmayan amaçlara da hizmet etmektedir.
Martin Haydeger , "Kamera izleyiciye çevrilmiş bir silahtır" diyor. Bu silah toplumun en önemli kurumlarından olan aileye çevrildiği zaman ortaya çok farklı sonuçlar çıkıyor.
Hayatın doğal seyrine medya marifetiyle müdahalede bulunuluyor. İlişkilerin kamera önünde yapaylık ve kurmacaya esir edilmesi ile patolojik durumlar üretiliyor.
Popüler kültür yeni yaşam tarzları ve algılamalar üretirken "değer" olgusunu da bir hayli yıpratıyor. Derinlik fikrinden ve estetik zevkten yoksun popüler kültür, insan ilişkilerini yüzeyselleştirip çocuksulaştırmakta ve anlam kırılmalarına yol açmaktadır.
Saded: Senaryolar yazılır, diziler devam eder, kahraman üzerine kahraman eklenir, reytingler zirve yapar.
Hadi iyi seyirler!