Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

12 Haziran '14

 
Kategori
TV Programları
 

Muhteşem Yüzyıl Dizisinde Kanuni'nin ölümü unutulmaz vedaydı- Kanuni'nin iç organları nerede?

Muhteşem Yüzyıl Dizisinde Kanuni'nin ölümü unutulmaz vedaydı- Kanuni'nin iç organları nerede?
 

Sona geldik ve bir devrin el değiştirmesini seyrettik! İtiraz itiraz üzerine gene de Muhteşem Yüzyıl yoluna devam etti ve bir hükümdar ekranda devrini kapattı. Halit Ergenç'in can verdiği Kanuni Sultan Süleyman gerçek bir karakterdi ve başarılı oyuncu her sahnede Kanuni oldu. Gözünün bebeğinden çıkan duyguların ekrandan geçip bizim salonumuzda keyif sürdüğümüz koltukta kalbimizi bulması usta oyuncu için hiç de zor olmadı. Halit Ergenç'in neredeyse tüm yer aldığı dizi ve sinema filmlerini tek tek seyreden ben, bu başarılı rol için sanatçının hiç de zorlanmadığını  adım gibi söyleyebilirim. Methiye düzmek için değil bu satırlarım! Halit Ergenç, Türkiye'nin yetiştirdiği en başarılı sanatçılardan biridir. Her oynadığı karakteri içinden karşımıza çıkartıyor, oynamıyor yaşıyor. Başarının anahtarı burada gizli. Daha nice başarılı rollerle Halit Ergenç'i seyretmek istiyoruz, yolu açık ve ışıklı olsun!

Şimdi gelelim dizimize! 

Kanuni, ekranlarda bizi çok kırdı, kızdırdı ama ölürken bile üzdü! Her halde "Hakkın rahmetine kavuşmak" bu olsa gerek dedirten görselleri, şiirsel dili ile unutulmaz bir vedaydı. Kanuni, ölürken ne kadar acı çekse de ölümü sonrası ekrandaki Kanuni bütün ihtişamı ile öldü. Gerçek aşka kavuşma betimlemesi beni çok etkiledi! Bizim masalcılara da bu yakışırdı, öyle de oldu.

Dizinin son sahnesine girerken Hekimbaşı, Kanuni'nin kalbini çıkarttı! Ama sadece kalbini mi çıkartmıştı?

Kanuni, Zigetvar Seferinin son perdesine girerken gerçekten çok hastaydı. Gerçek tarihte de Kanuni, şehrin tamamı ile düştüğünü göremeden 6-7 Eylül gecesi yanında bulunan Sokollu Mehmet Paşa ve Hekimbaşı Kaysunizade Bedrüddin Mehemt Çelebi'ye " Bu ocağı yakacak kale daha alınmadı mı?" diye sorduktan sonra son nefesini verdi. Öldüğü sırada 72 yaşındaydı ve saltanatı 45 sene 11 ay 7 gün sürmüştü. Saltanatı süresince de 10 sene 3 ay 5 gün seferde geçirdi. Sefer sırasında ölen 4. Osmanlı Padişahımızdır.

Tarihçi Selaniki Mustafa Efendinin tutuğu vakka defterine göre; Sokollu Mehmet Paşa diğer vezirlere de haber vermişti. Anadolu Beylerbeyi ve Rumeli Beylerbeyi diğer vezirlerle beraber topluca bir karar alıp, askerin isyanını önlemek için ölümü gizli tutmaya karar verdiler. Fakat İstanbul yolu boyunca cesedin kokmaması için de (Türklerin hep yaptığı mumyalama tekniği içerisinde vardır) içorganlarını öldüğü gece çıkartma kararı almışlardır.Hekimbaşı Kaysunizade, İmam-ı Sultani Derviş Efendi, Rikabdar Mustafa Ağa, Musa Ağa, Hasan Ağa ve 12 askerle ilk cenaze namazı kılınıp geçici olarak tahtının altına defnedilmişti.  Zigetvar Kuşatması 33 gün sürmüştür. Başarılarını ödüllendirmek için Padişahı bekleyen askerleri de Sokollu Mehmet Paşa ele geçirilen kalenin onarılması emriyle de bir süre oyalamıştır. Şehzade Selim'i, Kütahya Valisi saltanata davet etmek için Hasan ismindeki ulağını İstanbul'a yolladı.

Asker huzursuzlanmaya başlamış, dönüş yoluna koyulmasına rağmen hala Padişah, askere yüzünü göstermemiştir. Çözüm bulmak gerektiğini de Kanuni'nin tabutunun yüklü olduğu Saltanat arabasıbütün vezirler, kumandanlar, çavuşlara padişah hayatta imiş gibi alkış tutturmuş ve nevbet çaldırmışlardı. Selaniki Mustafa Efendi’nin nakline göre, askeri aldatmak için padişahın arabasına tıpkı kendisine benzeyen bir adam oturtulmuş ve bu adam Sultan Süleyman rolü oynamıştı.

