Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

10 Şubat '11

 
Kategori
İzmir
 

Mümkünlü kasabasında İzmir ESHOT

Mümkünlü kasabasında İzmir ESHOT
 

Kendi çalışmam


Mümkünlü kasabasında her şey mümkün diyor ya Şener Şen reklâmlarda TTNET’nin internetle her şeyi nasıl mümkünleştirebileceğini anlatmak istiyor hani.

Hani Şener Şen’in belediye başkanı olduğu, Olgun Şimşek’in de yardımcısını oynadığı hayali belde var ya, "Mümkünlü"… İşte o hayali Belde Mümkünlü İzmir’in ta kendisi ve İzmir gibi her şeyin mümkünleştirildiği bilip de bilmediğimiz her yer…


Neden mi? Burada yayınladığım yazılarımdan hatırlayacaksınızdır Büyükşehir’e engelliler için açmış olduğum dava konusunu. Davayı kazandım ama gelin görün ki mümkünlü beldesinin yönetenleri kazandığım davayı uygulamamak için top sektirme tekniklerinden en etkili olanını kullandılar.

Nasıl mı?

Bu konuda açılmış iki ayrı davanın birini kazandılar diğeri yani benim açtığım davayı kaybettiler. 4 Kasım 2010 tarihinde görülen dava aynı gün karara bağlanmakla beraber tebliğ ediliş süresi ve bizlere ulaşım zamanı ile oluşan süre sebebiyle davayı kazandığımızı 27 Ocakta öğrendim ve 31 Ocakta 2011’de basın duyurusu ile duyurdum.

Olası bir olumsuzluk olurda kaybedersek ne yaparız diye düşünen mümkünlü ekibi bunun için 30 Aralık günü UKOME’ Yİ topluyor ne tuhaftır ki 31 Aralık günü yani yılbaşı telaşı içinde olduğumuz gün hemen AZİZ KOCAOĞLU’na imzalatıyorlar. Yani benim açtığım davanın karşısına yeni UKOME kararıyla çıkarak temyiz aşamasında mahkemenin kesin kararını uygulamamak için bir yerde Danıştay’dan “Evet” ya da “Hayır” çıkana kadar geçecek sürede geçen yıl aldıkları kararı uygulamanın yolunu buluyorlar. Futbolu iyi bilenler bunun bir çeşit top sektirme olduğunu iyi bilir.

Yalnız bu arada da 3. idare mahkemesinin kararını da uyguluyorlar.

Mümkünlü ekibi her şeyi en ince ayrıntısına kadar düşünmüş çünkü.

Ama ne tuhaftır ki ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.:))

Ya da şöyle söyleyeyim ne basın farkında ne de davaya konu olan engelli arkadaşlar.

Ne Avukatlar ne de STK’lar.

Ne mi demek istiyorum?

31 Ocak 2011 günü saat 8.30 sularında yani benim basın açıklamamın olduğu günün geceye dönen zamanlarında uzaktan kumanda bir elle ulaşım kartımda olan konturlarım görünmez hale geliyor. Oysaki gün içinde kontur düşümü ile çalışan kart tam da o saatte aktarma ya da kontur düşümü yapması gerekirken bir anda uyarı veriyor “01.03.2011 son vize tarihiniz.” Ve o gizli el sayesinde ben-biz yargıyla kazandığım eski haklarımıza kavuşuyoruz serbest dolaşım yapabiliyoruz.

Şimdi diyeceksiniz ama Oya Hanım sizin amacınızda bu değil miydi eski haklarınızı verilmiş haklarınızı almak işte belediye uyguluyor daha ne istiyorsunuz?

Evet, belediye eskisi gibi serbest dolaşım hakkımızı uyguluyor 3 idarenin kararını ama basın açıklamaları ve ESHOT genel müdürlüğü resmi sitesinde de bunu açık açık 01.03.2011 tarihine kadar uygulayacaklarını söylüyor. Ve bunu destekleyen kararlarının da 2010 -31 Aralıkta imzalanmış karar olduğunu belirtiyorlar.

Ancak öyle karmaşık ifadeler kullanıyorlar ki bu açıklamaları yaparken ne yapıldığını kimse anlamıyor. İşte bu yüzden diyorum ne sen bunun farkındasın ne de polis farkında.:))

Sanki iki dava var biri kazanıldı diğeri kaybedildi kaybedilen dava mı uygulanacak yoksa kazanılan mı? Ya da ne zaman uygulanacak bu dava kararı? Hangi karar ne zaman?

