Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Temmuz '09

 
Kategori
Deneme
 

Müjde!

Ölüm bir müjdedir Sufi için... Ama acıtır insanın içini sevdiği, özgürleşmeyi seçtiği, tecavüze veya iftiraya uğradığı için namus adına öldürülen kadınlar... Sahi cinayetin namusu var mıdır?... Bir cana kıymak hangi dinde haktır ki, Allah adına can alır kendini bilmezler...

MÜJDE!

Umudun umutsuzluğa dönüştüğü, bir gecenin sonunda, yaktı umuttan lambasını. Aydınlattı geceleri sevgi dolu bir enerji... Anne, ana Demeter, Kibele, Kundalini, İsis İnanna, Quan Yin, Meryem Ana... Her ne isimle olursa olsun hep sevgi vardı düşlerinde, sevgiyle yaratmak...

Nice ana tanrıçalar geçti, Anadolu toprağından. Kıble’ye bile ismini verdi Kibele... Eski Yunan’da bereketini, sevgisini ve doğurganlığını sundu Demeter... Eski Roma’da, Doğa, bir anaydı... Atlantis’te ise, Dünya bir anaydı; Gaia... Gizemli bir Tanrıça’ydı İsis. Eski Mısır’da yarattı onlarca miti...

Hep bereketin sembolüydü anneler, yaratıcılığın ve sevginin mimarları... Sıradan kadınlar da olsalar, güzellikleri ve güçleriyle büyüleyen tanrıçalar da, onlar daima yaşattılar ve sürmesine yardım ettiler yaşamın...

Bugün ise, en büyük ana tanrıçaların çıktığı, Anadolu’da, katlediliyor, töre cinayetlerine, namus cinayetlerine kurban gidiyor, kadınlar, analar... Zehirleniyor kimi, vuruluyor diğeri...

Yaşam verenlerin yaşamı neden bu kadar ucuz?... Candan daha değerli olan nedir hayatta?... Hele ölen, can veren olursa...

Kimin namusu, kimin töresi, kimin çıkarı, kimin yalanı, kimin iftirası, için öldürülüyor, kurban ediliyor, kadınlar, analar...

Çağlar geçtikçe ilkelleşen, ilkelleştikçe acımasızlaşan, düşüncelerle, düşler kuruyoruz medeni olmaya...

Unutuyoruz, zamanlar boyunca onlarca medeniyeti, kadınlara, analara saygı ile kurduğumuzu. O öykündüğümüz, medeni dediğimiz toplumlardan, geçmişte daha medeni olduğumuzu...

O da o kadınlardan biriydi... Öylesine güzel öylesine masum... Güllerle bezeli bir gelin alayında ışıklar içerisinde ilerliyordu yazgısına... Ölüm ve yaşam arasındaki o ince çizgide adımlıyordu geleceği... Müjdelerle duyrulmuştu düğün ve müjdelerle duyurulacaktı ölüm... Gelinlik mi kefendi, kefen mi gelinlik onun için... Soğuk sularda can verirken bedeni anlaması zordu can alanların, namus dedikleri namussuzluğu...

Yaşayamadan gençliğini, göremeden bebelerini haksızca ölüme sunulurken bedeni son işittiği alıcı kuşların çığlıkları oldu... Ölümünü müjdeliyorlardı ilkel beyinlere...

Müjde düğün var
Nazlı gelin, gelinim.
Müjde düğün var
Nazlı gelin sevgilim
Güzellerin güzeli, günahsız gelin.
Güzellerin güzeli
Gelinim.

Müjde bir göl var
Nazlı gelin ölüyor
Müjde kader var
Kahrolası yazgılar

Sular onu alıyor
Saçlarında yosunlar
Ölüm onu alıyor
Elveda... elveda !

Misk-i amber kokuyor hala
Sedef teni soluyor karanlık sularda
Göğsünde al karanfil ağlıyor anılara...

Elveda ! nazlı gelin

Telli duvağı.........

Alıcı kuş şarkı söyler uğursuz !
Alıcı kuş boşlukta sallandığı kafeste

Müjde... müjde... müjde... müjde... müjde...
Düğün var... düğün var... düğün var... düğün var...
Yalan dünya... yalan dünya... yalan dünya...

Elveda... elveda... elveda... elveda...

Ne gam ! (İlhan İrem- Cennet ilahileri Albümü-Müjde/2006)

"Işığın Aşkıyla İlhan İrem" Kitabı- Özlem Süyev- 2008- Alıntıdır.

http://adevi.sitemynet.com

 
Toplam blog
: 65
: 722
Kayıt tarihi
: 18.07.09
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Radyo- Televizyon Bölümü'nü bitirdi. 1987 yılından bu yan..