Belgrad’a yaklaşıldığı sırada ise Sadrazam Sokullu Mehmet Paşa, cenaze arabasını ordudan ayırmış ve 300 muhafızla hafızlar tayin ederek Kur’an okumalarını emretmişti. Böylece padişahın öldüğü artık asker tarafından da anlaşılmış ve bu durum orduyu bir anda alt üst etmişti. İntizamın bozulması sebebiyle başta Sadrazam olmak üzere diğer vezirler durumu ifşa ettiklerine pişman olmuşlar, ordunun yola devamına imkân kalmadığı için Sokullu Mehmet Paşa askere: “Kardaşlar, yoldaşlar! Niçin yürümezsiniz? Yürüyelim. Bunca yıllık İslam padişahıdır; Kur’an-ı azim ile tazim eyleyelim. Bu denli gazavat edip Engerus vilayetin dar-ı İslam eyledi ve cümlemizi nimet-i ihsanıyla besledi. İvazı bu mudur ki mübarek cesedini başımızda götürmeyelim? İşte oğlu Sultan Selim Han padişahımız Belgrad’da size muntazırdır.” Şeklinde nasihat ederek, cülus bahşişi ve tahsisat zammı vaat etmesiyle ordu geceleyin ilerlemeye başlamıştı. 

2. Selim'in cenazeyi almak için yaptıklarını merak edenlere de "Muhteşem Yüzyıl Dizisinde 2.Selim'in Tahta Geçişini Görmek İsterdim" yazımı tavsiye ederim.

Şimdi şu içorganları meselesini bir anlatmak isterim.

Kanuni Sultan Süleyman’ın iç organlarının gömüldüğü yere ise daha sonra oğlu II. Selim tarafından bir türbe-makam yaptırılmıştı. Osmanlıların bölgeden çekilmesinin akabinde türbe yıkılmış, padişahın kalbinin ve iç organlarının Macaristan da nereye gömüldüğü konusu da günümüze kadar tartışıla gelmişti. 

Osmanlı tarihinin önemli müracaat eserlerinden, Tarihçi İsmail Hami Danişmend’in 1943 senesinde telifine başladığı ve 1954 yılında tamamlayarak bir yıl sonra fasikül halinde, 1971’de ise ilk baskısı yapılan:   “İzahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi” inde de konu hakkında aynen: “Diğer bazı menbalarda da cesedin “tahnit” edilmiş olduğundan bahsedilir. Hatta sonradan buraya bir türbe bile yapılmış olduğu Âlî’nin: “ba’de zamanın üstüne türbe yapılması” takarur ettiği hakkındaki ifadesi ve Peçevi’nin de “haliya türbe-i şerifeleri olan mahal” tabirinden anlaşılmaktadır. Bu türbenin yeri, Zigetvar kalesiyle Macarların “Süleymanköy” dedikleri köyün cenubuna tesadüf etmektedir. Macarların buraya hala “Turbek” dedikleri tesbit edilmiştir. Osmanlı devrinde ziyaretgah olan bu zavallı türbe, sonraları bakımsızlık yüzünden harap olmuş ve nihayet XVII. Asırda Katolik papazları tarafından mateessüf bir kilise haline getirilmiştir. Bu kiliseye şimdi “Turbek” yahut “Türk Kilisesi” denir. Fakat mezar taşı kaldırılmış olduğu için, seyyahlar gidip büyük Türk’ün kabrini sordukça oradaki papazlardan birinin: “İşte Süleyman’ın kalbi buradadır! Diye bir nokta gösterdiği rivayet edilir. Bugünkü hudutlarımızın haricinde kalan bu gibi makamlarla biraz alakadar olmak herhalde vazifemiz olsa gerektir.” Bilgileri yer almakta. Bundan da anlaşılacağı üzere Kanuni’nin organlarının Turbek’teki kilisede olduğu Türk tarihçilerince kabul gören bir bilgi. Macar tarihçilerin iddiası ise farklı bir yönde. Macar tarihçiler “Muhteşem Süleyman”ın söz konusu türbesinin ve organlarının kilisenin altında değil başka bir tepede yer aldığı görüşünde. Muhteşem Yüzyıl dizisi üzerine düşeni sonuna kadar başarıyla yaptı, şimdi de devlet görevi devir almalı ve Kanuni için bu araştırmayı tamamlamalıdır.

1994 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın doğumunun 500’ üncü yılı için Türkiye Cumhuriyeti’nin girişimleri ve maddi desteğiyle Zigetvar kuşatmasında padişahın otağının kurulduğu Similehov tepesine de Macar-Türk Dostluk parkı yapılmış, Türk sanatçı Metin Yurdanur tarafından Kanuni Sultan Süleyman’ın ve Nicolas Ziriniy’in ( Zigetvar Kalesinin komutanıdır ve Kanuni tarafından  idam edilmiştir) büstleri yan yana inşa edilmişti. 

Yani Kanuni'nin sadece kalbi değil bütün içorganları çıkartılmış ve ceset ilaçlanarak, dönüş yolunda kokuşup, bozulması önlenmiştir. Biz dizide sadece kalbini görebildik ama aslı öyle değil. Olsun biz bunu bir belgesel değil bir masal olarak izledik ve sevdik! Bundan sonrasını da aynı merak ve tutkuyla bekliyoruz!

Hayatta tutkunuzu kaybetmemeniz dileği ile.... 

www.televizyongazetesi.com

 eceer6@gmail.com

https://twitter.com/eceer6
https://www.facebook.com/pages/Ece-Er-%C4%B0le-Ba%C5%9Fb

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..