Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

03 Kasım '09

 
Kategori
Öykü
 

Mükemmel bakıcı…

Mükemmel bakıcı…
 

Adam evi çekip çevirmek için bir bakıcı kadın ilanı vermişti. Onlarca müracaat oldu. Kimini biraz tanıyordu, kimini tanımıyordu gelenlerin. Hepsine isteklerini söyledi. Bütün ev işleri tam ve iyi yapılacak, iki toron okula yollanacak, gerekirse gidip alınacak. Dersleri ile ilgilenilecek. Yemek aksamıyacak. Alışveriş yapılacak. Bu kadar işi ne gariptir bütün adaylar layıkı ile yapacaklarını söylediler. Sonuçta adam namını oradan buradan duyduklarından birini değil de, sözlerinden ikna olduğu birini seçti.

Adam günübirlik bir seyehat için sabah saat beşte evden çıktığında bakıcı ve toronlar hala uykudaydı. Nedense adamın içi ferahtı. Güvenmişti bu kadına.

Kadın, saat yedide kalktı. Giyinip hazırlandı. Eve şöyle bir baktı. İşe koyulmak için kolları sıvadı. İşi alabilmek için ev sahibine yerine getirilmesi hayli zor sözler vermişti.

Kahvaltı hazırlamaya girişti. Ocağa çay koydu. Çocukları uyandırmaya gitti.

Günaydın çocuklar!... Keratalar yatakta şöyle bir kıpırdandılar ama uykuları çok tatlıydı anlaşılan. “Neyse biraz daha yatsınlar” diye geçirdi içinden, dışarı çıktı. Mutfağa giderken, adamın açık bıraktığı yatak odası kapısını görünce içeri daldı. Dağınık bir yatak, oraya buraya atılmış eşyalar… İşim zor diye geçirdi içinden. Bir ay önce ölmüş olan evin hanımının makyaj malzemeleri şifonyerin üzerinde duruyordu. Merakla dokundu. Değişik bir çok makyaj malzemesi. Oturdu. Ayna karşısında güzel bir makyaj yaptı. Yabancı marka parfüm gerçekten çok hoşuna gitti. “Buna kimsenin ihtiyacı yok” diye düşünüp cebine attı. Gardorobu açtı. Bir sürü elbise. Hepsini birer birer denedi. Beyendiklerini bir ara alırım nasılsa deyip bir kenera dizdi. Gözü adamın baş ucundaki komidinin üzerinde duran saata takıldı. Zaman ne çabukda geçmişti. Dokuz olmuş bile.

Çocukları okula göndermediğini hatırladı. Biraz telaşlandı. “Amaaan bu günde gitmeyiversinler” dedi. Kaçan neşesi yerine geldi. Mutfağa gitti. Çaydanlıkta su bitmiş. “Nalet olsun” dedi.

Toz bezini alıp salona geçti. Epeydir ciddi bir bakım olmadığından her yer toz içindeydi. Ya bismillah deyip girişti. Az sonra çocuklar “Karnımız aç” diye geldiler. Kahvaltı hazır değildi. Bir koşu köşedeki sandöviççiye gidip üç sandöviç yaptırdı. Rüstem beye yazıver dedi.

Sandöviçleri yerken çocuklara masallar anlattı. Çok sevindiler.

Buz dolabına baktığında yemeklik alınacağı aklına geldi. Rüstem beyin bıraktığı kredi kartını cebine koyup dışarı çıktı. O meşhur hipermarkete gidecekti. Her zaman parasızlıktan gidemediği o markete gitmek nihayet nasip olmuştu. Market bölümüne girmeden diğer mağazaların vitrinlerine bir göz attı. Neler vardı neler. Çok kaliteli bir bilgisayar gördü. “Benim oğlana ne güzel de yakışır” diye geçirdi içinden. Sonra, “alsam ne olur, nasıl olsa taksitle, Rüstem bey anlamaz bile” dedi ve içeri daldı. Dört saatin sonunda, bilgisayarı evine göndermiş, kendine yeni birkaç kıyafet almış, mutfak alışverişini bitirip eve gelmişti. Acıkan çocuklara aldığı hazır köftelerden ekmek arası yaptı, kendine de bir kahve pişirdi. Sabah beri koşturuyordu, yorulmuştu.

Bu ara telefonla çocukların servisini aradı. Neden yeterince israrla zili çalmadınız diye çıkıştı görevliye. Kendi dalgınlığından çocuklar okula gidememişti ama suçu birine atmak lazımdı. Akşam Rüstem beye söylüyecek bir mazeret olmalıydı. Telefonu çaldı. Arkadaşıydı. İlla gel bir kahve içelim diyordu. Kıramadı. “Hemen gelirim diye düşünerek” evden çıktı.

Eve geldiğinde saat akşam altı olmuştu. Hızla mutfağa daldı. Sebzeleri ayıkladı. O ne! yağ bitmiş. “Bu günde yağsız olsun, hem yağ sağlığa zararlı”dedi.

Tam yemeği ateşe koymuştu ki, Rüstem bey geldi. Hemen hoş geldin deyip çantasını elinden aldı. Geçirdiği gün hakkında kendi uydurduğu hikayeyi anlatmıya başladı. Kadın uzattıkça uzatıyor, adamda şaşkın dinliyordu ki, mutfaktan yanık kokusu gelmeye başladı. Tek yaptığı yağsız yemekte yanmıştı…

Hikayemiz bu kadar. O kadına ne mi oldu dediniz? Sekiz yıldır o evde çalışıyor. Ama Rüstem bey önümüzdeki yıl ona yol vermeyi düşünüyormuş…

Salı, 3/11/2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..