Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Haziran '14

 
Kategori
TV Programları
 

Muhteşem Yüzyıl dizisinin hüzün gecesi

Muhteşem Yüzyıl dizisinin hüzün gecesi
 

Evet, sondan bir önceki bölüme geldik ve bir kardeş katli ile karşı karşıyayız! "Nasıl olur, bu kadar acımasız olunur mu?" demekten kendimizi alamayacağız farkındayım. Ama biraz Fatih Kanunnamesi sonrasında saray adabına bakacak olursak bu durumun hiç de anlaşılmaz olmadığını fark ederiz. 

Şehzadeler ergen çağlarına gelseler de annelerinin izni olmadan hiç bir şey yapamazlardı. "Gelsin kızlar, gitsin kızlar!" havası ancak  dizi olarak ekranda gezinirken olur. Aksi halde bir şehzade annesinin izni olmadan bir cariye ile halvete giremez. O da haftada iki defa ile sınırlıdır. "Gel hele güzelim, bir buse alıp geçeceğim" fikri aklından bile geçemez, geçerse de Valide buna karar verir.

Padişahların birden fazla gözdesi, cariyesi v.s olabildiği için haliyle bir sürü hanımdan da bir sürü çocuğu olabilirdi. Bunu hepimiz biliyoruzdur sanırım! Bu hatunlar arasında olaylar çıkmaması, dolaplar döndürülmemesi içinde hatunlar birbirlerinden ayrı tutulurlardı. Haliyle çocukları da diğer kadınlar ve çocuklarından uzak büyütülmeye başlarlardı. Babaları bir anneleri ayrı olan bu çocuklar arasında ilişki sadece babaları onları görmek istediğinde, bayramlarda, seyranlarda, av alanlarında olabilirdi. Bu yüzden ki ayrı analardan doğan çocuklar birbirlerini neredeyse görmeden ve ilişki kurmadan büyürlerdi. Peki anneler birse hikaye değişir miydi? Ne yazık ki daha acı durum hiç değişmez bu çocuklar sarayın bahçesine çıkarken bile birbirleri ile görüşmez, bir araya gelmezlerdi. Tıpkı başka anneden doğmuşlar gibi ayrı tutulurlardı. Çünkü hedefleri birden fazla dil öğrenmek, mutlaka bir el sanatı ile uğraşmak ve lalaların öğrettiği dünya bilgilerini öğrenmekti. Böylece ileride ülkesini yönetmek için başa geçtiğinde donanımı ile Osmanlıyı idare etme sanatına vakıf olacaklardı. Yani birbirlerine uzak hatta rakip olarak yetiştirilmekteydiler.

Şimdi dönüp Muhteşem Yüzyıl'a baktığımızda Kanuni ve çocuklarının ilişkisi tam bir masal havasında bizlere sunulmuş olduğunu anlıyorsunuzdur. Ama çok güzel bir masaldı ne yalan söyleyeyim! 

Şimdi Selim ile Bayezid'in arasındaki soruna bakarken belki daha mantıklı bakabiliriz değil mi? Bir arada büyümüş, anne kucağında sevilmiş, baba ocağında hep aynı sofraya oturarak, oksanarak büyümüş olsalardı bu kadar acımasızlık yapabiilirler miydi? Hiç sanmam! Onlar aynı anne babanın rakip olarak büyütülmüş çocuklarıydı. Tabi ki üzülmüş olabilirler, ama kendi iktidarları için bunu yapmak gerektiği işlenen beyinleri onları hep kanlı ellerle tahta oturmak için yola koyulmaları için uyarmıştır. Fatih Kanunnamesi'nde var olan bu kardeş ve evlat katli hükmünün sebebi, daha önceki kardeşler arası toprak kavgaları, Osmanlının sık sık yıkılıp yeniden inşası ile geçen geçmişine dayanır. Ülke kardeş kavgaları yüzünden istenen hızda büyüme gösterememiş, ilerleyememişti.Çözüm de kanla yazıldı!

Şimdi bu akşam dönüp diziye baktığımızda gaddar bir Selim ile karşılaşacağız, ama kardeşinin ardından da gözyaşlarına boğulacak ama acaba gerçekte de çok ağladı mı? Bilmiyorum, ama alkole ve afyon düşkünlüğü belki de bu acıların izlerini silmek içindir. Hasar gören ruhunu, tortularla dolu olan beynini sesini susturabilmek için kendini uyuşturuyor olabilir, neden olmasın?

Amma bu gece dünya duracak ve gözyaşları ile gene sona doğru Muhteşem Yüzyıl'ı kucaklayacağız! Korkum şudur ki bu ölümden etkilenen yurdum insanı gene türbe ziyareti için yollara dökülecek mi, Kanuni'yi ve Selim'i mahkemeye verecek mi? Gerçeği yumuşatarak, masalsı atmosferi, şiirsel dialogları, muhteşem kurgusu, ihtişamlı görselleri ile anlatan Muhteşem Yüzyıl'a rağmen yüzyıllar ötesinden intikam almak, şikayet etmek akıllara gelecek mi? Umarım bu sefer bir akla zarar şikayet daha hukuku oyalamak için adli mercilere sunulmaz, umut işte!

Hayatta umudunuz hiç kaybolmasın dileği ile...

www.televizyongazetesi.com

 eceer6@gmail.com

https://twitter.com/eceer6
https://www.facebook.com/pages/Ece-Er-%C4%B0le-Ba%C5%9Fb

 

 
Toplam blog
: 781
: 3899
Kayıt tarihi
: 23.09.12
 
 

16- 06- İstanbul'da doğdum. Tatbiki Güzel Sanatlar Tekstil Ana sanat dalı Moda tasarımı bölümünde..