Muktedir değil mağdurken işler kolaydı...

Seçimlere beş gün kala herkes eteğindeki taşı döküyor. Demokrasimtırak rejim sandık yoluyla kendini resetleyecek. Halkın sorunlarına çözüm adına meydanlarda edilen sözler yenilir yutulur değil. Erdoğan, Kılıçdaroğlu ile sokakta karşılaşsa kan çıkacak haletiruhiye içinde. Kılıçdaroğlu sakin ama bir yere kadar dayanıyor . Bahçeli malum. Tempo yoğun sinirler olabildiğince gergin. Liderler günde dört miting yapmaktan, televizyon televizyon gezmek haliyle geriyor politikacıyı. Onca miting, afiş, broşür ses sistemi. Tutulan otobüsler, uçaklar, helikopterler.. Ucunda iktidar var feda olsun babında gaz kesmeden devam ediyor.

Yoksul halkın vergilerinden siyasi partilerin kasasına dolan paralar, biraz daha fazla oy alabilmek uğruna harcanıyor. Meydanlara egemen olan dil, söylem gün geçtikçe seviye kaybediyor.

Her bakımdan eşitliğin olmadığı bir yarış.

İktidar partisi epey deneyimli, elindeki devlet olanaklarının yanında koşulsuz destekleyen yandaş basın ile girdiği yarışta meramına ulaşmakta gene de biçare; yanlışlarını eleştir(e)meyen köşe-yazar cemaatinin yanında, Ajda’nın “Allah sizi başımızdan eksik etmesin” duasına kalmış 367! Estetik harikası yürekli kadın olarak, yerini aldı çok şükür!

CHP, yeni lideri Kıllıçdaroğlu ile hesapları altüst etti. Eski CHP, iktidar cenahından özlemle anılıyor mutlaka. Ah eskiden işler ne kolaydı; katı laikçilik, halka yukarıdan bakan Baykal ve politbürosu adeta AKP’nin yan kuruluşu işlevini görüyordu. MB sayfaları tanık, az mı eleştirdik vaktinde. AKP’ye ilk dönem “Yapıcı muhalefet!” ayağına sunulan dikensiz gül bahçesinin ötesinde Livaneli’nin yazdığı Erdoğan Baykal buluşmasının içeriği hala meşhur Dolmabahçe’de Büyükanıt Erdoğan buluşması gibi ayrıntıları bilinmiyor. Tarih yazacaktır kuşkusuz, bir gün öğreniriz nasıl olsa.

Şimdi işler zora bindi, sertlik 367’nin rüya olarak kalması ihtimalini değiştirir mi 13 Haziranda göreceğiz. CHP, MHP, BDP’yi aynı torbaya dolduran mucitliğe azıcık siyaseti takip eden yurdum insanı kıs kıs gülüyordur televizyon karşısında otururken.

Daha düne kadar “Sivas’ın ötesinde yoklar “diye topa tutulan muhalefet Erdoğan’a göre BDP ile anlaşmış. Nitekim MHP’nin BDP ile pazarlık yaptığına dair ses kayıtları Erdoğan’ın mitingde dillendirmesinden bir saat sonra sanal aleme düşüverdi!

“Sivas’ın ötesi” argümanı çökünce bu defa “Mardin Mitinginde neden Türk bayrağı yok!” söylemi ile meydanlar inim inim inlemeye başladı.

İktidar partisi Erdoğan liderliğinde milliyetçi, muhafazakar oyları olabildiğince kendine çekmeye dönük söylemlerini yükselterek sürdürüyor. İmam Hatip, türban üzerinden dini söylemleri yükseltiyor. Hacettepe’de tedavi gören İmam hatipli çocukları ziyaret ederken “Kadın mıdır, kız mıdır” diye söz(!) ettiği halkevi yöneticisi Dilşat Aktaş‘ı ziyaret ederek bir kez olsun herkesin başbakanı olmayı deneyemiyor. Hopa’da kimyasal silah/biber gazı nedeniyle ölen Metin Lokumcu’yu yok sayarken de..

Siyasi hırs, öfke; ölüleri “sizden, bizden” diye ayıracak kadar taraf yapıyor, vicdan katılaşıyor demek. 367 Hedefi için her şey mübah durumu yani. Yine aynı nedenle Nuray Mert mitingde hedef tahtasına oturtuluyor “Namert” olmakla suçlanıyor.

Öyle görülüyor ki seçmenin tercihi AKP’nin, Erdoğan’ın beklentilerini karşılamayacak. İktidar muktedir, Büyükanıt’ta emekli!