Müjde Karşıyaka'm kapalı yüzme havuzun oldu(?)

Bu arada minik bir tavsiyem olacak. Can güvenliğiniz için lütfen yanınıza; el fenerlerinizi, pusulanızı, kasık çizmelerinizi ve kumanyanızı almayı unutmayınız(?!). Hayatı idame eğitimi sertifikanız yoksa sakın ola bölgeye intikal etmeyiniz(?!).

Bundan önceki yerel yönetim döneminde hizmete açılan “Karşıyaka Çok Katlı Pazar Yeri” o günlerde çok fırtınalar koparmıştı. Dönemin Karşıyaka Belediye Başkanı Şebnem Tabak, özellikle pazarcı esnafı olmak üzere birçok kesimden ve vatandaştan tepkiler topladı. Değişim, alışkanlıkların terk edilmesi süreci her zaman sıkıntılı ve sancılıdır.

Alaybeyi ve Nergis açık pazarları kaldırıldı, bunların yerine haftanın beş günü açık olan katlı pazaryeri devreye sokuldu. Üç katı, terasındaki halı sahası, bodrum katındaki kapalı ve bahçesindeki açık otoparkları, yük asansörleri, tuvalet, çay ocağı ve büfeleri, çeşitli semtlerden ulaşımı sağlayan ücretsiz servisleri, güvenlik ekibi, anons sistemi ile modern bir görüntü arz ediyordu. Özellikle Alaybeyi pazarını her hafta kullanan birisi olarak söylemeliyim ki pazara giderken ne giyeceğimizi şaşırıyor idik. Yazın toza, kışın çamura bulanmak kaderimiz olmuştu. Bölgede oturanlar pazar günleri araçlarını nerelere park edeceklerini bilemiyorlar idi.

Bu anlamda benim naçizane düşünceme göre DSP’li başkan Tabak, çok doğru ve yerinde bir hizmet yapmış, Karşıyaka’ya örnek bir eser kazandırmıştır. Ancak CHP’li mevcut başkan Cevat Durak ise maalesef pazar yerinin içler acısı halini, bir zahmet gidip yerinde görmelidir. Bu çağdaş ve modern tesis korunamamıştır tıpkı Karşıyaka’nın bir çok yolu, caddesi, parkı, bahçesi gibi.

Asansörler çalışmamaktadır. Planın dışında açılmasına izin verilmiş ve girişleri, merdiven başlarını kapatan onlarca pazar tezgahına göz yumulmaktadır, hemen pazarın çevresindeki trafik düzeni müthiş bir düzensizlik örneği şeklinde seyretmektedir, bu durum sözümona bölgenin can ve mal güvenliğini sağlamak adına orada görev yapan ve belediye tarafından özel güvenlik şirketine ihale edilmiş firma elemanlarına söylenildiği zaman “bizi aşıyor” cevapları ile karşı karşıya kalınmaktadır.

En büyük rezalet ise bodrum katında bulunan kapalı otoparkta yaşanmaktadır. Kapalı otopark sürekli olarak bölge bölge su içerisindedir. Özellikle yağışlı dönemlerde görüntü çok daha fazla genele yayılmakta, kapalı otopark, yarı olimpik kapalı ama karanlık yüzme havuzu kimliğine bürünmekte, insanlar paçalarını sıyırıp geçmek zorunda kalmaktadırlar. Aydınlatma lambalarının bazıları yanmakta bazıları yanmamaktadır. Müthiş rahatsız edici bir koku arabadan iner inmez genizleri yakmaktadır. Burası göreve geldiğinizde böyle değildi Sayın Başkan!

Sakın ola ki enkaz edebiyatı yapma kolaycılığını tercih etmeyiniz. Birilerinin; yanlış projelendirilmiş, yeterli altyapı yatırımı yapılmamış, aceleye getirilmiş, ihaleyi alan firma sözleşme şartlarına sadık kalmamış, tamamen seçim yatırımı olarak gerçekleştirilmiş gibi söz ve argümanlarını duyar gibi oluyorum. Lütfen bu anlayıştan medet ummayınız. Bu toplum artık, eskiden olduğu gibi, siz ne derseniz inanan bir toplum değil hele hele benim İzmir’imin, medeni Karşıya’mın nezih insanlarını bu şekilde ikna edebilmeniz mümkün değil efendim.

Giriş katının tam ortasındaki bir bölümü, bir derneğe kullanım amaçlı verdiği için dernek üyeleri tarafından, inanılmaz büyük boyutlarda, nerede ise geçişi kapatacak ebatlarda “Teşekkürler Cevat Başkan” yazan bir bez pankart asılmıştır. Bu hareketin lügat manasını şimdi burada yazardım ama arif olan anlar diyelim efendim.

Tekrar ediyorum. Sayın Cevat Durak’ı ve o pankartı gözlerimizin içine sokarcasına oraya asan derneğin kıymetli üyelerini, bu yağışlı sonbahar günlerinde, pazarın en kalabalık olduğu saatlerde, aşağıya, kapalı otoparka inmeye davet ediyorum. Bu arada minik bir de tavsiyem olacak. Can güvenliğiniz için lütfen yanınıza; el fenerlerinizi, pusulanızı, kasık çizmelerinizi ve kumanyanızı almayı unutmayınız(?!). Hayatı idame eğitimi sertifikanız yoksa sakın ola bölgeye intikal etmeyiniz(?!).

Ben bu hafta pazara gittiğimde; İzmir’de yaşıyor olmaktan da özellikle Karşıyaka’lı sosyal kimliğini taşımaktan da hicap duydum ve bu yazıyı yazma ihtiyacı hissettim. Bize yakışmıyor, yakışmaz, yakışamaz.