Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Ağustos '06

 
Kategori
Sinema
 

Mülksüzler ve ‘sprawl üçlemesi film yapabilir mi?

veya aksiyonsuz -felsefi bilimkurgu film yapmak mümkün mü

Giriş

Her ikisinin de yazarı romanlarının film yapılmasına izin vermiyor. İyi ki de vermiyorlar. Lem’in Solaris’inin hem Tarkovski, hem de Clooney faciası sonuçları ortada. Bir de Lynch’in ‘Dune’ faciası.

Oysa, her ikisi de bilimkurgu film yapılabilir, hem de mükemmelen. Neden mi? Çünkü teknoloji çok ilerledi. İsterlerse, yazarların kendileri tek başlarına bilgisayar başında bunu becerebilir.

Aksiyonsuz ve felsefi bilimkurgu film mümkün. 1962 yapımı ‘(Grand) Jetee’ ve 1968 yapımı ‘Charlie’ örneği ortada.

Bunları kim yapabilir?

Kim yapamaz, önce ona bakalım: Eh, tabii bilimkurgu film çevirmiş hemen tüm Holywood yönetmenleri. Sanırım Hong Kong kökenli yönetmenlerin de aksiyonsuz film yapamama olasılıklarının yüksek olduğunu söylemek mümkün. 3 büyük film festivalinde ödül kazanmış hiçbir filmin bilimkurgu olmaması da, AB’nin bu konuda pek geleneği olmadığını gösteriyor.

Kim yapabilir? En yakın kadro çizgiromancılar, hem yazarlar, hem de çizerler. Sonuçta çizer Enki Bilal bir AB’li olarak ‘Ölümsüz’ü gayet hoş kotardı, felsefi derinlik, gereksiz mitolojik katkıya karşın gayet uygun dozdaydı. Burada, ‘Jetee’nin yalnızca fotoğraflardan oluştuğunu ve yeterince çok kare çizgiroman çiziminin de zaten film olduğunu anımsatmak yeterli olsun.

Neden Bunlar?

Özellikle Mülksüzler...

Öncelikle kolay kolay raslanmayan zaman akışı yüzünden: ‘7-1-8-2-9-3-10-4-11-5-12-6-13’ bölüm dizisi ve tüm bölümler doğrusal zaman akışlı. Bu yazarın başka bir romanına da adını veren ‘daima eve dönmek’ kavramıyla tam çakışıyor ve bir praksis icra eyliyor. Ortalama seyirci vurgulanmamış doğrusal zaman bozukluğunu algıladığında yabancılaşacaktır.

Bunların dışında roman, zaman ve mekan adları yer değiştirilerek dünyada ve Soğuk Savaş döneminde geçen bir roman olabilirdi. Onu sıradanlıktan kurtaran özellik Shevek tiplemesi. Taoizm-anarşizm praksisini bu denli canlı yaşatan bir insan dünyada bile zor bulunur herhalde. ‘Acı’ ve ‘evrim’ üzerine monologları seyirciyi duygusalca çarpacak nitelikte.

Sonra neden ‘Sprawl’ Üçlemesi?

Başta, yazarının hem siberuzayı bilimkurguya ve gelecekbilime sokan ilk yazar olması, hem de siberuzayla uzayı birleştiren ender yazarlardan biri olması.

Ardından, çoköykülülüğü... Öykü örüntüleri arasında felsefeyi öyle bir yerleştirmiş ki felsefi düşüncelerin akışı başlı başına bir öykü oluyor. Onların doğruluğu veya sınanabilirliği tartışma dışı bırakılıyor, çünkü ilk ilktir, hataları ve eksiklikleri kendiliğinden beraberinde taşır.

Sonunda sonu: Hem siberuzay, hem de uzay düşünenler için açık yol kalır. Bu bir başarıdır. Gayet mantıklı, gayet uygulanabilir bir gelecek açıklığı sunar ki bunları yaptığından dünyanın yok olma olasılığı % 99’ları zorluyordu. Diğer bilimkurgucuların karamsarlıkları da ortada. onun farkı artı-değer düşüncelerinde.

Aksiyonsuz Felsefi Bilimkurgu Film Nasıl Olabilir?

Genel olarak:

Çok çok kısa planlardan kaçınılabilir. Ya da tam tersine, iyice ‘zoom’ yapılıp tüm planlar eksik çekilebilir, yüzün beşte / onda biri gibi... Ya da tam tersine, hiç denenmemiş hızda çekimler kullanılıp gösterimde saniyede 100 kareli film denenebilir.

Kesinlikle deneysellik gerek: Matematik denklemlerin dansı gibi... 100 dilin birarada kullanımı gibi... 5 dilde altyazı birden gibi...

Özel olarak:

Bir iki parça-örnek sunumu denenecek:

Bir kere Mülksüzler’de kesinkes zaman akışı doğrusalsızlığına uymak gerek. ‘Memento’ buna kapı açtı. İstenirse, bölüm aralıkları kesmelerle vurgulanır.

En son sahnede Hain araştırmacısı kesinkes gemiden Anarres topraklarına inmeli. Küp 1’in son sahnesindeki gibi ışığa doğru çıkış yapabilir.

‘Sprawl Üçlemesi’nde birçok plan yazar tarafından neredeyse resmedilmiş netlikte. Onlara uyulabilir. İstanbul hem metindeki hem aslındaki gibi paralel olarak verilebilir.

Çıkış

Bu metin sinemasal, bilimkurgusal, gelecekbilimsel açıdan boşlukta bırakılsa gerek. Determinizm uygunsuz bir yaklaşım. Nasıl ki sanal sayılar reel ve irreel sayılardan oluşursa, kaotik denklemler de determinist ve indeterminist parçalardan oluşur. Burada determinist sayılabilecekler yazıldı. İndeterminist parçalar özellikle tasarlanmadı. Gelecek boş bırakılsa gerek. O nedenle gelecektekiler indeterminist parçaları kendileri yazacak. Ayrıca, metnin örüntüsü yazarın genel eğiliminin tersine çok gevşek bırakıldı.

 
Toplam blog
: 2216
: 514
Kayıt tarihi
: 16.08.06
 
 

Serbest yazarım. 1960 doğumluyum. BÜ İşletme mezunuyum. ..