Ama ben tam da saat 8:30’da gizli ellin ulaşım kartıma dokunmasıyla titredim ve farkındayım.:))

Eee ama Oya Hanım ne var bunda UKOME yıllık toplantılarından birini yapmış kararını yenilemiş sizin davanın sonucu geçen yılı bağlıyor bu yıl ki kararda bu sizin kazandığınız davayı da uyguluyor işte bir ay sonrada yeni kararı uygulayacak. Siz de hiçbir şeyi beğenmiyorsunuz hep belediyeyi suçluyorsunuz diyenleri duyar gibiyim.:)))

İşte kazın ayağı öyle değil beyler bayanlar. Bu davanın sonucu, uygulamaları ve işleyişi TÜRK Yargısının tarafsızlığı ile kazanıldı. Bu top sektirmenin amacı çok açık.

Neden davaların yıllarca uygulamaya geçerken zorlaştığını insanları pes ettirdiğini ve dava açmaktan çekindiğini çok açık olarak gösteriyor ve göstermeli herkese.

Benim açtığım dava 10 ayda sonuçlandı ne kadar hızlı işlediğini anlamanız için söylüyorum. Ve kesin kararı ile tebliğ edildi her iki tarafa da.

Şimdi belediyenin temyiz süresi başladı ancak hukukçular iyi bilir temyiz süresinde olumlu-olumsuz karar gelene kadar mahkemenin aldığı karar uygulamaya geçer. ( Bazı özel davalar bunun dışındadır.)

Kararı uygulamamak, temyiz süresi içinde kendi kararlarını haklı göstermek için yöntemler geliştirirler hem kamuoyunu yanıltırlar hem de halkı zorlarlar. Öyle de güzel yaparlar ki anlamazsınız işte bu aşamada davalar uzamaya başlar, uzarda uzar yıllar geçer bir bakmışsınız ömrünüzde bitmiş.

O zaman halk arasında bir anlayış doğar mahkemeye gitsek ne olacak? Yargıya güven- hukuk sistemine güven daha birçok güven problemi ortaya çıkar.

Oysaki hiçte öyle değildir durum yargı haklı davanızda en hızlı şekilde kararı verir aslında sadece karşı cephenin top sektirmelerine kurban edilmeye çalışıldığı anda davanız boyut değiştirir ve siz bir anda kendinizi başka bir yerde bulursunuz.

Burada da yapılan budur. Ama atlanan şudur ki İstanbul’da yaşasam da Mezopotamya topraklarının bereketiyle beslenerek o toprakların bir parçasından koparak İzmir’e gelsem de İzmir’e adını veren Amazon kraliçesinin çocukluğuma kattıklarıyla büyüdüm İzmir’de. Ve Amazon savaşçılarının verdiği elle bir amazon savaşçısı oldum.:))

Ve en az onlar kadar siyaseti de hukuku da ve daha birçok şeyi biliyorum. Karşındakini küçümsemek seni küçük düşürür. Belediye en başından beri de bunu yaptığı için zaten büyük bir yanlışta. Üstelik bunu tüm halkına yapıyor. ( Bir sonraki yazımda anlatacağım. )

Bir zamanların efsane başkanlarından olan bir belediye başkanını ( isim vermek istemiyorum ) salonu terk etmesine neden olacak konuşmalarımla kafa tuttuğumda henüz lise öğrencisiydim. İşte o günden bu güne geçen sürede tek şeyi ilke edim; Hukukun üstünlüğü.

Bu yüzden hukukun üstünlüğünü hiç kimsenin top sektirmelerle kafasında yanlış algılamasına izin vermem, vermeyeceğim de. Ve engellilerin üzerinde başta sözde onları temsil edenlerin ve her türlü siyasetin oyunlarına izin vermeyeceğim. Davayı Danıştay’da kazanırım ya da kazanmam bunu bilemem kimse bilemez ancak bildiğim tek gerçek şudur "zayıf ama haklı olanların en güçlü olmaları adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür" diyen İzmir adliyesinin bu ilkesi tüm yargı sisteminde geçerlidir. Bunu bildiğim için de hakkım-hakkımız için bir yola çıktım ve bu ilkeyle de devam edeceğim bu yola.

