- Kategori
- Tarih
- Okunma Sayısı
- 118
Muhtıralar, muhtıralar, muhtıralar

Yaşım yetmış. Diyebilirim ki bütün hayatım askeri darbeler, muhtıralar, post modern darbeler, e muhtıra vb askeri müdahalelerle geçti. !971 Muhtırası 12 Mart’da verilmişti, ben o zamanlar yedek subaydım, muhtırayı radyodan dinledik, herkes dondu kaldı. Beklemekten başka yapacak birşey yoktu. Askerin elinde silah, tank, tüfek velhasıl güç vardı ve sivillerin buna karşı çıkacak ne gücü ne de böyle bir alışkanlığı vardı. Aşağıdaki satırlar YKB yayınlarından çıkan “İsmet İnönü, Defterler, İkinci Cilt, sayfa 1160 dan alınmıştır.
“Bu ortam içinde, 12 Mart 1971 günü, Türk Silahlı Kuvvetlerinin üst yönetimi hükümete bir muhtıra verdi. Genelkurmay Başkanı Memduh Tağmaç, Kara Kuvvetleri Komutanı Faruk Gürler, Hava Kuvvetleri Komutanı Muhsin Batur ve Deniz Kuvvetleri Komutanı Celal Eyiceoğlu’nun imzasını taşıyan muhtırada şöyle deniyordu:
"1. Parlamento ve hükümet, süregelen tutum, görüş ve icraatıyla yurdumuzu anarşi, kardeş kavgası, sosyal ve ekonomik huzursuzluklar içine sokmuş, Atatürk’ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup, Türkiye Cumhuriyetinin geleceği ağır bir tehlike içine düşürülmüştür;
2. Türk milletinin ve sinesinden çıkan silahlı kuvvetlerinin bu vahim ortam hakkında duyduğu üzüntü ve ümitsizliğini giderecek çarelerin, partilerüstü bir anlayışla meclislerimizce değerlendirilerek mevcut anarşik durumu giderecek ve anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili zaruri görülmektedir.
3. Bu husus süratle tahakkuk ettirilemediği takdirde, Türk Silahlı Kuvvetleri, kanunların kendisine vermiş olduğu, Türkiye CumhuriyetVni korumak ve kollamak görevini yerine getirerek, idareyi doğrudan doğruya üzerine almaya kararlıdır. Bilgilerinize."
12 Mart Muhtırası olarak anılan bu muhtırayla birlikte Türkiye’de yeni bir döneme girilmiş oldu.
Muhtırayı, anayasa ve hukuk devleti anlayışıyla bağdaştırmanın mümkün olamayacağını belirten Başbakan Demirel hemen istifa ederken, Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay ordunun görevini yaptığını; ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanı İsmet İnönü ise başbakanın istifasının demokratik bir istifa olduğunu söyledi.”
Görüldüğü üzere muhtırayı ne Cumhurbaşkanı ne de Ana Muhalefet Partisi lideri protesto etmedikleri gibi, açıkca onaylıyorlar. Şimdi aklıma gelen sorular şunlar. Hadi Menderes kötüydü, vatana ihanet etti, bebek davası, külöt davası, cımbız davası vb ithamlarla suçlandı ve sonunda idam edildi. Peki Demirel’in suçları neydi. Demirel bir başbakan olarak ne ile suçlanıyordu ?
Muhtıranın gerekçelerine bakınız Allah aşkına ! Muhtıranın birinci maddesindeki gerekçe :
“Atatürk’ün bize hedef verdiği uygarlık seviyesine ulaşmak ümidini kamuoyunda yitirmiş ve anayasanın öngördüğü reformları tahakkuk ettirememiş olup” …… yani gerekçe Atatürk’ün verdiği hedeflere ulaşılamamış olması vs vs. Muhtıranın ikinci maddesinde ki gerekçeye bakalım şimdi de : “anayasanın öngördüğü reformları Atatürkçü bir görüşle ele alacak ve inkılap kanunlarını uygulayacak kuvvetli ve inandırıcı bir hükümetin demokratik kurallar içinde teşkili” vs …… yani yine Atatürkçü görüş vb, elle tutulur gözle görülür birşey yok.
Hatırlarsanız, çok sonraları yayınlanan 27 Nisan e muhtırasında da “sözde değil, özde Atatürkçü olmak” vb soyut gerekçeler dile getirilmişti.
Bu millet bu darbelerden, muhtıralardan, müdahalelerden çok çekti. Bunlar Demoklesin kılıcı gibi hep demokrasinin ensesinde sallandı durdu. Eğer bugün darbeler, muhtıralar devri bittiyse, bunda emeği geçen herkesden Allah razı olsun.
Önerilerine Ekle Beğendiğiniz blogları önerin, herkes okusun.
