Muhteşem Yüzyıl dizisinde gözardı edilen Osmanlının öpüşme kültürü?

Muhteşem Yüzyıl diye bir dizi yayına girdi, toplum tarihin derinliklerine gömüldü! 

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın talimatı ile RTÜK dizinin oynadığı televizyon kanalına bastı ihtarı! 

Aynı görüntüler tekrar edilirse, yeni RTÜK kanunun 25. maddesine göre Başbakan veya görevlendireceği bir bakan, (muhtemelen Bülent Arınç) televizyon kanalını kapatacak. 

Diziye itirazın nedeni şuymuş… 

Osmanlı meğer dudaktan öpüşmez, yanaktan buse alırmış! 

Diziye itiraz edenler meğer bu tarihsel gerçeğin göz ardı edilmesine kızıp, dizinin yayından kaldırılmasını istemiş! 

Sahi Osmanlı nereden öpüşürdü? 

Tarihçilerimiz veya zamanın tarihçileri, Osmanlı Sarayının harem dairesi veya padişahın yatak odasına girmişler gibi böyle bir tartışma başlatarak, ülke gündemini ne kadar güzel saptırıyorlar. 

Aslında tarihi tarihçilere bırakmak gerek, ama hiçbir tarihçinin söylediği, diğerinin söylediği ile örtüşmüyor. Birin ak dediğine öbürü kara diyor! Tıpkı Başbakan’ın heykele “Ucube” demesini yanlış anlayan Kültür Bakanının, Başbakan’ın sözlerini düzeltmeye kalkınca, Başbakan’ın ikinci kez “Ucube” demesi gibi… 

Biliyorsunuz Kültür Bakanımız, Başbakan tarafından ters köşeye yatırılınca, ağlamadan ve televizyon dizilerinden sorumlu bakanımız Sayın Bülent Arınç, katıldığı bir televizyon programında, Kültür Bakanımız Ertuğrul Günay için, “Allah kimseyi onun düştüğü pozisyona düşürmesin” diyerek, Sayın Bakanın düştüğü konumu anlattı!.. 

Ha bir de Osmanlı Sarayında içki meselesi var. 

Sarayda padişahlar veya saray uleması(!)içki mi içerdi, yoksa şerbet mi içerdi? 

Tartışmalar bu minval üzerinden seyrederken, yine tarihçiler ikiye bölündü. Bir kısım tarihçi şerbet derken, öbür kısım tarihçi şarap diyor! 

İşte ülkemizin tarihi, bu kadar ülke gündemini işgal ediyor! 

Tarihe olan düşkünlüğümüz, Alkol ve tütün Piyasası Düzenleme Kurulu’nun son aldığı, içki satış içimine yönelik yasaklarla kendini bir kere daha gösterdi! 

Tarihin derinliklerine kafamızı gömüp, çevrede olup bitenle ilgilenmezken, atı alan çoktan Üsküdar’ı geçmiş durumda! 

Diyarbakır ve birçok ilde KCK davası nedeniyle ortalık yakılıp yıkılırken, mahkemelerde anadilde savunma yapılmak istenirken, ülke bölünmeye doğru hızlı adımlarla yol alırken, bizi idare edenler, kamuda türban, “Ucube” heykel, içki yasağı ve televizyon dizileri ile halkı oyalıyorlar. 

2005 yılında çıkartılan ve bu zamana kadar iki kez yürürlüğe girmesi ertelenen yargılamanın durumuna göre tahliye konulu kanun 31.12.2010 gününde yürürlüğe girdi ve ilk etapta 188 kişinin katilleri serbest bırakıldı. Şimdilerde ise ortada görünmüyorlar. 

Tabi birde iktidarın dolmuşuna binip bu güne kadar gelen, yetmez ama evet diyenler ile takkeli liboşların içler acısı durumu var. 

İktidar dolmuşunu yolun en sağına park edip, bu zamana kadar limon gibi sıktığı bu kesimi dolmuştan aşağı atıyor! 

Bu kesimin şimdiki hedefi kim olacak? 

Bu kesim iktidar nimetlerinden yararlanmaya alıştığı için, açıkta kalınca ayakta, hayatta kalabilecekler mi?