Mahkemenin aldığı bir karar var. Ve bu karar için süre bellidir. Danıştay temyiz aşaması süresinde de mahkeme kararı uygulanmak zorundadır. Şu an kararı uyguluyor. Ancak bir ay sonunda belediyenin bunu uygulayıp uygulamayacağını hep birlikte göreceğiz. Resmen uygulamayacağını söylüyor, pratikte de görelim.

Bu yüzden en başından da söyledim şimdi de söylüyorum benim amacım belli. Belediye bir hata yapıyor ve bu hata belli. İyi niyet taşınıyorsa eğer şimdiye kadar bu konuda eksiklerini tamamlamak adına adım atarlardı. Bu adım ne yapalım, nasıl çözelim vs… Eğer sorun geneli bağlıyor diyorsanız ve sürekli kamuoyunu bu şekilde bilgilendiriyorsanız hiçbir yere taraf olmayan İzmir’i, İzmirliyi ve engelliyi iyi bilenlerle aradaki köprüleri doğru kurabilecek kişilerle ortak çalışmalar yapmaya başlayın. Kararları alırken onlarla alın.

Ama her şey sizin kafanızda başlar söylemleriyle engelliyi temsil ettiğini ( beni sadece İzmir’de değil Türkiye’de temsil eden hiçbir konuda hiçbir oluşum yok )sanan organik, inorganik, duygusal ve çeşitli bağlarla size bağlı olan şakşakçılık yapan dernek vb. oluşumları dinlemeye devam ederseniz yanlış yanlış üzerine biner. Zaten o kart vizit dernekler bugüne kadar suiistimal vb olaylara bile isteye sebep olarak durumu buraya getirmiştir. Engelliyi de engelli adını da, toplumun engelliye bakış açısını da kirletmiştir.

Kirletmemek için yola çıkan derneklerde o kart-vizit engelli derneklerinin top sektirmelerinden anlaşılamamışlardır.

Bu konuda İzmir’de çok değerli kişiler, akademisyenler var onlardan yardım alsaydınız bugün bu noktaya gelmezdi durum. Hatta elinizde bu işin uzmanı kişileri kart-vizit dernek başkanlarının yanlış yönlendirmeleriyle harcamasaydınız Piriştina döneminde köprü görevi gören ve gerçekten engelliyle barışı sağlayan belediyenin imajına da bu anlamda katkısı olan sistem şaşmazdı.

Ama bu noktadan sonra yardım alırsanız ne değişir bilmiyorum bildiğim tek gerçek engelliler arasında ciddi bir güven kaybına uğradı belediye.

Bunu nasıl telafi eder bilmiyorum bildiğim tek şey Piriştina’nın bıraktıklarını koruyamadıkları.

Tabii bunu sadece engelliye yapmadılar o kadar çok konuda hata üzerine hatalar yaptılar ki şu an gerçekten İzmir halkının ne kadar nötr olduğunun farkında bile değiller.

Diğer hataları ve bu davanın görünüşte engellilerin davası ama aslında sadece engellileri ilgilendirmediğini hep söyledim ve yine söylüyorum. Neden mi?

Devamı bir sonraki yazım da.:))

Mümkünlü gösteri merkezinde sahne alanları izlemek istiyorsanız eğer bir sonraki yazımı kaçırmayın.:))

Geriye doğru bir bakış

Engelliler Türk Yargısı sayesinde kırılmaktan korkmuyor

Ortaya karışık

Bir ortaya karışık daha

"İnsan odaklı belediyecilik" (!) mi?

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne açtığım dava ile ilgili önemli gelişme

İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne dava açtım

Not: Burada yazılan tüm yazılarım elektronik imza ve zaman damgası güvencesi altında yasal hakları korunmaktadır. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilse bile izin alınmadan kullanılamaz Ancak bu yazım kamu yararına olan bir yayın olduğu için kaynak gösterilerek alınabilinir.

 
Toplam blog
: 295
: 3718
Kayıt tarihi
: 01.10.06
 
 

Milliyet Bloğa nasıl geldim ve nasıl yerimi aldım bilmiyorum. Sanırım uzun yıllar okuduğum bölüml..